Yerel yaşam, kültür ve dolayısıyla yemek alışkanlıkları her zaman merak edilmiştir. Sağlığa uygun, iyi düzenlenmiş, hoş ve lezzetli mutfak, yemek düzeni ve sistemi anlamına gelen gastronomi turizmi dünyanın yükselen turizm trendidir. Ülkemizde Gaziantep kenti özel tanıtım ve çabalarla gastronominin başkenti, gurme kent ünvanlarını almayı başarmıştır ve gastronomi turizminden payını da almaktadır. Konya’m ünlü gurmemiz Sn. Nevin Halıcı’nın tabiriyle Selçuklu saraylarında gelişen ve Mevlevi adap ve erkanıyla yoğrulan muhteşem bir mutfaktır, dünyada adına muhtemelen anıt mezar yaptırılan ilk aşçıbaşının kentidir (Ateş Baz-ı Veli Hz), kültür ve turizm açısından Hz. Mevlana’dan sonra gelecek potansiyele sahiptir ancak kurtarıcısını aramakta ve sıradanlaşmaktadır. Sn. Halıcı mesajı vermiştir de kimse durumdan vazife çıkarmamıştır. Üstelik kurtarıcısını beklemekte ile biten yazı Büyükşehir Belediyemizin tanıtım sayfasında aynen yer aldığına göre onlar da bir okuyanın gelip kurtarmasını dilemektedirler belki de.
Konya mutfağının bir tescili yoktur. O nedenle de sayısız temsilcilerin çoğu tarafından sıradanlaştırılmasına izin verilmektedir. Son günlerde bir gurmenin çok izlenen programında da üzülerek tanık olduk; siz “yaprak sarma aslında düdüklü tencerede yapılmaz ama..; su böreği böyle yapılmaz ama..; furun kebabı ön koldan yapılmaz ama.. der ve adına Konya mutfağı dediğiniz tesiste gene de sıradan tatlar sunarsanız bu Konya mutfak kültürüne zarar verir. Neyse ki Sille’deki tesisin kalitesini azaltmak yerine daha da artırdığına, nitelikli tatlar sunduğuna tanık oldum da teselli buldum. Sn. Taner Turan ve ekibine teşekkür eder; benzeri işletme ve işletmecilerin sayısının artmasını dilerim. Diğer dileğim de Belediyeler ve meslek kuruluşlarının işbirliğiyle Konya Mutfağının bir an önce tescillenmesi, sıradanlaştırılmaktan kurtarılması ve sunum/ambiyans açısından da daha nitelikli hale getirilmesidir. Konya Mutfağına gereken değerin verilmesi ve yarınlara aktarılmasında üniversitelerimizin Gastronomi ve Mutfak Kültürü bölümlerinin de katkı sağlaması mutfak kültürümüzün evrenselleşmesi ve gastronomi turizminde yer almamızı sağlayabilir; yeter ki önderlik edilsin.
CAFE MENÜLERİ KONYA MUTFAĞINA ALTERNATİF OLABİLİR Mİ?
Genel Yayın Yönetmenim Sn. Uğur Özteke bir yazısında Konya cafelerinin günlük cirolarını 350000 TL olarak açıklamıştı. Allah artırsın. Ben Konya’ma ne bıraktıklarına bakarım. Çalışan maaşları, kira bedelleri tamam da dekorasyon, tüketim maddeleri Konya’mdan mı temin ediliyor? Cafe-brasseriler daha geniş kitleye hizmet ediyor. İklimlendirme avantajları, değişmez standartları var. Yerli ve yabancı konuklarımız açısında Konya mutfağına alternatif olamaz ama mutfağımız bu hızla sıradanlaşmaya devam ederse hijyeni, temizliği, gıda güvenirliği ve lezzeti standart ulusal/uluslararası cafe zincirleri konuklarımızın tercih ettiği veya bizim konuklarımızı götürmeyi tercih ettiğimiz mekanlar haline gelebilir elbette ve zararı yerel mutfak kültürümüz görür. Belediyemizin Kafem’leri de markalaşmak istiyorsa standartları olmalıdır yoksa kalabalık olmaları marka oldukları anlamına gelmez. Siz örneğin Akyokuş gibi nadide mekanda Kafem değil seyyar köfteci açsanız o da kalabalık olur çünkü. Kafem’lerin de markalaşması dileğiyle.
Gastronomi turizmi ve Konya
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.