Kazanın üzerinden koskoca 6 gün geçti. Sanki 6 yıl, 6 asır gibi. Ev bark, iş güç, çoluk çocuk kimsenin umurunda değil. Maden önünde yatıp kalkıyorlar adeta. Ne açlık var akıllarda ne susuzluk, acıları hepsini bastırıyor. Maden çevresini terk etmeyen, edemeyen işçi yakınları, umutla umutsuzluk arasında gidip geliyorlar. Gözlerden süzülen yaşlar durmuş, göz pınarları kurumuş ağlamaktan... Her geçen gün tükenen ümitlerle birlikte kendileri de tükeniyor. Bitkin ve bitik vaziyette, ne ayakta durabiliyorlar, ne oturup bekleyebiliyorlar. Eşleri, evlatları, yakınları, gözlerini hep aynı yere dikmiş bekliyor. İs pas içinde, üstü başı çamura ve balçığa gömülmüş halde şu kapıdan, ah şu kapıdan bir çıksalar, bir defa kucaklayabilseler hasretle... Hep bu hayaller var zihinlerde. Ya bir de kurtulamazsa! Gel gitler arasında çırpınan hüzün ve acı dolu yürekler “Hiç olmazsa bir mezarları olsun” diyerek ümitle ümitsizlik arasında bunalan zihinler. Bir iki beş değil bütün köy, kasaba bütün Ermenek kederde. En büyük destekçileri ise sosyal yardım kuruluşları.. Kömür ocağı sahasına kurdukları seyyar mutfak ve çadırlarda kurtarma çalışmalarına katılan işçi ve yakınlarına sıcak yemek ve gıda yardımında bulunuyor. Bir nebze olsun onların ayakta kalması için destek olunuyor. Kurtarma çalışmalarına katılanlar “Su neredeyse tamamen çekilmiş durumda. Ancak belli bir noktadan sonra bizi göndermiyorlar çünkü orada yoğun bir gaz var. Maskeli özel ekipler çalışıyor. Gazın tahliyesinin ardından arkadaşlarımıza ulaşılacak” diyorlar.
Ermenek'te umutlar artık acıya dönüşüyor
Ermenek'teki maden kazasının üzerinden 6 gün geçmesine rağmen 18 işçiye hâlâ ulaşılamadı.