Cenab-ı Allah’ım hiç kimseyi FETÖ’cü yapmasın. Olanları da ıslah etsin.
Amma velakin FETÖ’cü olmadığı halde FETÖ’cü damgası yiyen, bulunduğu kurumdan, kuruluştan FETÖ mensubu diye atılıp işinden olan, ekmeğinden aşından olan, çoluğunun çocuğunun, komşusunun, dostunun yüzüne bakamayan; kendisini anlatsa da, anlatmaya çalışsa da kimsenin inanmayıp sıtmalı, vebalı gibi yanından hızla uzaklaştığı insanlarımızın aradan geçen iki yılın ardından Cumhurbaşkanlığı OHAL komisyonu tarafından aklanıp “FETÖ’CÜ DEĞİL” diyerek görevlerine iade edilen insanlara, şimdi birileri ya da bizler ne diyeceğiz?
Biz şimdi bu insanların yüzüne nasıl bakacağız?
Bunu yapanların yaptıkları yanına kar mı kalmış olacak?
Bu yalan dünyada para ve siyasi güç ile gemisini yürüten kaptanlar(!) öbür dünyada Cenab-ı Allah’ın katında nasıl hesap verecekler?
Hiç bunları düşünüp, uykularınız kaçtı mı?
………………
Açık söyleyeyim geçtiğimiz hafta içerisinde üç profesörün başına gelenleri bire bir duydum, onların anlattıklarını dinlerken koltuklarımın altından terler çıktı. Kel kafam ter içinde kaldı. Bu ter basmasının tek ama tek bir sebebi vardı o da bu hocaları dinlerken hep empati yaptım.
Ve şükrettikçe halimize şükrettim.
Hocaların yaşadıkları, zulümden işkenceden beter bu durum. Allah korusun hepimizin başına gelebilirdi veya bundan sonra da gelebilir.
……………….
Bu ülke, bu temiz garip millet ile 40 yıl PKK diye diye milyar dolarları hatta bırakın zıkkım parasını pulunu, canlarımız şehit oldu, nice gaziler verdik. Şimdi FETÖ diye önce can verdik, kan verdik şimdi de birilerinin FETÖcü damgalaması ile insanlarımızı demek ki yaşarken öldürmüşüz.
……………..
Geçtiğimiz hafta içerisinde Selçuk Üniversitesine bağlı bir ilçe okulumuzdan tanıdığım profesör hoca aradı. Hoca ile gazetede buluştuk. Hoca biraz donuk idi ama durumunu önce anlayamadık. Ne de olsa hoca ile görüşmeyeli 10 küsur yıl olmuş. Selam sabah çay faslından sonra hoca “Uğur Beyciğim kusura bakma sizden bir ricam olacak” diyecek çantasını açtı bir sürü evrak çıkardı.
“Başınızı ağrıtacağım ama 10 dakikanızı alabilir miyim?” dedikten sonra çantasından çıkardığı evrakları sesli sesli okuyarak bize göstererek anlatmaya başladı.
Hoca, üniversitede hoca iken 2 yıl önce FETÖ’cü diye okuldan atılmış. Hoca iki yıl süresince “Ben FETÖ’cü değilim” demek için olmadık hukuk mücadelesini vermiş.
Hoca bir ara dedik ki “Siz de biliyorsunuz ki ben sosyal demokrat bir insanım, benim bunlarla ne alakam olabilirdi ki? Ama burada maksat ve döndürülen dolaplar başka şeyler için idi..”
Hoca böyle deyince kendisini daha iyi hatırladım. Yaptığımız sohbetler gözümün önüne geldi. Hoca gerçekten sosyal demokrat idi. Hoca, öyle Allahsız, kitapsız cinsinden Konya tabiriyle gominist değildi. Vatanını, milletini seven alanında marka isim olmuş bir profesördü.
Neyse hoca hukuk mücadelesini vere vere geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı OHAL Komisyonundan temiz olarak çıkmış ve bizim yeni Teknik Üniversitemize de atanmış.
