Yeni Akit’te 9 Haziran 2019 tarihinde Faruk ARSLAN imzalı “245 Milyonluk Nankörlük” adlı yazıyı okuyunca hem kızdım hem de çok üzüldüm.
Faruk Arslan, “nankör” sözünü 23 Haziran İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi öncesi İmamoğlu’nun seçim kampanyasına destek amaçlı “Her şey çok güzel olacak” paylaşımı yapan sanatçılar için kullanmaktadır. Faruk Aslan’ın yazısından aldığım aşağıdaki bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Arslan; “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iktidarlarının Türkiye’nin her sahasında başlattığı kalkınma hamlelerinin maddi çaptaki en büyük kazanımını sanatçı ve oyuncular edindi. Kültür alanındaki yatırımlarıyla cumhuriyet tarihinin rekorlarını kıran AK Parti hükümetleri, tükenmişlik seviyesindeki yerli sinema sektörüne adeta oksijen sağladı. Rakamların “nereden nereye” dedirttiği sektörler arasında bulunan sinema sahasına, 21 Temmuz 2004’te yayınlanan 5224 sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden yüksek miktarlarda para aktarılıyor. Kültür Bakanlığı’nın yerli film projelerine son 8 yılda sağladığı mali destek miktarı ise tam 245 milyon TL olarak kayıtlara geçti.
Yerli film projesi sayısı 2002 yılında sadece 9 iken, AK Parti iktidarındaki Kültür Bakanlığı’nın destekleri sayesinde 2018’de tam 180 yerli film vizyona girdi. AK Parti’den önce yerli yapımların izleyici sayısı 2 milyon iken, 2018’de bu rakam 44 milyona çıkarıldı.
….“Her şey çok güzel olacak” kampanyasına destek veren oyuncuların neredeyse tamamı, AK Parti’nin çağ atlattığı sinema sektörünün kaymağını yedi. Kültür Bakanlığı’nın para desteğiyle yayınlanan filmlerden servet kazanan ancak AK Parti’ye karşı “Her şey çok güzel olacak” sloganıyla savaş açan oyuncuların 2002 öncesi ve sonrasındaki film karnesi oldukça dikkat çekiyor.
Sloganın bayraktarlığını yapan Cem Yılmaz, 2002’den önce yalnızca 3 film yayınlamışken, AK Parti döneminde 20 yapımda rol aldı. Yılmaz Erdoğan 2002’ye kadar 7 filmde oynayabilirken, 2002’den sonra 19 filmde cebini doldurdu. Tayyip Erdoğan iktidarları döneminde yayınlanan filmlerde; Demet Akbağ 22, Selçuk Yöntem 14, Fırat Tanış 32, Sarp Apak 12, Hazal Kaya 11, Mine Tugay 7, Elçin Sangu 7, Eser Yenenler 3, Genco Erkal 3 kez rol aldı. Yönetmen ve senarist Gani Müjde ise AK Parti’den önce sadece 1 filmin yönetmenliğinde bulunurken 2002 sonrasında toplam 13 yapıma imza atarak köşeyi döndü.” sözleriyle yazısına devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteklediği filmlerin tamamını izleyin; eğer Türk Milletinin kültürüne zerre kadar bir katkısı varsa “245 Milyon TL” analarının ak sütü gibi helal olsun, diyeceğim. Kültürümüze zerre kadar faydası olmadığı gibi gençlerimizin küfür etmesine çok büyük katkısı olduğunu filmleri izleyince göreceksiniz. Aslında bu filmler normal şartlarda izlenmez; çünkü, bu filmlerde her türlü pislik mevcut! Foseptik çukuru diyeceğim de orası daha temiz! Hele komedyenlerin filmleri küfürle dolu! “Recep İvedik” ne Allah aşkına?
Faruk Arslan’ın yazısında yer alan bilgiler doğrusuysa neresini değerlendireyim. Beş para etmez küfür dolu filmlere bu kadar parayı vermek bu milletin kültürüne yapılabilecek en büyük nankörlüktür. Sorgulamamız, kızmamız, üzülmemiz gereken burası! Bu sanatçıların kime destek verip vermediği umurumda bile değil; kime destek verirlerse versinler ne olacak yani! Kültür Bakanlığınca bunlara 245 milyon TL’nin verilmesi sorgulanmalı. Kültürüne bağlı bir vatandaş olarak bu parayı bu sanatçılara verenlere hakkımı helal etmiyorum.
Sadece bu filmler değil, televizyonlarda yayınlanan dizi ve birçok programın kültürümüze zararından başka neyi var?