Gazeteciliğe başladık başlayalı isteklerin, şikayetlerin, sıkıntıların hiçbir şekilde bitmediği ve korkum bitmeyeceği bazı şansız kurumlarımız vardır. Bunların başında sağlık ve eğitim gelir. Meslekteki yapım gereği mümkün olduğunca bu kurumlardan gelen şikayetlere asla balıklama atlamam. Hep empati yapmaya çalışırım.
Mesela öğrencilik yıllarımda öyle çok başarılı bir öğrenci olmasam da yaramaz haylaz biri de değildim. Ama bir gün, Karma Ortaokulunda birinci sınıf öğrencisiyim. İri yarı elinde koca tahta pergel ile dolaşan kahverengi önlüklü parmakları hep beyaz tebeşirli dolaşan çok sevdiğim saydığım müthiş Matematik öğretmenim Ahmet Ün Hoca’nın sorduğu soruyu bilemeyince tahtanın ortasında sınıfın gözünün önünde o muhteşem Osmanlı Tokadı suratıma bir patladı ki yıldızlar gözümün önünde dolaşmaya başladı. Akşama kadar suratım şişti kıpkırmızı idi. Eve gidip aynaya baktığım zaman şişliğin yerini hocanın beş parmağının izi almıştı.
Belki çocukluk o anda çok utanmıştım. Ama hiçbir gün Ahmet hocama ne bir saygısızlığım ne de arkasından konuşmam oldu. Belki bütün sınıfın önünde bir daha böyle tokat yememe adına matematiğe daha önem verdim dahası sonunda Eğitim Fakültesi Matematik Bölümünü bitirdim.
İşte o tokat öylesine mükemmel bir tokattı(!)
Elbette dayağa karşıyım.
Ama bana biri çıkıp söylesin hangi öğretmen hangi haylaz öğrencinin hangi sıfır öğrencinin ya da öğretmeni ile dalga geçen öğrencinin kulağını çekebiliyor. İsterse kulağından bir tutsun bakalım o öğretmen, daha savunmasını vermeden soluğu başka bir okulda alıyor.
Çünkü tek haklı var o da birinci sırada öğrenci ikinci sırada veli.
Yemin ediyorum Allah şahit öğretmenlerin, okul yöneticilerinin haylaz, tembel öğrenciler karşısındaki sessizliklerine üzülüyorum.
…………
Gelelim sağlık meselesine.
Hastanelerimizin personelinin doktorların hizmetlilerin hepsinin ama hepsinin yüzdü bin yüz değiştiğine olumlu yönde geliştiklerine inanıyoruz.
Bizler hasta ya da hasta yakınları olarak hep daha fazla ilgi güler yüz ve alaka bekliyoruz. Hiç karşımızdaki doktorun bir sıkıntısı var mı ya da personel niye bize bağırıyor bunu böyle yaparken işinden de olabileceğini düşünebiliyor mu, diye empati yapamıyoruz.
Bir yerde haklıyız.
Çünkü biz müşteriyiz.
Ancak bu tür kurumlar adı üstünde sağlıklı olmayanların sağlık için şifa için dertlere derman için gittiği yerler. Buralar huzur bulacağımız camiler ya da sıcacık yuvalarımız değiller ki.
İşte dün sabah çok sevdiğim bir abimiz aradı.
Pazartesi günü yeni hizmete giren Aydınlıkevler’in oradaki Kadın Doğum Çocuk Hastanesinde yaşadıklarını anlattı.
Akşam saatlerinde kızı rahatsızlandığı için bu hastaneye gitmiş.
Bu değerli büyüğüm özellikle şunları söylüyordu.
Hastane odalar beş yıldızlı otellerden daha kaliteli ve güzelmiş.
Personelin tutum davranışı da iyi imiş.
Ancak yine engelli kızı oraya getiren bir hocamızın başına gelenler üzücü imiş. Ben de yeni öğreniyordum. Meğer engelli hastalar için her sağlık kurumunda ayrı ve özel odalar varmış. Ne var ki bu hastanemizde de varmış. Ancak bu odaya yer olmadığı için sağlam bir hasta yatırılmış.
Durum böyle olunca da engelli çocuğumuza oda bulunamamış. Mesela bu çocukların iğnelerini serumlarını yapan hemşirelerimiz de özel imiş.
Şimdi bize anlatılanlardan empati yapıyoruz.
Kız evladımız engelli ve yasal olarak bu yepyeni hastanede özel engelli hastamıza oda yok.
Niye?
Çünkü orada bir hasta var ama engelli değil.
İki; yine iddia odur ki bu iğne ya da serumu yapacak hemşire neden sonra gelmiş.
Ve daha da üzücü olanı özel güvenlik görevlisi işi hasta çocuğu ile boğuşan babayla dikleşmeye hatta polis çağırmaya kadar götürüyor.
Polis geliyor. Yani ekip geliyor. Ve gelen polisler durumla bakıyor ortada polislik hiçbir durum yok gidiyorlar. Yani o özel güvenlikçi arkadaş polislerimizi araçlarını gecenin bir yarısında boş yere meşgul etmiş oluyor.
Şimdi sormak isterim bizim enerjimizi böyle bir ortamda boşa harcamamıza gerek var mı?
Zaten hastayız, herkes işini eksiksiz yapsa haline şükretse hastayı iyi yapsak da iyiyi hasta etmesek olmaz mı?
Neyse az kaldı inşallah her şey çok daha iyi olacak.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
AsıI engeIIiIer, karşıIarına çıkan engeIi geçemeyenIerdir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Alaaddin bölgesinde tramvayların duraklarında tramvayın önünden geçmediğimiz zaman daha iyi ADAM oluruz.