FETO ÜYELERİ YER ALTINA MI GİRİYOR?

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Geçen hafta Ankara’da idim. Hükümet kanadından bazı kişilerle görüştüm.  Bunun yanında 15 Temmuzda bombalanmış iki önemli merkezi TBMM ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret ettim.

Ankara benim için halen gözde şehirlerdendir. Konya’ya gelmeden önce 20 yıla yakın bu şehirde yaşadım. Gençliğimin en güzel yılları; üniversite eğitimim, doktora çalışmam, ilk işe başlangıç ve 2 çocuğumun orada doğuşu. Birçok hatırayla dolu bu şehirden kolay değil vazgeçmem…

Ankara’ya 1970’li yılların başında üniversite eğitimim için gelmiştim. O zamanlardaki merkez nüfusu 1.2, yani bugünkü Konya kadardı. Fetullah Gülen o zamanlarda duyulmaya başladı. Siyasal, hukuk ve mühendislik eğitimi alan ve İHL mezunu olan bazı arkadaşlar ilk defa onu 1977’de dinlemişler “adam bir şeyler söylüyor ama biz hiç bir şey anlamadık” şeklinde tepki vermişlerdi.

Meselemiz o adamı değil kurduğu düzenle 40 yıllık hazırlığını ve ihanetini konuşmaktı. Akademisyen mağduriyetleri üzerine geçen ki yazıma olumlu tepkiler yanında bazı itirazlar da aldım. Mağdur olanlar arasında çok sevdiğim ve FETO ile bağlantısı olmadığını düşündüğüm hocalar olmasına rağmen gerçek şudur.

Kimin ne kadar mağdur olduğunu bilmiyoruz ama “esas mağduriyet 80 milyonluk bir Türkiye ve onu seven 800 milyonluk bir dünyadır. Mağdurlar sabırlı olsun, gururla geri döneceklerdir, inşaAllah”.

Mağdurlarla ilgili bu anlayışı teyit eden görüşler Ankara’da da çok yaygın durumda. Ayrıca gelişmeler ve son duruma göre, “FETÖ ile köklü ve derin mücadele yeni başlıyor”. O kadar çok sızma ve tahribat var ki bu yapının bir anda temizlemenin kolay olmadığı ifade ediliyor. Yapılmak istenen “bu çetenin yer altına inmesini önlemek” olsa gerek.

Öte yandan bazılarının FETÖ’ye zamanla verilen tavizlerin sıkıntısını çekiyoruz şeklinde itirazlar var. Bu görüşün hiçbir mantığı ve geçerliliği yok. Zira ülkemde değişik anlayışta cemaatler ve bağlılarının olduğu bir gerçektir. İslami cemaatler kadar liberal, komünist, Kemalist, masonik, azınlık, ateist vs. bir alevi, devrimci; bir sürü cemaat ve bağlıları var. Bu durumda hiçbir cemaat devlet içine sokulamaz.

İslami cemaatler dışındakiler için hain değildir diye itirazlar gelebilir. İslam FETÖ’den ibaret değildir.  17-25 Aralık’tan sonra bazı kesimler FETO’ye prim vermedi mi? Bu da bir ihanettir. Bu konularda sadece İslami cemaatler üzerinde durulması hedef şaşırtmaca gibi geliyor bana.

Öyle ise cemaatleri tüm ülkeden ve devletten temizleme imkânı yoktur ve devlet cemaatlerden oluşan kesimlerle yani vatandaşı ile çalışır ta ki “ihanet edene kadar”. Konu FETÖ’nün İslam kisvesi takınması ise bu cemaatten ziyade İslam’ı yargılamaya girer. İslam’ı yargılama yerine “teröristin dini, milliyeti ve vatandaşlık duygusu yoktur” görüşü üzerinde durulması daha doğru olacaktır.

Bu bilgiler ışığında “Devlet bir zamanlar FETÖ üyeleri ile çalıştı, öyle ise Devlet, onu temsilen de Hükümet, yani iktidar da suçludur” ifadesinin iyi niyetle söylendiği kanaatinde değilim. Bu durumda toplumda beraberliğin sağlanacağı değerlerin ortak yargılarla korunması esastır.

7 Ağustos mitingi de göstermiştir vatandaş birlikten yanadır. Siyasilere düşen devleti zaafa düşürecek eylemlere fırsat vermemesi ve hainlere fırsat vermemesidir. Devlete ve iktidara bakışımızı yeniden gözden geçirelim Nizami Gencevi’nin şu güzel sözü ile bitirelim;

Filleri kovmuştu çeşmeden tavşan,

Küçük görünmesin gözüne düşman”.

Varlığa, birliğe ve dirliğe hep beraber diyelim: ÂMİN.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.