Fuhuş ve zinâyı suç addeden TCK’daki maddeler AB ve Kopenhag Kriterleri çerçevesinde işlemez hale getirilince; zinâ ve zinâ yapan erkek ve dişi şahısları yakalama görevini yerine getiren Asayiş ekipleri (Ahlâk Zabıtası ve Polisin) elleri de bağlanıverdi.
Ailelere açık parklarda bile başı açık ve örtülü gençlerin alenî olarak öpüşmelerine bile bir şey diyemeyen ve yapamayan polisler, organize olmadıkları taktirde fuhuş (zinâ) yapan kişilere ve evlere (randevu) de ne yazık ki bir şey yapamamaktadırlar.
***
Fuhuş ve zinâyı suç sayan TCK Maddeleri yürürlükte iken Meram Dere’de fuhuş yapıldığına dair haberler üzerine harekete geçen Konya Emniyet Müdürlüğüne bağlı Ahlâk Masası Ekipleriyle birlikte ANAP döneminde, polis muhabiri olarak bu baskına biz de katılmıştık.
Hava kapalıydı. Derenin son noktasına kadar indiğimizde çimenler ve otomobiller içerisinde zinâ fiilini yalın olarak gerçekleştiren çiftler iş üzerinde yakayı ele vermişlerdi. Zinakâr 4-5 çift (içlerinde evli olan bayanlar da vardı) yakalanarak hastanelere sevk edilmişlerdi. Ertesi gün mahallî gazetelerimizin hemen hemen hepsinin manşetinde polisin bu baskın haberi yer alıyordu. Tahir Büyükkörükçü Hocaefendi ise, Kapu Camii’nde Cuma günkü vaazında bu haberleri ve polisin baskınını övücü bir konuşma da yapmıştı. Tahir Hocaefendi o Cuma günü fuhuş ve zinânın kötülükleri üzerinde durarak Kapu Camii cemaatini bilgilendirici çok güzel bir vaaz vermişti.
***
Eskiden Konya’da bir “kârhâne” vardı. Eski Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Halil Ürün döneminde kaldırıldı. Günümüzde bu ‘kârhâne’nin yerini orada burada (mahalle aralarında) kiralanmak suretiyle iş yapan “randevu evleri” yer almaya başladı. Kendilerini evli çiftler gibi göstererek ve 4-5 aylılık kirayı da peşin ödeyerek daha çok mütedeyyin ihtiyar ev sahiplerini kandıran bu zinakâr çiftleri, o evlerden atmak da o kadar kolay olmuyordu.
Konya’da fuhuş bu sefer mahalle aralarına yayılmıştı. Müşterisi ise her zaman hazırdı. Bu kötülüğü önlemede polis de zorluk çekmeye başlamıştı. Zinânın muhafazakâr iktidar tarafından suç kapsamından çıkarılmasından sonra bu sefer parklar ve metruk binalar bile bu iş için “uygun meskun mahaller” haline geldi.
Meram’da mahalle sakinleri “Fuhuş yapılan evi yaktılar” başlıklı haberi okuyunca, bunlar aklıma geldi. Emniyet güçlerinin eli kolu bağlı hale gelince/getirilince mahallenin namus, izzet, şeref ve haysiyetini korumak ve o mahalleyi fahşâ’dan ve fahişelerden muhafaza etmek de mahalle halkına düşüyor.
Demek ki bu memlekette; “Namuslular, namussuzlar kadar cesur olmazsa vay halimize”…
***
İmam Efendiler, her Cuma günleri Cuma Hutbesinde okudukları âyetler içerisinde “Fahşâ”dan söz etmektedirler. Bazı imamlar bunu bile telaffuz etmekten imtina ederek; “fahşâ” kelimesi yerine genellemede bulunarak “kötülükler” demeyi tercih etmektedirler. Zinâ sözcüğünü bile cemaatten kıskanır hale geldiler. Yâni bu ayetin mealini tam olarak vermedikleri gibi tefsirini, yâni yorumunu vermeye kalksalar bir hutbe mevzusu olarak o kadar çok şey söylenmesi lâzım geliyor ki…
Cuma günleri vazeden Merkez Vaizlerimiz bile artık doğru dürüst ne fahşâ’dan, ne fahişe’den ne de zinâ’dan ve zinakâr erkek ile kadınlardan bile bu çok kötü fiilden ve fiiliyattan bile bahsetmiyorlar!
Fahişe günümüz Türkçesinde ve Arapçasında “hayat kadını” olarak kullanılıyor. Yâni fuhş yapan kadın anlamında. Ama Kur’an’da “hayasızlık yapan kadın” anlamında kullanılmakta. Cenab-ı Hakk, biz Müslümanları “Fahişelere (zina ve benzeri) çirkinliklere, bunların açığına da gizlisine de yaklaşmayın” (En’âm/151) diye uyarıyor.
Bir başka uyarı ise; “Zinaya yaklaşmayın. O bir fahişedir ve yol olarak ne kötüdür.” (İsrâ/32) şeklinde. A’râf/33 ayetinde de fahişelerin haram edildiği belirtildiği gibi 80. Ve 81. Âyetlerle Yüce Mevlâ bizleri şöyle uyarıyor: “Ve Lut, Kavmine demişti: Âlemlerden hiç kimsenin sizi onunla geçmediği fahişeye mi geliyorsunuz? Siz kadınlardan başka adamlara şehvetle geliyorsunuz. Siz müsrif bir kavimsiniz.”
Homoseksüel ve lezbiyen ilişkilerin azgın hale geldiği günümüzde; Konya tabiriyle çok affedersiniz “itne”lerin yürümeye kalktıkları Türkiye’de bu yürüyüşe izin vermeyen Alperen’li imanlı gençlere de buradan teşekkürlerimizi gönderiyoruz.
Kızlı erkekli gençleri “uyuşturucu maddeler”le esir alan bu fahşâ ve fahişe kılıklı kötülüklerle ve organizeli hareket eden kötü insanlarla mücadelede namuslular, namussuzlar kadar cesur olmak zorundalar.
Konya’da fahşâ ve fahişe yuvası haline gelen ne kadar metruk bina varsa yıkılmalı ve yakılmalıdır. Bu binalar aynı zamanda uyuşturucu madde bağımlıların da “fahşâ” yeri olmaktadır.
AZİZİM DİYOR Kİ…
“O (Şeytan) size kötülüğü ve fahşâyı ve Allah üzerine bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.”
(Bakara/ 169)
“İman edenler içinde fahişenin (hayâsızlığın) yayılmasını sevenler, onlar için dünyada ve ahirette elem dolu bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Nûr/ 19)