Erozyonla mücadele kutsaldır

Namık Ceyhan


Kısa adı TEMA olan Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, erozyon ve onun neden olduğu etkilere dikkat çekmek amacıyla her yılın kasım ayının üçüncü haftasında geleneksel hale getirdiği “Erozyonla Mücadele Haftası”nın  bu yıl ki  konu başlığı “Su Ve Kuraklık” sloganı ise “Hayat Suda Başladı Suyla Devam Ediyor”; olan hafta boyunca, 17-23 Kasım 2014 tarihleri arasında yurdun çeşitli illerinde “Toprağa Saygı Yürüyüşleri “yapıldı.
Konya’da uzunca bir süre (1996-2010) gönüllü İl Temsilciliğini yürüttüğüm TEMA Vakfından her ne kadar 4 yıl önce kesin olarak yollarımı ayırsam da,  ülkemizin ve şehrimizin en önemli sorunlarından olan erozyon ve onun neden olduğu çevre sorunlarıyla mücadeleye gerek, resmi gerekse gönüllü olarak ara vermeden devam eden biri olarak, ülkemizin geleceğini  ilgilendiren böyle bir konuda  hangi isim altında hizmet verildiğinin değil ne yapıldığının önemli olduğunu düşünüyorum.
Söz konusu olan “Erozyon, su ve kuraklık” olunca tabii ki en çok etkilenen Konya Kapalı havzasıdır. Havzada yer alan Karaman ilimizin TEMA gönüllüleri tarafından geçen hafta sonu Karaman’da konuya dikkat çekmek üzere “Termiğe, Kömüre İnat; Yaşasın Sağlıklı Hayat” sloganıyla “Toprağa Saygı Yürüyüşü” yapıldığını sosyal medyadan öğreniyoruz.
Erozyon, toprağın su veya rüzgar marifetiyle aşınması, taşınması ve verimliliğini kaybetmesi olayıdır. Erozyon, arazi yüzeyinin koruyucu bitki örtüsünden yoksun bulunduğu bölgelerde sıklıkla görülür. Erozyona en hassas araziler, bitki örtüsünden en yoksun alanlar olan tarım arazileridir. . En yaygın ve etkili erozyon türü olan su erozyonuna Türkiye topraklarının yüzde 90'ı maruz kalıyor. Konya Karapınar yöresinde ise rüzgar erozyonu ve etkileri hala daha görülebilmektedir.
Toprak ekosisteminin en hayati kısmı, toprağın üst kısmıdır. Çünkü bitki beslenmesinde büyük önemi olan organik maddenin biriktiği, ayrıştığı ve su ile birlikte bitkinin köklerine ulaştığı yer burasıdır. Üst toprak giderse toprağın verimliliği de gider.
Türkiye her yıl ortalama 1mm, 10 yılda 1 cm toprak kaybediyor. 1 cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az 300 ile 1000 yıl arasında bir süre gerekiyor. Ülkemize her yıl 740.000 ton vatan toprağı, bir başka değişle, en az Kıbrıs adası büyüklüğünde toprak erozyonla kaybediliyor. Buna duyarsız kalabilir miyiz?
Dünyada kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor. Türkiye, tatlı suyunun yüzde 70'ini tarımsal üretimde kullanıyor. Bu suyun yüzde 80'ini tasarruflu olmayan salma sulama sistemleri ile tüketiyor. Yüksek oranda su kullanımı nedeniyle topraklarımız tuzlanıyor ve su kaynaklarımız hızla azalıyor. 
Yerüstü ve yer altı Su kaynaklarımızın sürdürülebilir olmayan kullanımı ve iklim değişikliği gibi insan faaliyetinden kaynaklı etkiler hem kuraklığın sıklığını ve şiddetini artırıyor hem de yağış rejimlerini değiştirerek ani yağışların artmasına neden oluyor. 
Kuraklık, toprağın yani toprak içindeki yaşamsal döngünün bozulmasına neden oluyor. Bozulan toprak, erozyona karşı daha hassas hale geliyor. Ani yağışlar ise, toprağın su erozyonu ile akıp gitmesine neden oluyor. Bu nedenledir ki ağaçlandırma erozyona karşı alınabilecek en önemli önlemdir. Dikilen her ağaç toprağın muhafaza çivisidir.   
TEMA’nın bu yıl ki sloganı “Hayat su da başladı, suyla devam ediyor” savına ise katılmıyorum. Başta TEMA’nın kurucuları Sayın Hayrettin KARACA ve Sayın Nihat GÖKYİĞİT olmak üzere toprak sevdalısı TEMA gönüllülerinin yıllarca Toprakla yatıp toprakla kalktıklarını bilmesem, TEMA rotasını topraktan suya çevirdi diye düşüneceğim. Tabii ki su da bütün canlıların olmazsa olmazıdır.
Bütün inananlar gibi bende biliyorum ki “Hayat toprakta başladı, yine toprakta sona erecek” . Ne kadar yaşarsak yaşayalım neticede toprağın misafiri olacağız, inşallah. Bütün mesele toprağın hayırlı bir misafiri olabilmektir. Bütün çabamıza budur zaten.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın da sonradan kamu spotu hale getirdiği ve yıllarca TEMA gönüllüleri olarak benimsediğimiz “TOPRAK VARSA HAYAT VAR” sloganı bize her şeyi anlatıyor. Toprak varsa buğday var toprak varsa ekmek var aş, iş var. Toprak varsa su var, toprak varsa  yeşil doku var, hava var. Kısacası toprak varsa hayat var. 
Toprağın sinsi düşmanı erozyonla mücadele milli bir mücadeledir. Erozyonla savaş kutsaldır. Nitekim bu konuda 1995 yılında çıkarılan  “4122 sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu” ve ardından 1996 da yayımlanan “Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Yönetmeliği” ile milli bir seferberlik meselesi olarak ele alınmaktadır. Bu seferberlikte devletin ilgili kurum ve kuruluşlarının yanı sıra yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ile özel sektör temsilcileri ve gönüllü vatandaşlarımız yerini almıştır. Bugün dünyada son 15-20 yılda orman varlığını artıran ilk üç ülkeden birinin Türkiye olması bunun en önemli göstergesidir. Emeği geçenlere çok teşekkür ederiz. Kalın sağlıcakla.
  
ÇEVRE SÖZÜ; Toprağına Sahip Çık, Türkiye Çöl Olmasın.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.