Hoca bizden ne istiyordu biliyor musunuz? Niye gazeteye gelmişti?
Biz de hocayı iki yıl önce Selçuk Üniversitesinin yaptığı açıklamadan dolayı o zaman onlarca yüzlerce hoca ile birlikte haber yapmışız. Hoca şimdi bunun internetten kaldırılmasını dolayısıyla o yaşadığı manevi zulümden tamamen kurtulmak istiyordu.
60 yaşına kadar onuru ile dimdik alnı ak, başı dik öğretim üyesini kim nasıl etti ise etmiş adeta iğdiş etmekten daha beter edip salıvermişiz.
Şimdi hocaya bunu yaşatanların yaptıkları yanlarına kar mı kalmış oluyordu?
O zaman günahsız kusursuz suçsuz insanlara FETÖ’cü diyenler o günlerde kral aslan olmuşlardı. Peki şimdi bunun hesabı kim nasıl verecek?
…………..
Bizim mesleğin kaderi budur işte.
Aynı gün öğleden sonra yine Selçuk’tan bu kez ülkücü bir profesörün iki yıl önce FETÖ’cü olduğu için üniversiteden atıldığını ve önce Cumhurbaşkanlığı OHAL Komisyonundan temiz çıktığını bu hafta içerisinde de Teknik Üniversiteye göreve başlayacağını öğrendik.
……………
Derken Cuma sabahı 10 yıldır Konya’da olmadığı için telefonla dahi görüşmediğimiz, 10 yıl önce öğretim üyesi olan ama şimdi profesör olmuş bir dostumuz gazeteye çıka geldi. Sarıldık ağlaştık. İsmini burada yazmayacağım. Ama kendisi Konya’nın yerli köklü ailesinin pırıl pırıl bir evladı siyasi görüş olarak da ailenin rahmetli Erbakan Hoca’ya çok yakınlığını bilirim. Şimdi hoca ile de konuşunca öğrendik ki Sayın Cumhurbaşkanımızın direkt yanında akrabaları olan bu ismin de meğer 10 yıldır Konya dışında çalıştığı üniversitede nasıl FETÖ’cü damgası yediğini anlatıyordu.
Üstüne üstelik bu profesör olmuş genç dostumuz o üniversitede rektör adayı bile olmuş. Ancak FETÖ’cü damgası yiyince polis baskınlarından mahkemelere kadar tek cümle ile süründürülmüş. Hocamızda bugününe şükrediyordu. Şimdi Teknik Üniversite’de imiş, özlediği için bizi arayıp sağ olsun gelmiş. Ama başından geçenlerden bizim haberimiz olmadığını anlayınca anlattıkça anlattı o anlattıkça bizim ruhumuz karardı insanlığımızdan utandık.
………………
Şimdi sosyal demokratına, ülkücüsüne, milli görüşçüsüne FETÖ’cü damgasını vuranlar, yani şu üç profesörü dinlesiniz her şey ortada bu adamların yaşadıkları niye yanlarına kar kalıyor ki?
……………
Bu konular çok derin ve hassas. Hem de hâlâ aynı sıcaklıkta tehlikeli.
Ben buna şimdilik yani “temizsiniz kendi üniversitenize olmasa da bir başka üniversiteye atanma işine” ölümü gösterip sıtmaya razı etmek diyebiliyorum.
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Yaptığın ibadetleri sakla. Şunu okudum şunu kıldım deme. Hacca gittiğini bile kimse sormadan söyleme. Sorarlarsa da Allah (C.C.) gönderdi de. Çok dikkat et. Şeytan ibadetlerini kaybetmen için ifşa etmeni ister. Amellerini sakla. Konuşmalarına amellerine benlik girmesin.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Trafik işaret ve kurallarına uymayan plakasız elektrikli bisiklet ya da motorlarına da cezai işlem uygulaması yaptığımız zaman daha iyi ADAM oluruz.