Bilindiği üzere 2 Mayıs Perşembe günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Özgür Özel’le Ak Parti Genel Merkezi’nde bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşme, parti liderleri dahilinde 8 yıl aradan sonra ilk kez gerçekleştiği için haliyle ülke gündeminin tam ortasına oturdu.
Uluslararası medya da ilgiyle takip etti bu toplantıyı.
Türkiye’de kritik bir görüşme, buluşma, toplantı olur da yabancı basın hiç kaçırır mı?
Asla!
Burnumuzun dibinde bitiverirler.
Neyse, biz asıl mevzuumuza dönelim.
Sayın Cumhurbaşkanı, misafirlerini asansörün başında gayet samimi tavırlarla karşılarken, misafirleri de aynı samimiyetle mukabele de bulunmuş.
İki liderin karşılıklı hediyeleşmeleri de tatlı bir tebessüme neden olmuş.
Aldığım kulis bilgilere göre bu görüntülerden sonra toplantı gerçekleşirken birilerinin karnına kıvrımlı ağrılar saplanmış, hop oturup hop kalkmışlar!
Kimlerden bahsettiğimi az çok tahmin ettiniz sanırım.
‘Sarayla müzakere değil, mücadele edilir’ diyen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bahsediyorum mesela.
Beyefendi nasıl bir endişeye kapılmışsa Sayın Özel’le Ankara Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda hemen bir görüşme tertip etmiş.
CNN Internatıonal aracığıyla verdiği röportajla Erdoğan karşıtlığını yine, yeniden kaşıyan Ekrem İmamoğlu da, yapılacaklar listesinin başına tikini atıp arkasına yaslanmış.
Ve ardından CHP Genel Merkezi geliyor…
CHP, Genel Başkanına ve görüşme heyetine tırnak ucu kadar da olsa güvenmiyor olmalı ki, Sayın Özel’in peşine Namık Tan’ı takmış.
Yeni Anayasa, Gezi olayları davası mahkumları ve muhtelif konular dile getirilirken not tutup önemli yerlerin altını çizecekmiş!
Bu yönlendirmeyi Ekrem İmamoğlu’na yakınlığıyla bilinen CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın yaptığını biliyor muydunuz peki?
Bilmeyenleriniz varsa ben size bu köşeden bildirmiş olayım.
Ben bu durumu Sayın İmamoğlu’nun, CHP Lideri Özel’e bir mesajı olarak algıladım.
‘Gözüm üstünde! Attığın adıma, görüştüğün kişiye çok dikkat et.’ kıvamında bir mesaj olamaz mı?
Fazlası var eksiği yok. Elbette olabilir.
Tam da böyle bir mesajla kendini öne koymaya çalışıyor beyefendi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bahane, CHP Genel Başkanlığı’na namzetlik şahane!
Sonrası Cumhurbaşkanlığı adaylığı
Ama kolay değil.
Zira Sayın Özel, yapmış olduğu son birkaç hamleyle devlet adamlığına soyunduğunu ispatladı.
Kılıçdaroğlu’nun ayrıştırıcı ve savurgan tutumunu bir kenara bırakarak birleştirici ve tutucu güç oldu.
Parti de ve parti çevresindeki iletişim kanallarını gözden geçirip cılız hatları koparmayı kafasına koymuş görünüyor.
Lakin boş dururlar mı?
Elbette durmayacaklar.
Yalan üzerine kurulu lanetli dili kullanmaya devam edecekler.
İşte en tazesinden bir tane hadise:
Afyonkarahisar’ın CHP’li belediye başkanı Burcu Köksal, 17 Nisan’da tüm Türkiye’de yankılanan şu açıklamayı yaptı: Belediyede böcek taraması yaptırıyorum. Her yerde kamera ve böcek var. Prizlerin altına koymuşlar!
AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya, Köksal’ın iddiayı ortaya attığı gün bir basın toplantısıyla “Varsa böyle bir durum derhal savcılığa şikayetçi olun” çağrısı yaptı.
Ne Köksal ne de ortada büyük bir skandal olduğunu söyleyen Murat Bakan’ın herhangi bir şikâyette bulunmadığı ortaya çıktı!
Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı şikaâyet olmamasına rağmen Başkan’ın açıklaması üzerine inceleme başlattı.
Şimdi sıkı durun. Belediye binasında gizli kayıt cihazları olduğunu iddia eden Burcu Köksal, Başsavcılığın kendisine yönelttiği sorulara 29 Nisan 2024 tarihinde yazılı cevap verdi. Ve dedi ki:
Olayla ilgili kimseden şikayetçi değilim…
Şahsıma ve makama yönelik bir tertip olduğunu düşünmüyorum.
Konunun gündemde kalmasının yararlı olmayacağı kanaatindeyim!
Gördüğünüz üzere dostlar.
Hırsız içerden olunca kapı kilit tutmazmış derler ya.
Bu da o hesap işte.
Zihniyet bozukluğu içerden olunca değişim bir hayli güç olacak gibi.
Bakıp göreceğiz.
Selâmetle…