Atatürk ile ne kadar ilişkili orası tam anlaşılamamakla birlikte çoğu kesimlerce kullanılan “Atatürkçülük” kavramı üzerinde kısa bir değerlendirmeden sonra kendimce “En Büyük Atatürkçü Kim?” sorusunu cevaplamaya çalışacağım.
“Atatürkçülük” kavramı ile ilgili araştırmalara girdiğiniz zaman o kadar geniş bir muhteva karşımıza çıkıyor ki, somut ve net olarak bir sonuca ulaşılamıyorsunuz.
Bu sonucun en somut göstergesi de kendilerini “Atatürkçü” tanımlayanların farklı ideolojik anlayışlara sahip olmalarıdır.
Her ideolojik grup kendi ideolojik anlayışlarını “Atatürkçülük” ambalajıyla sunmakta bir nevi “Atatürkçülüğü” kullanarak amaçlarını gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.
Sosyolojik olarak bu grupların en temel özellikleri İslam’a uzak, İslami olan her şeye şiddetle karşı çıkmaları ve Batı Medeniyetini sürekli öne çıkararak İslam Medeniyetini aşağılamalarıdır.
Farklı sosyolojik gruplar içinde yer alan, Atatürk ve devrimlerine mesafeli olan muhafazakar/dindar kesimlerin de son 10-15 yıldır “Atatürkçülük” kapsamı içinde yer almaya başladıklarını görüyoruz.
Ne kadar samimi ne kadar değil onu bilemem ama toplumun ekseriyetinin Atatürkçülüğe evirildiğini ve Atatürkçülüğün tarihi zirvesine ulaştığını düşünüyorum.
Ayrıca, yapılan anket çalışmalarında da bu durumun sonuçlarını görüyoruz.
Bu anket çalışmalarında kişiler kendi ideolojik durumunu tanımlarken ideolojisinin yanına Atatürkçü/Milliyetçi, Atatürkçü/Dindar, Atatürkçü/Liberal, Atatürkçü/Komünist vs gibi nitelendirmeleri de eklemektedirler.
Burada en dikkat çeken kendilerini hem Dindar hem Atatürkçü tanımlayanlardır.
Oysa ki, ülkemizde dindar insanlar 25 Temmuz 1951 yılında yürürlüğe giren 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Kanununa aykırı söz ve davranışlarda bulundukları gerekçesiyle yargılanmış, hapis yatmış ve işinden olmuşlardır.
Genel kültür düzeyinde de olsa çoğumuz bu süreçler ile ilgili bir malumata sahip olduğumuz için çok ayrıntıya girmeden esas konumuza dönelim.
-Yazının tamamını okumadan size göre en büyük Atatürkçü kimdir?
Elbette ki, herkese göre değişebilen göreceli bir durum olduğu için cevabı da çok çeşitli olacaktır.
Benim cevabımda benim düşüncelerime göre olup herkesin cevabı kendine göre doğru olabilir; zaten, cevabın ne olduğu da önemli değildir.
Tarih, bir kısmı Atatürk hayattayken bir kısmı öldükten sonra Atatürk’e insan üstü kutsiyet yükleyen “Atatürkçüler” gördü.
Mesela bu durumu; Fazıl Hüsnü Dağlarca, Kemelattin Kamu, Edip Ayel, Vasfi Mahir Kocayürek, Yusuf Ziya Ortaç gibi şairlerin şiirlerinde görebiliyoruz.
Çok detaya girmeyeceğim kısaca; İsmet İnönü silah arkadaşı olmasına rağmen Atatürkçü olmadığı gibi İstiklal Harbinin en önemli paşası Kazım Karabekir de değil; haklarını yemeyelim Fevzi Çakmak hele hele Celal Bayar tartışmasız büyük Atatürkçüdür.
Günümüzde ise o kadar çok Atatürkçü var ki, burada isimlerine yer vermemiz zor olup daha çok İslami vasfıyla öne çıkanlardan özelliklede biri üzerinde duracağım.
Yaşar Nuri Öztürk gibi ilahiyatçıları saymıyorum ama kendilerini Atatürkçü tanımlamamakla birlikte İslami kesimin tepkisini çekecek düzeyde açıklamalarda bulunan Cübbeli Ahmet gibilerde bu kervana katıldılar.
Hele hele Prof. Dr. Cevat Akşit’in açıklamaları bu sosyolojik değişimi daha fazla gözler önüne sermektedir.
Yine, İlahiyatçı Prof. Emin Işık bir televizyon programında, “Atatürk bütün inkılaplarında peygamberden ilham alarak yapmıştır,” diyordu; ben buna şimdi diyeyim.
Bugüne kadar bireysel düzeyde çok Atatürkçü gördüm, tanıdım ama Prof. Dr. Haydar Baş gibisini hiç görmedim bundan sonrada görebileceğimi sanmıyorum.
Atatürkçü Düşünce Derneği gibi tüm derneklerin kurumsal faaliyetleri, Haydar Baş grubunun medya organları ve müntesiplerinin yaptıkları çalışmaların yanında hiç kalır.
2017 yılında Haydar Baş’ın konu içerikli açıklamaları üzerine açıklamalarını samimi bulmadığım için “Atatürk İstirmarcılığında Zirve” başlıklı bir yazımda bu durumu dile getirmiştim.
