Dadaloğlu’nun Avşar bozlaklarından birinin bazı bölümünde şöyle der.
Aşağıdan Yusuf paşam geliyor, düşmanına göğüs geren mert olur,
Şahin kocasa da vermez avını, aslı kurttur kurt yavrusu kurt olur.
Heves ile yaptırdığım odalar, korkarım ki düşman konar yurt olur.
Öldüğüme acımıyon a beyler, zalim düşman üstümüze mert olur.
Çok şükür 15 Temmuz kutlamaları hem olaysız, hem de inanılmaz bir heyecanla tamamlandı. Yeri ve zamanı gelirse bu millet kocasa da şahin gibi birden ortaya çıkar avını yakalar, sonra da kakalar. Yeter ki kendi iç kavgalarımız olmasın. Yoksa düşman gelir üstümüze mert, vatanımızda yurt olur.
Bu duyguları taşımak ve tatmak önemli de onca halkın teveccühüne rağmen milletin gözüne baka baka konuyu saptırmaya çalışanların tavrı doğrusu onuruma dokunuyor. Birkaç tasmalı yazar, fikir veya siyaset müsveddeleri, zavallı fakir fikirlerinden bazıları toplumun üstünde görüyor kendini. Bunlar 15 Temmuz önemini ve detayını nedir anlamadığı gibi (anlasa da işlerine gelmiyor) neredeyse anlamış edasıyla sulandırarak topluma yön vermeye, FETÖ tezgahına matah taşımaya çalışıyor. Bunların çoğu eski Marksist-Leninist, şimdinin sahte Atatürk sevdalıları (Kemalistler) gibi görülüyor.
Eh Atatürk dendiği zaman akan sular duruyor, bunlarda sahte kılıflarıyla uydurdukça uyduruyor, her haliyle uydurma hikayelerle FETÖ yardakçılığı yapıyor. Açıkça görülüyor ki FETÖ’nün ülkedeki uzantısı eski Marksist-Leninistlerdir. Onlar geçmişte de FETÖ ile işbirliği halinde Uğur Mumcu, Hablemitoğlu ve Taner Kışlalıyı öldürdü, suçu da hiçbir delil yokken muhafazakar kesimin üzerine atmaya çalıştılar. Bunları bu ülkenin solcusu, sağcısı, seküler, laik, Atatürkçüsü de bilmeli ki bunlar işbirlikçilerdir. Orta halli veya klasik Anadolu solcusu, geleneksel ve aileden CHP’li olanlar asla FETÖ ya prim vermez. Yazılanları ve eylemleri dikkatle izlerseniz FETÖ’yü temsilen marksistlerin önde olduğu görülür.
Bu arada bir zamanlar ülkücüler içinde bulunmuş, inandığı için devlet düşmanlarına karşı gelmiş, şehit edilmiş bu grubun bazı üyeleri Bahçeli veya hükümet karşıtlığına rağmen, bunların FETÖ yanında, Devlet karşıtlığı bir hareket içinde yer alabileceklerini kabul edemem. Bir ülkücü için iç siyaset ayrı, devlet düşmanlığı ayrıdır. Bazı ülkücüler zamanla hizmet için cemaatte yer almış olsalar da FETÖ’nün çeteleştiğini kabul etmeleri mümkün değildir. Kullanılanlar varsa da böyle bir yanlıştan dönerler.
Fikir ve eylem grupları içinde geriye marksist-leninist gruplar kalıyor. Bu arada samimi Atatürkçülere sözüm; FETÖ’nün saf-temiz inanan insanları kullanıp kendi taraftarını oluşturduğu gibi kemalistler de saf ve temiz duygularınızı kullanıp sizleri eylemlerine ortak etmeye çalışacaklardır. Aslında hiçbir komünist Mustafa Kemal’i sevmez. Zira, Gazi Paşa iyi bir komünist düşmanıdır.
Bir örnekle konuya açıklık getirelim. İnternetten gelen bir mesajda geçmişinde çok iyi tanıdığım eski keskin solculardan birisi 15 Temmuz’u; TEM-MUZ olarak (muz yerine muz resmi koyarak) tasvir ediyor. Doğru TEM (yapılan yollardan dolayı) bize, MUZ size yakışır; siyasetiniz de, tekkidiniz de muz kabuğu gibi kaypakça mı demeli. Birisi de yine 15 Temmuz’a atfen “Yerim Destanınızı” demedi mi.
İktidarlar ve liderleri tenkit edilebilir. Tenkite fırsat vermeyen lider tam lider değildir. Tenkit edilmeyen liderler ancak diktatörlerdir. Bugün de dün de bu böyledir. Yeri gelir Atatürk de, diğer liderler de, Erdoğan da tenkit edilir. Ancak tenkit adı altında ana-avrat küfür et, teröre destek çık, devleti terörist, devleti koruyanları diktatör ilan et; işte bu olmaz. Türkiye düşmanı mihrakların projeleri de bu zaten
Geçmişte bazı kesimler nasıl ki kendi uydurmaları hikaye ve sözlerle Kemalist ideolojiyi Atatürkçülük kılıfı ile topluma sundu, ister istemez insanlarda bir tepki oluşmuş olabilir. Şimdi de Atatürkçülük adı altında FETÖ’cüleri hortlatmaya çalışıyorlar. Bırakalım üzümün sapı, armudun çöpünü; ekonomik, sosyal, teknolojik destanlar yazmak için idarecilerimizden yardım isteyelim, aksi durumda Dadaloğlu’nun dediği gibi düşman üstümüze mert, “kalkınmamız onlara dert olsun”.