Demokrasi ile idare edilen ülkelerde basın özgür olmalı. Hatta o kadar özgür olmalı ki hiç bir güç, hiç bir irade basına yön vermeyi aklından bile geçirmemeli.
Basın özgür olmaz ise halkın sesi kısılmış olur. Basın özgür olmaz ise "Milli İrade" temsil edilemez. Daha da önemlisi basın özgür olmaz ise haklıların güçlü olduğu değil, güçlülerin haklı olduğu bir düzen olur ki, böyle bir düzeni de hiç kimse istemez.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının "Evlendirme Programları" hakkındaki düşüncelerini okuyunca aklıma ister-istemez basın özgürlüğü geldi. Bakan, programa istikamet vermek istiyor. Halkın değer yargılarından söz ediyor. Toplumun kutsallarına sahip çıkmaktan bahsediyor.
Televizyonlar da basınımızın temel taşlarındandır. Onlar anlık yayın yapan kuruluşlar oldukları için yazılı basına göre etki alanları da daha fazla. Her eve gazete girmiyor ama, televizyon girmemiş hemen hiç bir ev yoktur. Bu nedenle etkiyecekleri hedef kitle daha da önem arz ediyor. 3 yaşındaki çocuktan 100 yaşındaki piri faniye kadar herkes televizyonun etki alanındaki hedef kitlesidir.
Evlendirme ve benzeri programları bilmeyen yok. Her ne kadar tenkit etsek de, takipçileri de bir hayli fazla. Muhtevası amaca uygun olsa, o kadar da yararlı bir program olur ki.
"Basın özgür olmalı" dedik. Onu yönlendirmeyi düşünmenin bile ne vahim bir şey olduğunu dile getirdik. Sözümün adındayım.
Basın da öyle asil, öyle sorumluluk sahibi olmalı ki, öyle onurlu davranmalı ki, basına bir şey demeye kimse cesaret edemesin.
Programlara gelince:
Evlilik programı olarak başlasalar da konuyu reytinge feda ettiler. Şu anda yapılan evlilik programı değil. Yapılan her şey kurgu. Halkımızın aklıyla alay ediyorlar. Ajansların temin ettikleri kızları ve oğlanları karşılaştırarak "mış" gibi yapıyorlar. Onları seyredenlerde algı oluşturmak istiyorlar. Korsan yayın yapan düşman televizyonları olsalar milletin inançlarını bu kadar tahrip edemezlerdi. Nikahsız ilişkiyi özendirmek, insanların kafalarında bu çirkinliği normalleştirmek anlamına gelmez mi? Yaşanan ahlaksızlık kasıtlı değilse bile sorumsuzluktur. Bu da affedilemez.
Bu durumlar basın özgürlüğünü aşar. Bunlar ihanetten başka bir şey değildir. Bu vatanın basını, sorumluluk sahibi olmak zorundadır. Toplumun akıl ve ruh sağlığını bozamaz. Ahlakını yozlaştıramaz. Devletin sırlarını ifşa etmek, mahremiyetini uluorta tartışılır hale getirmek, ülkesini yabancı devletlere şikayet ederek müdahale etmelerini istemek ihanet ötesi bir şeydir. Adını siz koyun. Ben buraya yazarsam suç olur.
Sizin gibi basının...