Balkanlar’da Müslüman Türklerin yaşadığını öğrendiğimizde 90’lara geliyorduk. Sovyet sosyalizminin dağılma sürecine girdiği yıllarda Bulgaristan’da Türkler’e uygulanan baskı ve şiddet politikası da dayanılmaz boyutlara ulaşmıştı. Kapıkule’den girenlerin anavatan toprağını hasretle öptükleri hafızalardadır.
91’de Sovyetler’in 92’de de Yugoslavya’nın dağılmasıyla önce Türk dünyasında sonra Balkanlar’da adını ilk defa duyduğumuz devletler bağımsızlıklarını ilan ediyorlardı. 500 yılı aşkın Osmanlı hâkimiyetinde kalan Balkanlar’da yaşayan ve 100 yıllık karanlık bir döneme rağmen hala Müslüman kalmayı başarabilmiş insanlarla o kadar çok ortak değerimiz olduğunu, fakülte yıllarında Bulgaristan’da yaptığımız yaz Kur’an Kursu çalışmalarında idrak edebilmiştik.
Çileli ama bir o kadar da çileyi unutturan programlarla geçen yılları, hayatımın en münbit, en bereketli yılları olarak hatırlarım. Ektiğimiz tohumlar meyve vermiş ki, bugün orada Türkiye Diyaneti’nin kurduğu İHL’lerden mezun yüzlerce imam öğrencimiz köylerde kasabalarda imamlık, şehirlerde müftülük hizmeti yürütüyorlar.
Bulgaritan’ın Harmanlı şehrinde Fatih Sultan Mehmet zamanında Konya ve havalisinden götürülen “Konyalıyız” diyen insanlarla yine o yıllarda karşılaşmıştım. Kim bilir hangi ülkelerde daha kaç Osmanlı Konyalısı vardı…
Aliya’nın bize emaneti olan Bosna-Hersek’in de Saraybosna’sının, Mostar’ının, Travnik’inin bedenimizden bir parça olduğunu, hem de gâvurlara bırakmayacak kadar değerli olduğunu biliyorduk, ama o kadar güzel coğrafyası ve o kadar güzel insanları olduğunu 2008’de Büyükşehir Belediyesi organizesiyle KOMEK sergi açılışı için gittiğimizde görmüştük.
Başkan Tahir Akyürek ve yardımcılarından SADAV Başkanı Bosna Hersek’in Konya Fahri Konsolosu Ercan Uslu’nun büyük emekleri var. Kosova, Bosna ve Makedonya’da tarihe geçecek kayda değer çalışmalar yapıldı. Hikmet İlim ve Sanat Derneği (HİSDER) Başkanı Önder Kutlu Hoca’nın yazısı münasebetiyle haberdar olduğum Evlad-ı Fatihan Projesi’nin bugüne kadar yapılanların devamı niteliğinde daha kapsamlı, daha ufuklu çalışmalar olacağına inanıyorum.
Konya STK’ları İcra Heyeti adına, platform üyesi HİSDER ve Selçuklu Belediyesi’nin ortaklığıyla hazırlanan projenin maddi desteğe ihtiyacı büyük olduğu için Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na da müracaat edilmiş. Tarihe ve kültür birikimimize yaptığı katkılarla tanıdığımız Selçuklu Belediyesi’nin sınırlı bütçesine rağmen böylesine büyük bir hayır işinde sorumluluk paylaşımında bulunması Başkan’ın bu meselelere bakışıyla doğrudan alakalı. Selçuklu mirasına saygısını somut eserlerle ortaya koyan, perspektifi geniş, vizyon sahibi bir Başkan’ı var ilçenin. Konya, ilçe belediyeciliğinin sadece “bordür, taş/mıcır, kum belediyeciliği” olmadığını O’nunla öğrendi… Böylesine güzel ve hayırlı işlere verdiği destek için kendisine buradan teşekkür edelim.
Projenin içinde Konya STK’ları icra heyeti olması da sevindirici. Ufuk Turu Toplantıları, belki bundan sonra her yıl farklı bir ülkede ümmetin sorunlarının konuşulduğu, sorunlara çözümler de arandığı toplantılara dönüşür.
Çatı proje olarak düşünülen “Evlad-ı Fatihan Kardeşlik Köprüsü Projesi”nin içini döşeyecek birikim ve tecrübeye sahip bir şehirdeyiz, hamd olsun. 11 yıldır Ufuk Turu Toplantıları’nı yürüten ekibin halis niyetlerle halis işler yaptığına inanıyorum. İstanbul ve Konya’da örneği bulunan bu teşekküllerin başka şehirlerde bir benzeri yok. Konya’nın gıpta edilen güzellikleri arasında ilk üçe girer bu teşekkül.
Önder Hoca’nın “Başbakan çıkaran bir şehrin sorumluluklarının eski dönemle aynı olamayacağı” vurgusu önemli. AK Parti olmadan bir hükümet formülü bulunamayacağına göre, inşallah Türkiye’nin Balkanlar’dan Orta Doğu’ya, Kafkasya’dan Uzak Asya’ya tüm bölgelerde kalıcı istikrar ve barışı temin edecek öncü rolü devam edecek. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm gönül coğrafyamızda birlik, barış ve dostluk ortamının tesisi yönünde gereken her türlü çabanın gösterileceğine inancımız tam.
Önder Hoca’nın dediği gibi STK’lar, belediyeler ve diğer kurumlar çok daha aktif ve öncü olmak zorundalar. Temsil konumunda ve temsil kabiliyetine sahip olmak bunu gerektiriyor çünkü…
“Diğer belediyeler ne yapabilecekleri konusuna kafa yorsalar iyi olur” demiş, Önder Hoca. Ben belediyeci olsam Hoca’yı arayıp “nedir yapacağımız iş” diye sorar, projenin ucundan tutarak, sevaba ortak olurdum. Belediyeler de STK’lar da diğer kuruluşlar da biliyorlar ki, yaptıkları yanında yapmaları gerekirken yapmadıklarından sorumlu olacaklar.
Bilge Başkan Aliya, Dünya Lideri Erdoğan’a son görüşmelerinde “Bosna size emanet” demişti. Sadece Bosna’nın değil, tüm Balkanlar’ın, tüm Osmanlı mirasının sorumluluk alanımızda olduğuna inanıyoruz ve projeye de bu sorumluluk bilinciyle bakıyoruz.
Haydi bakalım, yolumuz açık olsun…