Fahri Trafik Müfettişliği, özünde iyi bir uygulama.
Trafik denetiminde, devletin sivil ayağını oluşturuyor.
Fahri Trafik Müfettişleri polisin ulaşamadığı yerde, devletin gözü kulağı oluyor.
Ayrıca bu arkadaşlar “meccanen" görev yapıyor.
Ancak toplumun önemli bir kesiminde, Fahri Trafik Müfettişlerine yoğun bir tepki var.
Bir suç varsa, cezası da olacak.
Kimsenin buna itirazı yok.
Fakat maksat, ceza koçanlarını bir an önce doldurmak da olmamalı.
Aracının iki tekeri kaldırımda diye ceza yazılan vatandaş, isyanında haksız sayılmaz.
Üstelik sokak arası. Trafiği engelleyen bir durum da yoksa, çözüm ceza yazmak mıdır?
Aklı başında hiç bir vatandaş, güvenli bir otopark varken, aracını uygunsuz bir yere park etmez.
Buna rağmen park eden olursa, cezasını da öder.
Demek ki; belediyelerin ihmalinin ceremesini vatandaş ceza ödeyerek çekiyor.
Yeter kadar otopark ihdas etmek, belediyelerin asli görevi değil midir?
Üstelik otopark yapmak şartıyla, otopark bedelleri vatandaştan peşin olarak tahsil ediliyor.
Yapılıyor mu?
Ne yazık ki yapılmıyor.
Ceremesini de vatandaş çekiyor.
Belediyeler, vatandaşlardan tahsil ettikleri otopark bedelleri ile “katlı otopark” yapıyorlar. Bir müstecire kiraya veriyorlar. Bundan her vatandaş eşit şekilde yararlanamıyor. Çünkü otopark bedeli ödeyenlerin, otoparkı ‘ücretsiz’ kullanması gerekiyor.
Belediyelerin, her vatandaşa, aracını nereye park edeceğini göstermesi yasal bir zorunluluktur.
Bu hakkı talep eden bir vatandaş henüz olmadı. Belediyeler de zaten vermedi.
“Yırtılan deli Bekir'in yakası.”
Belediyeler otopark yapmaz. Vatandaş bulduğu yere araç park eder. Fahri Trafik Müfettişi de cezasını yazar.
Sanki Deli Dumrul köprüsü.
Geçenden 5 akçe, geçmeyenden döve döve 10 akçe.
İşine gelirse...