Türkiye’nin adım adım Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimine gittiği bugünlerde siyasi arenada uç gelişmeler yaşanıyor.
Aslında 6’lı masanın seçime giden süreçte nasıl bir yol haritası çizip, üzerinde yüründüğü bilinmese ve tam olarak ne yapılacağı kondurulamasa da sıradanın dışında bir şeyler yapacağı sıradan vatandaşın bile zihninin bir yerinde hep var olagelmişti…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun söylemleri ve eylemleri üzerinden olaya bakacak olursak, gönlünün bir yerinde Cumhurbaşkanlığına aday olma fikrinin var olduğunu söyleyebiliriz.
Tabi İstanbul’a başkanlık yapan Ekrem İmamoğlu’nun 6’lı masada kabul görüp ortak bir aday olarak çıkarılmasının önündeki en önemli engel, kendisini İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak gösteren partinin yani CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun da eylemleri ve söylemleri itibariyle 6’lı masadan ortak Cumhurbaşkanı Adayı olarak kendi isminin çıkmasını istediği bir gerçeklik…
Önceki gün akşam saatlerinde İmamoğlu’yla ilgili davada kararın açıklanması, ardından İstanbul Saraçhane’de meydana çıkılması, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in anlık bir reaksiyon göstererek İmamoğlu’nun yanında bitivermesi ve bu süreç içerisinde başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere 6’lı masanın diğer paydaş partilerinin liderlerinin ortalıkta görülmemesi Millet İttifakı içerisindeki aday belirleme stratejilerinin altüst olduğunu gösteren birer belge niteliğindedir.
Yine Meral Akşener’in meydandaki kalabalığa İmamoğlu’nun yanında durduğunu hem fiili olarak hem de söylemleri ile göstermesi, bununla da yetinmeyip kocaman kucaklaması, bir manada ‘Tavrım net, kararım kesin, adayım İmamoğlu’ demek manasına geliyordu.
İktidardan adeta söke söke alınan İstanbul gibi stratejik bir şehrin başkanının yargılandığı davada karar duruşmasının yapıldığı gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bırakın İstanbul’u, Ankara’yı Türkiye’de bulunmaması, sonrasında Almanya’dan beraberindeki partili heyetle birlikte hızlı bir şekilde İstanbul’a dönmesi ve İmamoğlu’na yönelik söylemlerinde yaptığı 16 milyona hizmet etme vurgusu…
Kılıçdaroğlu diyor ki, sen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’sın… 16 milyon İstanbullu senin arkanda. İstanbul’a ve İstanbul halkına hizmetini sürdürür. Öyle cumhurbaşkanlığı için aday filan olma, gerek yok, ben varım burada…’
Olayın geneline yani büyük fotoğrafa baktığımızda ise bu mağduriyet algısı ile ön plana çıkan Ekrem İmamoğlu’nun adı açıklanmasa da sürecin doğal Cumhurbaşkanı adayı olduğu yönündeki söylemler ve yorumlar ağır basıyor.
İstanbul’a ne tür hizmetleri oldu, geride kalan süreçte İstanbul’a ne kazandırdı, İstanbul halkı kendisinden ne kadar memnundu, kaç kişi iyi ki, kaç kişi keşke dedi gibi soru işaretlerinden muaf bir şekilde mağdur edebiyatı yapan İmamoğlu, anlaşılan 6’lı masa içerisindeki kartları yeniden karmış ve adaylık konusunda ‘beni taca atmayın’ demeyi başarmıştı.
Olaya bir de iktidar penceresinden yahut Cumhur İttifakı tarafından bakalım…
‘Hani 6’lı masanın adayı nerede?’ diye soruluyor, seçime gidilen süreçte adayını bir türlü açıklayamayan Millet İttifakı’nın bu şartlar dahilinde cesur siyasetten de uzak kaldığı vurgulanıyordu.
Şimdi gelelim asıl soruya…
Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’ndaki rakibi Ekrem İmamoğlu mu?
Zaman…
Sadece birazcık zaman…
Ama ne yalan söyleyeyim, şayet senaryolar tutar da İmamoğlu aday olursa, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçiminde ipi şimdiden göğüslemiş olur. Zira Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mı, Ekrem İmamoğlu mu diye bakarsanız, böyle bir teraziye bile lüzum yok derim.