Ocak ayının sonlarına doğru ilerlediğimiz bu günlerde yine az şey olmadı. Korona bizleri terk etmeye niyeti olmadığını göstermeye devam ederken, gündemimize aşı girdi.
Aşı yolları gözlenendi. Dilerim, devam dozları fazla gecikmeden gelir ve risk altında olan ülkemiz için kabus sona erer.
Yine bu yıla kadın cinayetleriyle başladık. Ve devam ediyoruz. Kadın cinayetlerinin son bulacağı bir yıl ve ülke görmenin hayalini gelin hep birlikte kuralım.
İşsizlik 2020’den bu yıla aktarılan bir başka konu. Genç nüfusumuz işsiz. İstihdam alanları Korona yasaklarından dolayı kısıtlı. Önümüzde bekleyen en acil konulardan bir işsizlik!
Yağışlar gelmeseydi, inanın ülke olarak çok zor anlar ve günler geçirecektik. Dolu barajlara ve göletlere kavuşalım inşallah.
Korona tehdidi kalkar kalkmaz işsizliğin kademe kademe de olsa çözülebileceği günlerin bir an önce
Gelmesini dört gözle bekleyen insanlarımız var.
Korona ve enflasyonun getirmiş olduğu olumsuz ekonomik tablo, alım gücünün düştüğü, faturaların çok yüksek geldiği, alınan ücret ve maaşların bu tablo karşısında ne denli zor durumda kaldığının tipik bir göstergesi Mutfak yangını. Bu yangında bu süreçte söndürülmeyi bekliyor.
*****
Gazetelerimiz aşı zamanı diye manşetler atmışlar…
Gençler kendi aralarında yarı Türkçe, yarı İngilizce “aşı time” dediler.
En sevindirici yanı, Korona ile en ön safta çarpışan sağlıkçılara tanınan öncelik oldu.
Aşı geldi, sağlıkçılara vurulmaya başlandı…
En azından sağlıkçılarımız üzerindeki stres büyük ölçüde gitti.
Rahatladılar, güven geldi, dirençleri arttı. Gerginlikleri sona erdi.
Ardından kademeli olarak, 65 yaş ve üstüne gelecek sıra…
Gelecek lakin, arada kaynak yapıldığı iddiaları dolaşmaya başladı!
Hemen her şehirde, kaynak şayiaları dolaştı durdu!
Yalandır denildi!
Tevatürdür denildi!
Şehir efsanesine emsal gösterenler aşı efsanesi dediler, inanan oldu, inanmayan oldu!
Sonra kanallardan birinde genç bir Avukat, bende aşı yaptırdım dedi!
Bir başka yerde bir ev hanımı bende aşı oldum dedi…
Kafalar karıştı, zihinler bulandı! Bu nasıl kaynak yapmak, üstelik aşıya, dedi durdu insanlar!
*****
Kadına şiddet, onca ikaza, onca uyarıya, onca tedbire rağmen bütün hızıyla devam ediyor.
Üstelik yeni yılın ilk ayında tırmanışa geçti.
Konu ile ilgili Meclisimize bir türlü gelmeyen yeni yasa teklifleri, bu yıl gelmeli…
Kadınların sokakta, cadde ortasında, kendi yaşadıkları evlerde boşandıkları,
Ayrıldıkları yada halen birlikte yaşadıkları erkekler tarafından hayatlarına son verilmesinin önüne geçilmeli.
Ne Mahkeme kararları,
Ne aile büyüklerinin sözü,
Gözü dönmüş cani insanları yolundan çeviremiyor.
Kadınlar ayrılsalar da, boşansalar da, kendilerine yeni bir hayat kurmaya kalksalar da, rahat ve huzur yüzü görmüyorlar.
Kadınları koruyacak, onları cani kocaların,
Cani babaların, cani kardeşlerin ve cani akrabaların elinden alacak
Kanunlara ve yaptırımlara acil ihtiyaç var.
Hem de hiç gecikmeden, en kısa zamanda…
Değilse 2021 yılı da, kadınları katillerden koruyamadığımız bir yıla dönüşecek!
*****
Aylardan beri yağmayan yağmur ve kar nihayet yağmaya başladı. Baraj ve göletlerde ki imdat sinyalleri veren su seviyeleri, yağışlar sonrasında yükselmeye ve kritik eşikleri aşmaya doğru yükselişe geçti.
