Önceki gün Konya Büyükşehir Belediyesi, tarihe not düşülecek düzeyde ve başka şehirlere örnek teşkil edecek ölçekte bir lansmana imza attı.
Bu tarihe bir not da biz düşmezsek eksik kalırdı…
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, dersine çok iyi çalışmış.
Dârülmülk yani başşehir olan Konya’nın bu vasfı itibariyle nasıl bir tarihi ve kültürel mirasa sahip olduğunu, sunum esnasında tüm detayları ile anlatan Başkan Altay, geçmişin ihtişamını geleceğe taşımak adına bugünden yapılan ve yapılması planlanan yatırımları sıraladı.
Başkan Altay konuşurken, arka planda dönen animasyon ise salonda bulunanları 11. yüzyıla kadar götürdü. Kulaklar pür dikkat Başkan Altay’ı dinlerken, gözler animasyon filminden ayrılmıyor, dünün bugüne nasıl yansıdığı zihinlerde tezahür edilmeye çalışıyordu.
Konya’nın çevresini saran dış kale surları, Alaeddin Tepesi’nin etrafını boydan boya saran iç kale surları, bugün görenin korkuluk sandığı Kılıçarslan Köşkü kalıntısının gerçeğine en yakın halinin anime edildiği görsel, Sırçalı Medrese, İnce Minareli Medrese, Karatay Medresesi gibi eserler, dünün bugüne nasıl yansıdığını ortaya koyuyordu.
Bazı eserleri korumak ve geleceğe taşımak adına ne kadar mahir olsak da, bazılarını yıkıp dökmek konusunda gözümüzü budaktan sakınmamışız, onu da anlamış olduk.
Zira bugün, korkuluk gibi duran Kılıçarslan Köşkü’nün yüz yıllar önce nasıl bir eser olduğunu görünce ‘Keşke yıkılıp gitmesine müsaade edilmeseydi’ demeden edemiyor insan. Bu eserlerin kalıntılarının, lahit taşlarının kâh bir çeşme başında, kâh bir evin temel taşında, kâh bir bahçe duvarının sıvalarının altında olduğu da bilinen bir gerçeklik. Yani taş demiş geçmişiz de gereken ihtimamı gösterememişiz.
Ne kadar aradan geçen uzun yıllar bu şehre değer katan eserlerin bir kısmının yıkılmasını ve asli hüviyetini kaybetmesini beraberinde getirmişse de, bugünden yarına bakarken, dünü unutmamak gerekiyor. Aslında Başkan Altay’ın uzunca süren ama hiç sıkmayan sunumu buna işaret ediyordu.
Dündeki eserler ne kadar bugün kimliğini kaybetmiş gibi görünse de aslına uygun olarak yeniden imar ve inşa ediliyor.
İmar ve inşa kelimeleri çok önemliymiş, bunu da anlamış olduk.
Şehirleri inşa etmek aslında, şehirleri imar etmek, estetik bir görünüm kazandırmak, bunu yaparken de şehrin kimliğini korumakmış. Önemli olan da bu zaten.
Gelişigüzel, ben yaptım oldu mantığıyla hareket etmektense şehrin yarınını bugünden daha güzel, daha parlak, daha cezbedici, daha estetik ve daha yaşanabilir kılmaya dönük yatırımlarını, bu yatırımların bitenlerini, devam edenlerini ve şehrin geleceğine yönelik vizyonunu sıraladı Başkan Altay.
Bu vizyon çerçevesinde yapımı tamamlanan Mevlana Çarşısı ve Altın Çarşı projeleri de göz zevkimize sunulmuştu. Sunum esnasında bu iki çarşının bulunduğu alanın uzun yıllar öncesi değil, sadece 3 yıl önceki haline bakıldığında bugün burada yapılan çalışmanın şehre kattığı değer daha iyi anlaşılacaktır.
Bu iki çarşı, turistik bir bölge olan Mevlana bölgesinde ayrı bir değer kattı. Şimdilerde belki tam manasıyla şehrimize bu iki çarşının kattığı değerin farkında ve bilincinde değiliz ama yine çok değil, kısa bir süre sonra, Şeb-i Arus etkinliklerinin başladığı dönemde bu görsel güzelliğin şehrimize sağladığı maddi ve manevi katkılar anlaşılacaktır.
Daha niceleri vardı aslında… Şehrin geleceğini daha güzel kılmak adına yapılan çalışmalara ilişkin sunum Başkan Altay’ın şehrin ortaya koyduğu vizyonun bir ürünüydü.
Buram buram tarih kokan şehrin, tüm tarihi birikiminin, kültürel zenginliklerinin gün yüzüne çıkarılacak olması hakiki anlamda bizleri heyecanlandırdı.
Bugün Mardin gibi, Şanlıurfa gibi şehirler, eski ve tarihi yapılarıyla öne çıkar. Bu yönüyle turist çeker ve büyük beğeni toplar.
Eski Konya’nın yeniden tüm ihtişamıyla ve modern bir bakış açısı ile yeniden gün yüzüne çıkacak olması, bir Konyalı olarak beni ziyadesiyle mutlu ve memnun etti.
İyi ki Konya’da yaşıyorum diyorum ve bu söylemimi destekleyecek yeni ögelerin çok kısa bir süre içerisinde şehirde hayat bulacağına inanıyorum.
Bu şehre katkı mahiyetinde kimin bir çivisi dahi varsa, Allah razı olsun, selamlarımla.