TARİHE YOLCULUK (116)
Arap seyyahlardan Kudbüddin Mekkî, 1500’lü yılların Ereğlisi hakkında “Ereğli 400 kadar evli, mâmur bir şehirdir” derken Bedreddin el-Gazzi de; Ulu Camii’ni övüyor ve yeşilliğinden şöyle bahsediyor: “Burası, insana ferahlık veren çok güzel bir yer olup bir yanında nehir akıyordu...”
Osmanlı devletinin haberleşme, ticaret, askeri sefer, hac seferi ve devlet memurlarının görev yerlerine salimen ulaşmaları amacıyla; belli güzergâhlar üzerinde menziller ve konaklama yerleri tesis ettikleri bilinmektedir. Osmanlı döneminin Konya’sı, o dönemler ‘sağ kol güzergâhı’ olarak adlandırılan hat üzerinde yer almıştır. Konya menzilleri ise Akşehir’den başlayarak Ilgın, Ladik, Konya, İsmil, Karapınar, Ereğli’ye kadar uzanıyordu. Haberleşme (mektuplaşma) de at üzerinde ve bu menziller sayesinde gerçekleşiyordu. Konya Merkez Postahanesi’ne girdiğinizde karşınıza aldığınız duvarda bir resim dikkati çeker. O resimde ulağın dinlendikten sonra atıyla birlikte handan çıkarken çini resmi yer alır.
Seyyah Bedreddin’in Gözüyle Ereğli
Konya’ya, Selçuklu ve Osmanlı döneminde çok sayıda seyyahın gelerek geçtikleri yollar ve şehirler hakkında izlenimlerini, seyahatname adlı eserlerinde kaleme aldıkları biliniyor.
Bu seyyahlardan biri de Kahire doğumlu olan Bedrü’d-din İbn Raziyyi’d-din el-Gazzi’dir. İstanbul’a giderken gördüğü ve kaleme aldığı yerler arasında Ereğli de bulunmaktadır.
“Gazzi-Mekki Seyahatnamesi” adlı eserinde, 1530’lardaki Ereğli hakkında şunları ifade etmektedir:
Ereğli Yeşilliğiyle Güzeldi…
“... Ayın 13. günü Perşembe öğle üzeri Ereğli’ye vardık. Ereğli küçük bir şehir olup içinde bağları ve pek bol bahçeleri vardır. Câminin tahtadan olsa gerek bir minberi vardır ki... süslüdür. Tahtadan yüksek mahfelleri de vardır. Caminin dışında, şehirde göze çarpan bir minaresi vardır ki yarım berid (bir berid, 3 fersah veya 12 mil) uzaktan görülebilir. Şehrin dışında bulunan sulu ve çimenli, geniş bir çayıra konduk. Burası, insana ferahlık veren çok güzel bir yer olup bir yanında nehir akıyordu...”
Ereğli’yi ziyaret eden kimselerin belleğinde kalan hatıraların başında şehrin yeşile bürünmüş silueti ilk sırayı almıştır. Şehrin dış görünüşüne etki eden ikinci unsur, şehri donatan minarelerdir. Seyyahın bahsettiği cami ve minare, Ereğli Ulu Camii ve minaresi olmalıdır. Çünkü Ereğli Ulu Camii’nin kuzey-doğu köşesinde yer alan yaklaşık kırk metre yükseklikteki taş minare, Ereğli’nin uzak noktalarından rahat bir biçimde görülebilecek özellikte bir yapıdır.
Kudbüddin Mekkî de, 1557’lerin Ereğlisi hakkında şu kısa bilgiyi veriyor: “... Ayın 15. Pazar günü ikindi üzeri Ereğli’ye vardık. Ereğli 400 kadar evli, mâmur bir şehirdir... Bunun kadısı 15 Osmanî alır. Bir minareli bir cami vardır. Bunu Selçuk hükümdarlarından Kılıç Arslan yaptırmıştır. Buranın cami imamı Sinan Halife ile görüştüm. Bu zat, Kadıasker Sinan Efendi’nin eski danişmendi idi. Bu şehri kuranın Hiraklinūs olduğunu söyleyerek bir hikâye anlattı. Bu şehrin camiinde Lârendeli bir vâiz gördüm, adı Abdülkerim’dir. Burada bir de yolcuların inmesine mahsus bir han vardır. Camiye ve çarşıya yakın olan bu handa iki gün istirahat ettikten sonra Salı günü sabahleyin yola çıktık.
... Ereğli’den hareket ettikten sonra Karapınar’a, Kilye’ye uğradık, oradan 18. Çarşamba günü Sarohan denilen köye indik. Bu köy ahalisi meşhur Saruhanlılardandır. Burada Ersandık adında mübarek bir kadın gördük. Bizi davet etti. Bu kadın Konya’da Ezelizâdenin yanında danişmend olan Mahmud adında bir oğlundan bahsetti. Bu oğlanın diğer adı da Haydar imiş. Geceyi burada geçirdikten sonra tanla beraber göçerek dağ eteğinde Miskir adında bir köye indik... Miskir’den ayın 20. Cuma sabahı hareket ettik. İkindiye yakın Bozok denilen bir çiftliğe vardık, hanına indik. Burada Aşık Paşa’nın torunlarından Şeyh Abdülkerim b. Şeyh Nurullah adında bir genç Şeyh ile görüştüm. Bu zat, buradan dört gün mesafede bulunan Kırşehirlidir... Buranın büyük bir camii vardır. 350 sene evvel yapıldığını bana söylediler. Çok güzel bir minberi olan bu caminin Ali Halife adında bir hatibi vardır... Geceyi bu handa geçirerek Cumartesi günü sabahleyin göçtük.”
YARIN: Fransız seyyah Bellon ve diğer seyyahların gözüyle Ereğli ve Karapınar…