Her zaman yaptığımız gibi, yeni yağışlarla birlikte, almayı düşündüğümüz kararlarına unutmayız inşallah. Konya gibi, obruk tehdidi altında yaşayan yerleşim yerlerine sahip olan İllerde, yeraltı sularının tehlike sinyalleri vermesine bir türlü tepki vermeye niyetlenmeyen halimiz düşündürücü.
Ruhsatsız su kuyuları açısından belki de ülke birinciliğine sahip oluşumuz ve bunları kapatmak gibi, kapattırmak gibi yaptırımlara sahip olmayışımız, Konya ovasının en büyük handikabı.
Su zengini olmadığımızı bir türlü kabullenemiyoruz.
Suyu bulduğumuz anda da, yarını düşünmeden son damlasına kadar kullanmaktan çekinmiyoruz. Ve biz bunu hep yapıyoruz.
Nasıl olsa yağmur yağar, kar yağar, ova susuz kalmaz diye bir saçma sapan bir alışkanlığımız var!
İklimlerin değişkenlik gösterdiği dünyamızda, maazallah önümüzdeki yıllarda beklenen ve arzu edilen yağışlar olmazsa, kış ayları bahar ayı gibi, yaz ayına benzer aylar gibi geçip giderse ne yapacağız? Konya gibi şehirler bu durumu çok daha acil tedbirlerle karşılamalı diye düşünüyorum.
*****
İşsizlik rakamları TÜİK’e göre azalmış. Yüzde 12.7 seviyelerine inmiş. Tabi bu arada istihdam da azalmış! Bu azalmalar kamuoyunda halen tartışılmaya devam ediyor.
Korona yüzünden neredeyse kapanmayan işyeri yok. Açılan yerlerin ne kadar ürkek, ne kadar temkinli açıldığını da bilmeyen yok!
Geçici dahi olsa gençlerin iş bulabileceği sektörler büyük oranda devre dışı.
İşletmesini ve dükkanını açan esnaf ise tam kapasite çalışmaktan bir hayli uzak,
Hatta o kadar uzak ki, 8-10 kişi çalıştıran mekanlar 2 kişiyle bu işlerini yürütüyorlar.
Çünkü iş yok. Gelen yok, giden yok.
İnsanlar kapandılar evlerine… Alışverişler online…
İş arayanların iş bulma ihtimali yüzde beş bile değil diyenler var!
İstihdam sahaları henüz hazır değillermiş gibi bir manzara hüküm sürüyor.
*****
Mutfak yangınını söndüremez misin diye İtfaiyeye sormuşlar, benim demiş söndüremediğim yangın yok lakin, mutfak yangını beni aşar!
Yangın var diyenlere de cevaben demişler ki; Durup dururken ne yangını kardeşim?
Biz yangın filan görmüyoruz!
Hani yangın, nerede? Kim yanmışta görmemişiz, bugüne kadar?
Bize intikal eden bir yangın vakası yok! Kayıtlarımızda da yok! Olsa 7/24 İtfaiye hazır!
Mutfak yangını mı? Canım mutfak yangını dediğiniz nedir ki?
Nadir olaraktan mesela, tüp patlamıştır, hadi olmaz amma, ocakta unuttular belki düdüklü tencere filan patladı…Yangın söndürme tüpü olan, bize gerek kalmadan söndürmüştür yangını.
Yoksa da, banyodan, lavabodan birkaç kova su, dökmek en pratik çözüm!
Ne yangınlar gördü bu insanlar mutfak yangınından mı korkacak! Yangın onlardan korksun!
Anlayacağınız vakayı adiye…Mutfakta yangın alt tarafı…Mutfak bu…Yanar mı, yanar diyecekler de, kolay kolay da yanmaz hani…
Bu iş, olsa-olsa bazılarının hüsnü kuruntusu, bazılarının mide gurultusu!
*****
Rahmetli Aşık Veysel, “Anlatamam derdimi dertsiz insana, dert çekmeyen dert kıymeti bilemez.” diye başlamış, “Derdimi söylesem dereye, doldurur dereyi düz olur gider.” Dallar çiçek açar, Veysel dert açar”. diye de bitirmiş.
Söz sizin yorum sizin efendim!