Geçen haftanın düşündürücü, düşündürücü olduğu kadar da üzücü gündemini değerlendirmek maksadıyla “Ne Haftaydı Be!” başlıklı bir yazı yazacaktım. Aklıma “Eşek Anırdı Abdest Bozuldu” adlı hikaye gelince gündem konusuna uygun düştüğü için bu başlığı kullandım.
Hikayeyi çoğunuz bilirsiniz; köyün hocası, teyemmüm bahsinin daha iyi anlaşılması için cami cemaatine aşağıdaki hikayeyi anlatır.
Adamın biri eşeğiyle birlikte bir yolculuğa çıkar. Bir müddet yol gittikten sonra yorulan köylü eşeğini bir ağaca bağlar, kendisi de başka bir ağacın dibine yaslanıp uykuya dalar. Uyanınca bakar eşek ortalıkta yok; arar tarar eşeği bulamaz. Su kabı eşeğin üzerindeki heybede olduğundan abdest alacak su da bulamaz. Teyemmümle abdestini alır tam namaza duracakken eşeğin anırmasını duyar.
Hoca teyemmüm abdestinin bozulduğunu anlamak için esprili bir ifadeyle “Eşek anırdı abdest bozuldu” der. Camiye yeni giren ve konuşmanın sadece “Eşek anırdı abdest bozuldu” kısmını duyan bir köylü konuşmanın öncesini sormadan, araştırmadan bütün köye hocanın “Eşek anırdı abdest bozuldu” dediğini söyler. Hoca bir çok suçlamaya maruz kalır. Ne kadar işin aslı öyle değil böyle dese de insanlar doğruyu anlamak istemezler.
Cumhurbaşkanımızın gündemini meşgul eden ve akabinde bir çok tartışmaya neden olan Nurettin Yıldız Hoca’nın “kadınların dövülmesi” ile ilgili 6 yıl önce yaptığı bir konuşması tam böyle olmasa da buna benzer bir hikaye.
Gündem oluşturan konuşmanın tamamını izledim. İzledikten sonra bir bardak suda fırtına koparılan konuşma bu mu diyerek hayretler içinde kaldım. Hocanın üslubuna eleştiri getirilebilir; ancak, konuşmanın tamamını izlenince eleştiriye bile gerek olmayabilir.
Medyadan öğrendiğim kadarıyla “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” etme suçlamasıyla savcılık tarafından soruşturma başlatılmış. Bu konuşmanın neresinde kin ve düşmanlığı tahrik edici söz var, ben anlayamadım; eğer, doğruysa çok ayıp çok!
Son zamanlarda bazı kesimler kısa vadede cumhurbaşkanımızı yıpratmak, uzun vadede dinimiz İslam’ı itibarsızlaştırmak için yıllar önce konuşulan konuşmaları ortaya çıkarıp kara propaganda yapıyorlar. Bu kara propagandaya Sözcü, Cumhuriyet, Hürriyet gibi medya grupları ile başta Ahmet Hakan olmak üzere bazı yazarlar çığırtkanlık yapıyorlar.
Bu Ahmet Hakan denen adamı izlerken utanıyorum. Ne diyeyim, Hz. Allah(cc) insanı doğru yoldan çıkarmasın!
Beni üzen kara propagandacı kesimlerin kara propagandalarından çok bu propagandaların etkisiyle yapılan demeçler, ağır sorumluluk içeren sözler. Herkes konuşmak zorunda değil ki; üzerine vazife olanda konuşuyor olmayanda!
Dini konularda İslam’a aykırı bir değerlendirme yapılırsa Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuyla ilgili şer’i delilleri ortaya koyarak kamuoyunu bilgilendirir. Bu bilgilendirmeyi Diyanet İşleri Başkanının kendisi bile yapmaz. Diyanet İşleri Başkanı’nın çok önemli konuların dışında açıklama yapması makamın ağırlığını olumsuz etkileyebilir Bu açıklamaları Özel Kalem Müdürlüğü veya Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği yapmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Marmara ve Ankara İlahiyat Fakülteleri cumhurbaşkanımızın konuşmasına destek açıklamaları yaptılar. Destek açıklaması yerine “Nisa Suresi’nin gündem konusu olan 34.Ayeti” ile ilgili açıklama yapılsa daha isabetli olurdu. Herkes tartıştı kimse “Nisa Suresi 34. Ayetten” bahsetmedi.
İslam dini kadar kadına değer veren, kadını her yönüyle koruyan başka bir din ve sistem yoktur. Kim var diyorsa kadının en büyük düşmanı onlardır. Yeter artık İslam’ı sorgulamak yerine kendi Müslümanlığımızı sorgulayalım. Lafta Müslüman değil; İslam’ın hayatımıza hakim olduğu Müslüman olalım.
Aslında söylenecek çok şey var da sitemimden söylemek istemiyorum. Niye sitem ediyorsun diyorsanız;
Sigara, içki ve uyuşturucu kullanımı tehlikeli boyutlara ulaşmış geçen hafta “Yeşilay Haftası” olmasına rağmen sıradan bir lig maçı kadar gündeme gelmiyorsa nasıl sitem etmeyeyim?
Kadına şiddet, kadın cinayetleri, zina ve boşanmalar normalin kat kat üzerinde artması gündemimizi meşgul etmezken bir hocanın 6 yıl önce konuşmasının içinden alınan bir bölüm ülkenin gündemini meşgul ediyorsa nasıl sitem etmeyeyim?
Ülke olarak birlik beraberlik içinde olmamız gereken en önemli günleri yaşarken sanal sorunlar üreterek bir birimizle uğraşıyorsak nasıl sitem etmeyeyim?
Şuna bütün samimiyetimle inanıyorum; yaşadığımız tüm sorunların temelinde dinimizin öğretilememesi yatmaktadır. Çözüm, İslam’ın küçük yaşlardan başlayarak öğretilmesindedir.