TARİHE YOLCULUK (122)
Karamanoğlu İbrahim Bey’in oğlu Mehmet Bey tarafından 1456 yılında yaptırılan Ulu Camii, Selçuklulardan kalma minaresiyle Ereğli’nin simgelerindendir.
Daha önce Cami/ Cami-i Kebir Mahallesinde iken günümüzde Boyacıali Mahallesi 90006. Sokakta yer alan Ulu Camii, Karamanoğlu Mehmet Bey adına yaptırılan en önemli kültür varlıklarından biridir. Orijinal olarak sadece minaresi kalmıştır.
Kuzey – güney yönünde uzanan sekiz sıra kemer üzeri kirişlerle kapatılarak oluşturulan düz çatıyla kaplanmıştır. 32 adet sütun üzerine oturan kemerler beyaz taştandır, sütunlardan sekiz tanesi yığma diğerleri devşirme malzemedir. Geriye kalan yirmi dört sütun ve başlıklar Roma ve Bizans dönemine aittir. Minareye yakın kapı üzerinde ve yanında onarım kitabeleri vardır. Mihrap 1940 onarımında yeniden yapılmıştır. Caminin kuzeydoğu köşesine oturtturulan minare 40 metre yüksekliğinde olup kırmızımsı kesme taştan yapılmıştır. Sekiz köşeli mermerden kaideye oturur. Kaide üzerindeki bölümde sekiz adet kemerli yüz ile küp kısmı yapılmıştır. Kaide ile küp arasına konan mermer kuşakta sülüs yazı ile Ayet-el kürsî yazılıdır. Minare gövdesinde beyaz renk taş ile on adet kuşak vardır. Şerefe altındaki geniş kuşaklı mavi zemin üzerine siyah renk kufi yazı kalıntıları görülmektedir. Külah altındaki çinilerin bir kısmı dökülmüştür. Yine külah altında pencere görünümünde açıklıklar ve çinili minare tipine girmektedir.
Kaynaklarda hem minare hem de gözetleme kulesi olarak yapıldığı belirtilmektedir. Minare, üzerinde pencere açıklıkları bulunan kurşun kaplı külahla son bulur.
Cami süsleme açısından zengin değildir. Yapılan tamirlerle yenilenen mihrap ve minber oldukça sadedir. 16. Yüzyılda Anadolu’yu dolaşan seyyah Gazzi, Ulu Camii’nin çakıllarla kaplı, çok süslü bir minberi olduğunu belirtmektedir. Öğle namazını eda ettiğimiz bu caminin içindeki süslemenin sadece devşirme sütunlarda olduğu görülür. Sütun başlıklarında ise bitkisel motifler göze çarpar. Yapının inşa kitabesi mevcut değildir. Mevcut kitabeler ise caminin tamiriyle alakalıdır. Cami 1234/1819 yılında Abdülcebbarzâde Celâleddin paşa tarafından tamir ettirilmiştir.
Seyahatnamelerde caminin Selçuklu hükümdarı Kılıç-Arslan zamanında yapıldığına dair bilgileri daha önceden vermiştik. Minarenin Selçuklulardan kaldığı ve yanına Karamanoğlu II. Mehmed döneminde, 1426’da Ulu Camii’nin yaptırıldığı da belirtilmektedir. Karaman Vilâyeti Vakıflar Defteri’nde ise, “Ereğli Camii’ni Karamanoğlu İbrahim Bey’in oğlu Mehmet Bey 1456 yılında yaptırmıştır” şeklinde bir bilgi de mevcuttur.
Şifa (Vakıf) Hamamı
Ulu Camii ve muhitine kuşbaşı bakıldığında yanındaki Rüstem Paşa Kervansarayı ve caminin güneybatısında yer alan Şifa Hamamıyla birlikte değerlendirmek gerekir.
Ereğli’yi ziyaretimizde hem Rüstem Paşa Kervansarayının hem de Vakıf Hamamının Konya Büyükşehir ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından onarımda olduğundan gezemedik.
Üzeri kubbe ile örtülü soyunmalık, soğukluk, sıcaklık, su deposu ve külhandan ibaret olan Şifa Hamamına, caddeden on bir basamaklı taş merdivenle inilir. İnşa tarihi ve onarımlarına dair herhangi bir kitabesi bulunmamakla birlikte hamam, 15. Yüzyıla tarihlendirilmektedir.
Rüstem Paşa Kervansarayı
Vezir-i Azâm Rüstem Paşa’nın 1565 yılında vefatından sonra vasiyeti üzerine Mimar Sinan’a yaptırıldığı belirtilen ve Ereğli’nin merkezinde yer alan Rüstem Paşa Kervansarayı’nın, Bağdat Kapısı ve Konya Kapısı adında iki kapısı mevcuttur.
Avlusu mevcut olmayan bu kervansaray, üzeri beşik tonoz örtülü on birimden meydana gelen bir yapıdır. Kesme taş ve tuğlanın kullanıldığı yapının üstü kurşun ile kaplanmıştır.
YARIN: Şeyh Şihabüddün Sühreverdi Türbesi…