FETO ÇETESİ AYAKLANMASI VE SÜRECİN TAMAMLANMASI

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

15 Temmuz ayaklanmasından sonra Devlet haklı olarak FETO çetesi ve bu çeteye mensup olduğu iddia edilen bazı şüphelilerle ilgili soruşturma başlattı. Bu alanda en çok payı eleştirel olarak üniversiteler almış durumda. Her nereye gitsem, her kesimden insan “üniversitelerde neler oluyor” sorusuyla karşılaşıyorum. Tabii ki bunda FETO çetesinin devleti ele geçirmek için daha çok eğitim kesiminde faaliyet göstermesinin payı büyüktür. 

Kalkışma sonrası ilk etapta istihbarattan gelen isimler açığa alındı. Sonrasında daha çok üniversite içi şikâyetler devreye girdi ve soruşturmalar başladı. Buraya kadar her şey normal gidiyor gibi görülüyor.

Aslında öyle değil. Birinci etap soruşturma listeleri ile ilgili olarak fazlaca bir itiraz yok. Zaten masum olanlar döndü. Sonraki listelerde sıkıntılar oldukça fazla. Şunu öncelikle bilinmeli ki, soruşturmalardan kimse rahatsızlık duymamalı hatta “devletin hassasiyeti nedeniyle memnun bile olunmalı”.

Soruşturmalarla ilgili olarak rektörlerin işi oldukça zor. Bilim insanı denen ve devletin temeline kazık çakan hainlerle aynı unvanı taşımak, onun yükünü çekmek ve beraber anılmak kolay değil. Böyle de olsa Şahin ve Şeker Rektörler işlerini doğru ve cesurca yapıyorlar.

Ancak komisyonların oluşumu, soruşturma tekniği ve soruşturmacıların takındığı tavırlarla ilgili bazı şikâyetler var. Soruşturmada tecrübe, vicdan, akıl ve muhakeme önde olmalıdır. İdeolojik farklılıklar, kişisel tercihler ve özellikle de “öne çıkma ve yaranma hırsı” öne geçmemelidir. Konu oldukça hassas olmakla birlikte maalesef istismara oldukça açık durumda. Bu da sorgulanan insanı zor durumda bırakmaktadır. “Devletin bekasının” korunması kadar “insan haysiyeti ve hakkının” da önemlidir. 

İnsanı harcamak bu kadar kolay olmamalı, özellikle de yüksek şüpheli olmayanlar ağır ceza almamalı.  Çetenin üst yöneticileri ülkeyi ateşe attı ve ortadan kayboldu, çoğu yurt dışına kaçtı. Örgütte gerçek anlamda yer almayan ufak tefek kişisel hatalarla soruşturulanlar üzerinde daha dikkatli olunmamalı, “Kul hakkı ile temel hak ve özgürlüklerin” önemi zihinlerden hiç çıkmamalıdır. 

Öte yandan soruşturulan hocalar böyle bir soruşturmaya muhatab olduklarından dolayı kesinlikle gücenmemeli, soruşturmaya çağrılmaları az veya çok bir yanlışın sonucu olduğu düşüncesi ile bundan sonra ki hayatlarında böyle hatalara düşmemelidir. Aksi durumda bazı ön yargılı ve acemilikler sonucu devlet karşıtı cepheler büyüyebilir, böylece “FETO kalkışması süreci tamamlanmış” olabilir. 

Kısaca “bir musibet bin nasihatten evladır” tecrübesi yaşamaları da bir nimet olabilir. Bunun da tek şartı böyle veya bunun gibi devlet ve vatandaş düşmanlarına pirim vermemeleri ile mümkündür.

***   

Son zamanlarda basında Yozgat Valisinin bazı içkili mekânları kapattığı ile ilgili bilgiler yer aldı. Valinin gerekçesi kapatılan yerlerin pavyon adı altında çiftçilerin soyulduğu, her türlü ahlaksızlıklara pirim verildiği yerler olarak kullanılmaları olarak belirtildi.

Kendisi de Yozgatlı olan Ahmet Hakan bunu köşesine taşıyarak Yozgat’ın düşmana ihtiyacı yok, valisi var diyerek Yozgat'ı aşağılamaya meraklı bir sürü zıpırın eline muhteşem bir koz verdi diyor.

Ne yazık ki Ahmet Hakan durumu bilmeden, buna tepki vermiş. Durumu o yörenin insanı olarak en iyi bilenlerden biriyim. Kasabalarda kurulan pavyonlar adı altında “içki, kadın, kumar merkezleri ağlarına düşürdüğü çiftçileri borçlandırarak, buğday ve pancar paralarına el koymakta, aile faciaları doğmakta.

Vali böyle çirkin bir kumpasa prim vermediği için alkışlanması gerekirken, hem de Yozgatlıyım diyen bir gazeteci tarafından tenkit edilmesi doğru değil. Kimlere yaranmak istedin be hemşerim.  

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.