Pazar akşamı bir televizyon kanalında Fatih Altaylı’ nın tarımcı konukları vardı. Üç konuk pek de tarımın içinde olmamakla beraber Tarımımız hakkında yorumlar yaptı. Doğrusu üzüldüm. Fatih Altaylı gibi tecrübeli bir yayıncı bu yanlışı nasıl yapar anlamadım da yine de olaya iyi yönüyle bakalım katılımcılar tümünü olmasa da tarımın dile getirdikleri meseleleri kaleme alalım.
Şunu her tarımcı ve bu ülkede yaşayan herkes iyi bilmelidir ki tarım bir ülkenin vazgeçilmezleri arasında en başta gelenidir. Böylece tarım bir ülkede önemlidir, özellikle de Türkiye gibi dünyaya açık, bir misyon ülkesinde daha da önemlidir. Gelelim konuşmalardan çıkan bazı konulara.
Türkiye bir tarım ülkesi olmasına rağmen sektör temsilcileri uzun yıllardır bunu demeye utandı.
Tarım potansiyeli bakımından ön sıralarda ancak bundan zenginlik üretemiyoruz. 18 milyar USD ihracat, 16-17 Milyar USD ithalat yapıyoruz. Oysa potansiyelimiz yüksektir ve bu değerlendirilmelidir. Değerlendirilecek konular arasında tohumculukta önde olabiliriz.
Çoğu kesimlerce ve özellikle de siyasi otoritelerce tarım önemsenmiyor, girdi yüksek, getirisi azdır.
Tarım bakanları çok değişiyor, bir bakanın başlatılan önemli projeler diğer bakanlar tarafından bitiremiyor. Bu da kopmalara sebep oluyor.
Kovit-19 ülkemiz için önemli bir fırsat oldu bu bakımdan yaş ve meyveye yurt dışından talep var.
Destekler, yeterli değil, 2006 da tarım kanunu ile milli ekonominin % 1 i kadar destek verilmeli dese de bunun ancak yarısı kadar destek verilmektedir.
Destekler veriliyor ama etki analizi yapılmıyor. Destekler üretimi artırmadan ziyade para dağıtma aracı oldu, oysa teknoloji kullanılarak, ihtiyaç kadar destek verilmeli. Nohut bitkisine verilen yeterli destek nohut üretimini artırdı, bu sebeple nohut desteklemelere önemli bir örnektir.
Üretimde kullanılan elektrikte de destek verilebilir.
Bu senen aşırı sıcaklar nedeniyle narenciye ve limon zarar gördü, TARSİM iklim değişiklerinden etkilenen ürünleri destekleme programına almalıdır.
İklim değişiklikleri ülkemiz için avantaja çevrilmeli, bazı tropik bitkiler üretime kazandırılmalıdır.
Bir zamanlar üretimde önemli bir model olarak sunulan Havza Bazlı Üretim projesi unutuldu. Bir bakanın başlattığı bu projeyi sonraki gelen bakan devam ettirmedi. Bu proje yeniden gündem alabilir, üretim planlaması bu proje üzerinden yürütülebilir.
Bitkinin matematiği iyi bilinmeli, üretim programları buna göre modelleme bulmalı, üretim planlamasında, teknolojiden, dijital tarımdan yararlanılabilmelidir.
Fidancılık (süs bitkileri) için TİGEM arazileri özel sektöre kiraya açılmalıdır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde tarımın yeri Gıda ve Sağlık Kurulu içindedir. Bu doğru değil, tarım politikaları ayrıca bir kurul tarafından yürütülmelidir.
Bir şekilde üretim dışı kalan 4 milyon ha arazi üretime kazandırılmalıdır. Hazine arazilerinin kiraya açılması önemli olsa da, şu an çözüm değil ancak çiftçi para kazanırsa üretim yapar.
Özetle programda tarım konuşuldu, iyi de oldu. Ancak konuşulan konuların çoğu tali konulardı. Tarımda başarıya ulaşmak için en büyük problemimiz olan “yapısal bozukluk” ele alınmalı idi. Bu sorunu çözmeden doğru bir üretim ve destekleme modellemesi ele alınamaz. Buradan tarım, her dönemde ancak meselelere çözüm getirici projelerle ele alınmalıdır
Sağlıcakla kalınız.