- UNESCO’nun ilân ettiği “2007 Mevlâna Yılı”, Fetullah Gülen ve hareketi için bir milattı. FETO, ABD’de yer edinebilmek ve okullar açabilmek için büyük bir iştiyakla Mevlâna felsefesine sarılacak onun öğretilerini kullanacaktı.
UNESCO’nun, 2007 yılını “Mevlana Yılı” olarak kabul etmesi, aslında bir milattı. Konya, 2017’yi eski stadyumda, hem şehrin “dindar” karakteristiğine hem de Hz. Mevlâna’nın felsefesine aykırı bir biçimde; gökte ışıkların patlatıldığı ve etrafa saçılan parıltılarla birlikte debdebeli bir şekilde kutladı.
Gülen’in, APO Türkiye’ye teslim edildikten sonra gizli bir şekilde Amerika’ya gitmesi ve ABD’de okular açacağı zaman çok değişik sorunlarla karşılaşarak pek kabul görmemesi karşısında Hz. Mevlâna’nın felsefesine sarılması, 2007 Mevlâna Yılı’nı kendisine milat yapması da düşündürücü bulunmalıdır. Bu harekete Amerika kapaılarını açan Mevlâna’nın felsefesi ve o ünlü “Gel…” daveti olmuştur. Bu hareket, Hz. Mevlâna’yı ve onun “hoşgörüsü”nü fevkâlede yerinde perdeleyerek ABD’de 2 binin üzerinde okulların önünü de açmasına vesile kılacaktı.
***
Meselâ, Aksiyon dergisinin 1 Ocak 2007 tarihli sayısında yayımlanan “Mevlana’sız Medeniyetler İttifakı Olmaz” başlıklı yazıda “Mevlana’yı tanımak ve anlamak için” Konya’yı birkaç kez ziyaret ettiği söylenen ve “Mevlana’nın evrensel fikirlerinin” projeye (“Medeniyetler İttifakı ya da Uygarlıklar Bağlaşması projesi”- G. A.) mutlaka yansıtılması gerektiğini belirten Avrupa Komisyonu Danışmanı Prof. Dr. Angelo Santagostino’nun şu sözlerine yer veriliyordu:
“Mevlana, bugün medeniyetler arasında barışın tesis edilmesinde çok önemli bir rol oynayabilir.”
Bu bağlamda, Pentagon’la sıkı bir ilişki içinde olduğu bilinen Rand Corporation adlı düşünce üretim kuruluşunun Mevleviliğe ilgi duyması kimseyi şaşırtmamalı. 12 Mart 2007′de -Fetullah Gülen yandaşlarına bağlı- Rûmî Forum ile Georgetown Üniversitesi Barış ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi’nin ortaklaşa düzenlediği törende “2007 Barış ve Diyalog Ödülleri” dağıtılmıştı. ABD Kongresi’nde düzenlenen bu törene katılan ve ödülü Başbakan Erdoğan adına alan AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış burada yaptığı konuşmada, şu lâfı söylemişti: “Medeniyetler ittifakı bir Mevlânâ ittifakıdır.”
26 Haziran 2007′de BM’de Mevlâna Celâleddin-i Rûmî’nin 800. doğum yılı kutlandı ve Türkiye, Afganistan ve İran BM Daimi Temsilcilikleri’nin girişimiyle bir Mevlana Anma Gecesi ve Paneli düzenlendi. Etkinliğe katılan BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon yaptığı konuşmada, Mevlana’nın anlayışının medeniyetler ve kültürler arasında diyalog köprüsü oluşturduğunu ve “evrensel bir filozof” olarak nitelendirdiği Mevlâna için, “Mevlana’nın bize öğrettiği, insanı insan olduğu için sevmek ve saygı göstermektir” diyecekti. 31 Ekim 2007′de İran’da çok sayıda yabancı ve İranlı araştırmacının katıldığı bir Uluslararası Mevlana konferansı yapıldı. Başkan Ahmedinejad yaptığı açış konuşmasında şu ifadelere yer vermişti:
“Günümüz dünyası her zamankinden daha çok Mevlana’nın söz ve düşüncesine ihtiyacı vardır. Bu dünya tüm düzeni ve güzelliği ile maddi ve zahiri dünyevi vücuttan oluşmamış ve gerçekte Allah’ın bir cilvesidir… Mevlana’nın bugünün insanlarına ve tüm çağlarda yaşayan insanlara mesajı insanoğlunun bu âlemin çok ötesinde bir âleme ait olduğu ve bir gün oraya geri döneceği mesajıdır.”
***
Birlik ve beraberlikle ilgili olarak Fetullah Gülen’i, yapılan bir mülakatta “Türkiye, uzlaşma ve hoşgörü arıyor TOLERANS YA HU!” başlığı altında 1995’te kapak konusu yapan Aksiyon dergisinde, kanaat önderi ile pek çok kişiye ve diyalogla ilgili sorular da yöneltiyor.
“Birlik zemini hissilikten kurtarabilmek için neler yapılabilir?” sualine Fetullah Gülen, “Ben şahsen, kardeşliği teessüs ettirmeyi şöyle düşünürüm: Kardeş kabul ettiğim kişiye gider yemeğini yerim, çayını içerim. Fakat bu mevzuyla alakalı hiçbirşey söylemem. Meseleyi tavırlarımın anlatmasına bakarım. Olması gerektiği gibi davranırım. Çünkü, sözler insanları aldatabilir” dedikten sonra Hz. Mevlâna’dan şöyle misal veriyor:
“Karşımdaki ister politik mülahazaları olan birisi olsun ister başka ırktan veya başka mezhepten olsun. Bana düşen Hz. Mevlana’dan örnek vermek değil, bir Mevlana gibi sadrımı, sinemi sonuna kadar açıp; “ne olursan olsun gel ve “ne olursan ol geleceğim” demektir. Çok rahatlıkla gidip, müdahane ve takiyye yapmadan, aldatmadan samimi bir şekilde içimi açmaktır. Bunu yaparken de ne kadarsam o kadar görünmek, ne kadar seviyorsam o kadar içimi açmaktır. Samimi olmak ve olduğumuz gibi görünmek bugün olmasa bile yarın öyle bir kardeşlik meydana getirecek ki daha sonra arızî sebepler onu söküp atamayacaktır.”
Fetullah Gülen, “olduğu gibi görünmediğini” tâ o yıllarda dile getirebilen bir kişilik sahibi olduğunu gösterebiliyor.
YARIN: Hz. Mevlâna’nın Yedi Vaazı