Akşamları, haber kanallarını izleyip gazeteleri karıştırdığımda, her biri adeta bir facia ile dolu.
Şehrin sokakları, artan şiddet olayları ve saldırılarla titriyor.
İstanbul’un Kocamustafapaşa Caddesi'nde, bir çay ocağı işleten Ramazan Pişkin, kimliği belirlenemeyen bir saldırganın bıçaklı saldırısına uğradı. Ancak maalesef, bu tür olaylar şehirde adeta rutin hale gelmiş durumda.
Gazete manşetlerinde ve televizyon ekranlarında yankılanan bu olaylar, insanların sokağa çıkma özgürlüğünde akıllarda soru işareti bırakıyor.
Vurma, kırma, kaçma, trafik kazaları, yol vermeme kavgaları...
Konya Valiliği ve emniyet güçleri, şehri kontrol altında tutmak için büyük bir çaba harcıyor.
Rabbim Yardımcıları olsun , Allah Devletimize zeval vermesin.
Ancak, mevcut yasaların yeterince caydırıcı olmaması sorunu gölgede bırakıyor.
Güvenlik güçleri, suçluları yakalayıp adalete teslim etse de, bu yeterli değil gibi görünüyor.
Şehrimizin en önemli sorunlarından biri, uyuşturucu tacirleri ve yoğun trafik.
Ancak, bu sorunlarla birlikte son zamanlarda ortaya çıkan bir iddia da dikkat çekici.
Akşamın ilerleyen saatlerinde, bazı semtlerde özellikle Suriyeliler ve Afganistanlılar gibi yabancı uyrukluların neden olduğu güvenlik sorunları konuşuluyor.
Emniyet güçlerinin çabalarına rağmen, "asayiş berkemal" demek biraz iyimserlik olabilir. Şehrimizde terör ve asayiş kaynaklı bir huzursuzluk var gibi görünüyor.
Ülkemizde işlenen cinayetlerin artması endişe verici.
Vatandaşlar, güvenlik güçlerine trafikten asayişe kadar yardımcı olmalıdır.
Ancak, bu sorumluluğun sadece güvenlik güçlerine değil, toplumun tamamına ait olduğunu unutmamak önemlidir.
TOPLUM OLARAK YASALARIMIZA VE KANUNLARIMIZA UYALIM
Geceleri sokağa çıkmaktan korkar hale gelmiş bir halk var. En basit kavgalarda bile bıçaklar çekiliyor, silahlar konuşuyor. Kentimizin huzuru için acil çözümlere ihtiyaç var. Unutmamalıyız ki, şehirlerimizin güvenliği sadece polisin değil, hepimizin sorumluluğundadır.