Makaleme bu şekilde başlamamdan yanlış bir anlam çıkarılmasın. Fuarlar ticareti geliştirmek amacıyla belli bir süre için kurulan, alıcı ve satıcıların bir araya gelerek iş anlaşmaları yaptıkları pazarlardır.
Uluslararası ticarette büyük önemi olan fuarlar 21. Yüzyılda daha da önemli bir hâle geldi. Avrupa'da, Asya'da olsun, dünyanın çeşitli yerlerinde her yıl düzenlenen bu pazarlar, binlerce satıcı ve alıcıyı bir araya getirerek büyük bir alışveriş potansiyeli ortaya koymaktadır.
Ticari ve teknik anlamda gittikçe ön plana çıkan fuarlarda iştirakçi şirket ya da teşkilatlar kendilerine ayrılmış sahalarda ziyaretçileriyle görüşmeler yapmakta, ürünlerini sergilemekte veya bu alanlarda kendi kurumsal renk ve imajlarına yer veren fuar stantlarında çeşitli afişler kullanarak kendilerini, ürünlerini ya da hizmetlerini tanıtmaktadır. Bu haliyle fuarlar aynı zamanda fuar hizmet sektörünün de doğmasına sebep olmuştur. Fuarların düzenlendiği kentlerde dekorasyon, turizm ve hizmetleri; yiyecek içecek servisi gibi birçok alanda hareket meydana getirmektedir.
Bizim kültürümüz Fuar kültürüne hiç de uzak değildir. Eskiden panayır olarak adlandırılan ve genelde küçük şehirlerde, kasabalarda, belli zamanlarda kurulan ve çeşitli geleneksel yapısının yanı sıra sergi vasfı da olan, geniş çaplı eşya veya hayvan pazarlarımız vardı. Panayırlarda tiyatro da yapılıp çeşitli marifetler sergilenerek halk eğlendirilir, gölge ve kukla oyunları yapılırdı. Günümüzde ekonomik ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak talepler de değişti. Bununla birlikte, nüfus artışı, ulaşım kolaylığı, insan talebi ve tüketimin farklılaşması gibi gelişmeler panayırı bir nevi fuarlara evirdi, diyebiliriz.
Geçen hafta Konya’da traktör ve mekanizasyonu ağırlıklı bir Tarım Fuarı vardı. Her sene birçok fuar yanısıra Konya Tarım Fuarlarının tamamını ziyaret ederim. Her ziyaretimde sevincim kadar üzüntü de yaşarım. Ülkemin son yıllarda geldiği her türlü alet-makine üretim seviyesine sevinirken, birçok sektörde olduğu gibi çılgın tüketimlerden kaynaklanan israfa da üzülürüm, diyebilirim. Fuarlarımız her geçen gün hem kapasite, hem teknoloji ve hem de sergilenen makine ve teçhizatın hacim ve güçleri giderek büyüyor, bu da tüketici çekiciliğini, ardından da ihtiyaç olmasa da satışları artırıyor.
370 beygir gücünde bir traktörün yanında bir üretici duruyor. Laf atarak “çok çekici, birisi beni alsın diyor, değil mi”? Cevap “az önce satıldı abi”. Bir çiftçi kredi kullanarak almış. Bir diğeri 400 beygir, balya yapan birisi almış. “Bu çok büyük değil mi” dediğimde, “önceki 240 beygirdi, şimdi yenisini alacağım”. 9 kulaklı ve dönerli bir pulluk, başka biri 6 m genişliğinde mibzer almış, fiyatı 4 milyon TL. Bunun gibi, bir sürü alet-makine; çoğu satışlar israf; krediler, borçlanma; ödemede zorlanma, vs.
Ülkemde işletme büyüklüğü bakımından ne değişti. 6 hektar işletme ortalaması, 600 hektara çıktı da, haberimiz mi olmadı. Yoksa sulu tarım oranı yüzde 25’lerden yüzde 100 lere yükseldi ve de bir köy bir işletme oldu da biz mi duymadık. Onlarca milyon alet-makine alımına ödenen paralar ve israf.
Gelinen noktada küresel ısınma, kuraklık, yetersiz ve düzensiz yağışlar yanında bir de çiftçinin çok da ihtiyaç olmadığı halde kendini borçlandırmasını akıl alır gibi değil. Fuarlarda neredeyse bütün banka stantlarının olması da, üretici taleplerini karşılamalarının açık delilidir.
Fuarlar elbette önemli ancak henüz sosyal doyuma ulaşmamış ve hava atmanın ön planda olduğu bir ülkeye çok da ihtiyaç olmadan zarar vermektedir. Küresel ısınma, kuraklık, azalan su kaynakları, bunun yanında üretimin giderek zorlaştığı bir ortamda çiftçi borçlanmaları durdurulmalıdır. Çiftçi borçlanması başka sektörlere benzemez. Fuarlarda banka ofislerinin başka bir anlamı da olsa gerek.
Ramazan orucunuzu tebrik eder, sağlıklı, huzurlu ve muhabbetli günler dilerim.