Haydar Baş’ın değerlendirmelerine yine katılmamakla birlikte istismar değil, samimi olduğuna inanma noktasına geldim.
Çünkü, bu süreç içerisindeki faaliyetleri ve kendisi ölse bile partisinin genel başkanı oğlu ve tüm ekibi Haydar Baş’ın görüşlerini dile getirerek canlı tutmaktalar.
Namık Kemal Zeybek kırılabilir; ancak, bana göre gelmiş geçmiş en büyük Atatürkçü Haydar BAŞ’tır.
Haydar BAŞ’ı diğerlerine göre öncelikli kılan, kendine tanımlanan “Kadiri Şehyi” unvanı ve dini bir cemaat lideri olarak görülmesi ve tüm söylemlerini dini kavramlar üzerine temellendirmesidir.
Bu söylemler, sadece dindar kesimi değil, seküler Atatürkçüleri de kızdıracak düzeyde Atatürk’e dini vasıflar yüklemesidir.
Yıllar önceki açıklamalarında Atatürk için “hafız ve seyyid” diyen Haydar Baş daha da ileri seviyede “Atatürk’ü Kutbül-Aktablık” makamına oturtmuştu.
Kutbül Aktab; tasavvuf ve tarikattaki en büyük makam; velayet makamı, bütün evliyanın en büyüğü, kutup olarak tanımlanmaktadır.
Atatürk’e büyük komutan, büyük devlet adamı ve buna benzer vasıflar yüklenebilir; ancak, “Kutbül Aktab” demenin İslami çerçeve içerisinde hiçbir karşılığı yoktur ve olamaz.
Atatürk’ün yaşam tarzıyla “Kutbül Aktab” olan bir kişinin yaşam tarzını ilişkilendirmenin imkan ve ihtimali yoktur.
Bu minval üzerine Namık Kemal Zeybek’te Atatürk’e “evliya” diyordu.
Yavuz Bahadıroğlu ile bir programda Yavuz Bahadıroğlu’na hitaben “Atatürk evliya ancak sizin evliyalardan değil” demişti.
Namık Kemal Zeybek’in tanımladığı “evliyayı” bilemem ama en azından bizim bildiğimiz evliyadan olmadığını açıklayarak bazı çelişkili durumları ortadan kaldırmış oldu.
İsteyen istediği gibi herkese istediği vasıfları yükleyebilir; ancak, İslami anlayışa göre Atatürk “ne evliya ne de Kutbül Aktab” olabilir.
Bilinen bir durum olup ispata ihtiyaç olmamakla birlikte Atatürk’ün on iki yıl uşaklığını yapmış Cemal GRANDA’nın anılarını anlattığı “Atatürk’ün Uşağı” adlı kitabını okudum.
Kitabında Atatürk’ün içki içtiğinden sık sık bahsedilmesine rağmen namaz kıldığı, Kur’an-ı Kerim okuduğuna rastlamadım.
-Atatürk’ün içki içip içmemesi, özel hayatı beni ilgilendiren bir durum değil; ancak, gelin eğri oturup doğru konuşalım; hiç Kutbül Aktab içki içer mi?
Cevabı açık olmakla birlikte niye Haydar Baş’ı “En Büyük Atatürkçü” olarak gördüğümü izaha çalışayım.
Sadece yukarıdaki sözleri için değil; onun dışında Haydar Baş ve grubu benim bildiğim 8 yıldır Atatürkçülük ile ilgili faaliyetlerine bireysel ve kurumsal düzeyde devam ediyorlar.
Haydar Baş ve grubunun Atatürk’e olan sevgileri Atatürk ile ilgili söylemlerinin istismardan uzak samimi olduğuna inanıyorum.
Peygamber Efendimiz(sav); “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhari, Müslim) buyurmaktadır.
Ahiret aleminde kabirleri uzak bile olsa birbirlerini Allah(cc) rızası için seven sevdiğiyle buluşacaktır.
Ölçü Allah(cc) rızası için sevmek.
Haydar Baş’ın Atatürk’e olan sevgisi samimiyse ben samimi olduğuna, Haydar Baş’ın Atatürk ile buluşabileceğine en doğrusunu Rabb’im bilmekle birlikte inanıyorum.
Ahiret bilgisi bize uzak olduğu için orada Atatürk ile birlikte olup olamayacağını bilemem; anacak, ailesi ister kanunlarımızda müsaade ederse Haydar BAŞ’ın mezarının Anıtkabir’e nakledilerek Atatürk ile yakınlaşmasının hakkı olduğunu düşünüyorum.
Benim için Haydar BAŞ en büyük Atatürkçü olsa da ülkemizdeki Atatürkçülerin Haydar BAŞ’ın partisine kendisi yaşarken de şu anda da rağbet etmediklerini aldığı oy oranında görebiliyoruz; buda ayrıca düşündürücüdür.
Yine de, olmaz olmaz demeyin; İslam’a uzak, seküler Atatürkçüler Haydar Baş’ın ve grubunun etkisiyle İslam’a yaklaşabilirler!
Ne diyelim; Yüce Rabb’im kendi rızası için birbirlerini sevenleri hem bu dünyada hem de ebedi olan öbür dünyada birlikte bulundursun.