Demokrasi ile idare edilen her ülkede basın özgürdür.
Basının özgür olması demokrasiyi taçlandırır.
Her konudaki özgürlüğü yanlış anladığımız gibi, “basın özgürlüğü”nü de bizler yanlış anlıyoruz. “Özgür” olmak her şeyi kılına tüyüne kadar en ince teferruatı ile ortaya koymak değildir.
Bazıları Türkiye’de basının özgür olmadığın söylüyor.
Bence halt ediyor.
Türkiye’de basın, olması gerekenden daha özgür. Hatta özgürlükte sınır bile tanımıyorlar. Zaten bunun adı özgürlük olmaktan çıkıyor, “sorumsuzluk, vurdumduymazlık” oluyor bir süre sonra.
Ben 1984’de Anadolu’da Bugün gazetesinin Yazı İşleri Müdürlüğünü yaparken arkadaşlar emniyet bültenini getirdiğinde haberlerin muhteviyatına bakardık. Toplumda kötü örnek olacağını düşündüğümüz ensest ilişkiler, fiili livata gibi aykırı haberleri ayıklar, gazetemizde yer vermezdik. Bu anlayış bizlerin topluma karşı bir duyarlılığı idi. Oysa o yıllarda ulaşacağımız hedef kitle ne kadardı ki? Ama olsun. Yine de çirkinlikleri kendimiz makaslardık.
Özellikle “Görsel” basında basın özgürlüğü ve “Reyting” uğruna yenilmeyen herze kalmıyor. Ama bunu güya “bilgilendirmek” için yapıyorlar.
Ben de görsel basından öğrendim. “Filakka” diye bir uyuşturucu varmış. Bu, bonzaiden daha da tehlikeliymiş.
O kadar detaylı anlatıyorlar ki, bilmeyen, tanımayan kalmayacak şekilde.
Biraz da merak uyandırıyorlar.
Kadın cinayetleri de öyle.
Hani bir kural vardır. “Reklamın kötüsü olmaz” diye.
Görsel basın ballandıra-ballandıra anlattıkça bilinç altına nakşoluyor.
En küçük bir kıvılcımda televizyonda gördüğünün aynısını yapmak için harekete geçiyor. Televizyondaki örnekte korumalı eşe kurye olarak ulaşılmışsa, diğeri de mesela postacı olarak ulaşmayı deniyor.
Cezaların caydırıcılığı da olmayınca karşımıza bu ibretlik vakalar çıkıyor.
Fransa’da, Amerika’da ve bazı batılı ülkelerde meydana gelen terör olayları basit bir anlatımla haberleştirilmektedir. Buralarda “Siyah öfke” hâlâ devam etmekte olsa da detayları basın tarafından irdelenmez.
Kısaca demek istiyorum ki, bizde görsel basın “Eşeğin aklına karpuz kabuğunu düşürmeyi” çok iyi beceriyor.
Pes arkadaş, pes…