EY BENİM SEVGİLİ OĞLUM

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Ben oğlunuz, kutlu ve mutlu babamdan şunu öğrenmek isterim, diyerek başlıyor söze Sultan Fatih: “Şerefli ve yüce karakteriniz için ne tür bir ilaç, üstün aklınız için ne cins bir nesne kullanıyorsunuz? Eğer bunu ben oğlunuz ve kulunuza da öğretme lütfunda bulunursanız, inşallah o ihtiyarlık çağlarına vardığım zaman kahramanlık ve yiğitlik yanında neşe ve sevinç dolu bir hayatı da beraberinde getirmiş olurum.

Sultan II. Murad, “Ey benim sevgili oğlum” diyerek şehzadesinin sorusuna şöyle cevap veriyor: “Bu senin soruların ve öğrenmek istediğin şeyler bana öyle bir sevinç ve huzur verdi ki, şu anda bunu ne sözle, ne de kalemle anlatabilmem mümkün değil. Sonsuz güç ve büyüklüğüne kâinattaki bütün varlıkların kulluk ettiği yüce Allah’ın, sana vermiş olduğu böyle büyük ve geniş meselelerin araştırılması düşüncesini devam ettireceğini umuyorum.

Bence ilk olarak şunu bilmek gerekir: “İnsanoğlunun her birinde, başkalarıyla çeşitli münasebetler kurmaya yarayan normal bir akıl bulunmalıdır. İşte bu akıl, bütün saadet ve mutluluğun tükenmez kaynağıdır”.
Kişioğlu, kendi düşünce ve fikirlerinin sonuçlarını, yine kendi hayatıyla ilgili birtakım sosyal konulara uygular, onlarla ilgilenir; bu arada iyi-kötü Allah’tan gelen bütün karşılıklara boyun eğip, razı olur ve ‘Allah’tan gelene karşı gelinmez’ tesellisiyle hayatını sürdürmeye devam ederse, kalbine huzursuzluk ve ıstırap diye bir şey gelmez. Böylece, bu kimselerin gönülleri gam ve kederden uzak kalacağı için şikâyet etmelerine hiç sebep yoktur. Bu arada hayâdan da normal seyirlerini takip eder.

Bizim gibi olanlarsa, şimdi çoğunlukla, ihtiyarlık çağının kendilerine gençliklerinde geçmiş olmasını arzulamaktadır.

Birçoklarıysa; yaşlandıkları zaman, o çağı, önceki çağlarından daha övgüye değer bulur, oraya ulaşmış olmalarından dolayı yüce Allah’a sonsuz şükürler ederler. Çünkü bu çağda, kişinin birçok kötü arzu ve istekler uyandıran nefsi arzuları körelir, bunun yanında ahretini hatırlamaya ve hiç değilse ölümüne kadar olan süre içinde o yolda çalışmaya koyulur.

Öyle kimseler çıkar ki, seksen yıl yaşamış olmalarını sekiz yüz yıl yaşamış olmaktan ayırt etmezler, onlarca sanki her ikisi aynıdır.
Hayata doymak mümkün değildir. ‘Hayata doyum olmaz’, az veya çok olması, onun kıymetini azaltmaz, unutulmasına sebep olmaz, bilakis değerini artırır.

Durum böyle olunca, aklı başında olan herhangi bir kişinin yapacağı şudur: “Her türlü olayın aslını ve teferruatını birbirinden kolaylıkla ayırt edip, bunlara, doğru ve aslına uygun bir şekilde bakabilmelidir.”


Buraya alıntıladığımız nasihatlerin sadece bir bölümü. “Fatih Sultan Mehmed’e Nasihatler”, isimli kitaptan alınmıştır.

Aradan geçen yüzlerce seneye rağmen bu nasihatlere çok ihtiyacımız var, çok!

Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.