Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını, tecrübelerini, bilgece düşünce ya da öğüt olarak ifade eden ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş özlü sözlerdir.
İşte onlardan bir tanesi…
Bedensel engelleri veya farklı özelliklerinden dolayı toplum tarafından önemsenmeyen, ciddiye alınmayan, dışlanan insanlar birbirlerini daha iyi anladıkları için bir arada olurlar, birbirlerine yakınlık gösterip, destek olurlar.
Ortak hobileri, eğlence kültürleri, sosyal statüleri olanlar genelde birbirleriyle ortak mekanlar da ve beraber zaman geçirirler.
Aynı nitelikte insan bulmak çok zor olmasa gerek.
Şu dünyada kötü insanların çokça yer ettiği mekanlar veya toplanma yerleri bulmakta çok kolaydır.
3 Aralık Dünya Engelliler gününde bu atasözümüzü aynen yaşadık.
Engelli eğitimi verilen bir kurumda üst düzey yöneticilerin engelli çocuklarımızı ziyaret edeceği söylendi.
Çocuklar eğitimde iken velilerde binanın girişinde veli bekleme odasında bekliyorlardı.
İlgili üst düzey yöneticiler binaya girdi aileler (engelli çocuk anneleri) ayağa kalktılar.
Ama maalesef annelere ne siz kimsiniz ne de bir hatır sorulmadan, çocukların yanına geçildi.
Daha sonra orada neler oldu bilmiyorum ama çocuklara hediyeler verildiğini gördük.
Sonra yine velilerin önünden geçilerek üst kata çıkıldı sanırım orada ağırlama ve ikramlar oldu.
8-10 anne kendi arasında baka kaldı.
Engelli kardeşlerimiz ve ailelerimiz bu günü bir doğum günü gibi kutlanmasını istemiyorlar.
Bu gün iyi ki varsın ama yarın meçhul olmak onları ve ailelerini üzüyor.
Hediyeler güzel tabi ki ama en büyük hediye insana verilen değerdir.
İnsanın kendisine verilen değer, önemseme, sorunlarını dinleme ve çözüm bulmak.
Değer görmek, kalplere dokunmak en büyük hediyedir.
Allah’ın bu sevgili kullarının ailelerini mutlu etmek özellikle engelli annesi olmak bir ayrıcalık olduğunu unutmamak gerekir.
Toplumda Cumhurbaşkanımız örnek alınmadığı süreçte bu tavır ve anlayış içindeki üst düzey yöneticileri ile asla bir yere gelemeyeceğimizi bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Bir birlerini ağırlamaları, oradaki anneyi dinleyip sorununa merhem olmamayı seçenlerin, ben işlerinin rast gideceğine inanmıyorum.
O ana kadar mutlu annelerin yüzlerinin düşmesine kimsenin hakkı yoktur.
Bu hakkı kendinde görenlerin bir gün hesap vereceklerini unutmayacaklarını özellikle bilmelerini istiyorum.
Bu haberi kendilerine de göndereceğim.
Umarım zararın en kısa zamanda kenarından dönerler ve Allah’ın yarattığı kul olarak, yine Allah’ın yarattığı kula yukarıdan bakmazlar.
Sayın Cumhurbaşkanım işte bu yüzden herkes sizin ile görüşmek istediğini anlayın lütfen.
Sizden başka bu halka HİZMETKARIM diyen yok.
Söyleyen çokta icraatta yok.
Güzel günü farkındalık ile kutlamak anmak isterken. Böyle bir tatsız olayı yaşadığımız için huzursuz ve rahatsız olduk.
Yaradan var / Yeri göğü yaradan var / Mağrurlanma padişahım / Seni de benim gibi yaradan var…
Rasûlullah Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
“Bir insan, bir hastanın halini hatırını sormaya gider veya Allah için sevdiği bir kişiyi ziyâret ederse, ona bir melek şöyle seslenir:
Sana ne mutlu! Güzel bir yolculuk yaptın. Kendine cennette barınak hazırladın!” (Tirmizî, Birr 64. Ayrıca bk. İbni Mâce, Cenâiz2)
Allah bizi ziyaretten memnun edip ayrılanlardan eylesin inşallah…