GAZETE TİRYAKİLİĞİ NEDİR BİLİR MİSİNİZ?

Erol Sunat

Bir zamanlar, Anadolu’yu bir uçtan bir uca kat eden Marşandizler yani Kara Trenler vardı. O marşandizler yola koyulduğunda tren yoluna yakın köylerin çocukları trene yaklaşırlar,

“Gaste! Gaste!” diye, bağırırlar, trenle birlikte, koşmaya başlarlardı.

Tren kompartımanlarında oturan yolcular, günü geçmiş, geçmemiş gazeteleri, kompartımanın penceresinden o çocuklara atarlardı.

O gazeteler çocuklar arasında kapışılırdı, hele atılan bir gazete sayfasını havada yakalayanların mutluluğu bir başkaydı.

O gazeteleri alan çocukların yüzlerindeki sevinci görmeliydiniz!

O çocuklar gazeteye hasretti. Köylerine gelmeyen, ancak öğretmelerinin elinde gördükleri o gazetenin eski tarihlide olsa bir parçasının onlara ait olması az şey miydi?

Okumayı öğrenmiş çocukların, okumaya olan susamışlıklarının değişik bir ifadesiydi, gelip geçen Marşandizlerin yolunu gözlemek! Marşandizler o çocukların gazeteyle buluşmasına vesile olmuşlardı! Çünkü, gazetede ne var ne yok, ölüm ilanlarına varıncaya kadar satır, satır okunurdu!

1959 yılı yazında rahmetli babamın Komiser Yardımcısı olarak, Kayseri’ye tayini çıkmıştı.

Ankara-Kayseri arasında ilerleyen ve her istasyonda duran, kara trenin içinde Kayseri’ye doğru yol alırken, “Gaste…Gaste…” diye koşan kendi yaşımdaki çocukları ve onlara gazete atan yolcuları bütün bir yol boyunca izleyip durmuştum!

Okuma açlığı, okumaya merak, gazetelerin yok sattığı, çarşı ve pazarlarda bir gazeteyi, bütün bir esnafın sırayla okuduğu zamanları, görerek ve yaşayarak gelenlerdenim.

O günleri takip eden yıllarda gazete kültürü diye bir kültür oluşmuştu.

Köşe yazarlarının yazdığı makaleler,

Gazete manşetleri, ilginç haberler bir solukta okunur,

Ne demek istediği üzerinde müzakereler ve yorumlar yapılır,

Haberleri ve yazıları güzel yorumlayanlar,

Gerek hane halkına,

Gerekse evlerde dostlarına,

Gerekse de kahvelerde ne olmuş, ne bitmiş anlatırlardı.

Öyle tatlı anlatırlardı ki,

Kağıt oynarken davul çalsa duymayanlar, tavla atanlar, domino oynayanlar, oyunlarına ara verir,

Haberleri yorumlayanları hayran-hayran dinlerlerdi.

Hele ki, birde anlatılanlar seçim haberleriyse…

O yılların vazgeçilmez bir gazete tiryakiliği oluşurken, herkes kendi dünya görüşüne göre gazete ayırtmaya, sonra abone olmaya başladı.

Evine en az iki gazete alan, o gazetelerin tamamını okuyan, beğendiği haberleri ve yazıları kesip, bir dosya içerisinde biriktirenler olmaya başladı.

 

GELİNDE SEVMEYİN GAZETEYİ!

Gazete, radyonun hem rakibi, hem de alternatifiydi. Türk Milletinin kendi tabiriyle toplu halde ajans yani haber dinlediği yıllarla birlikte,

Gazete haberleri,

Okula giden çocuklar tarafından,

Hane halkından dedelere, babaanne ve anneannelere yüksek sesle okunur,

Herkes merakla okunanları dinlerdi.   

Maşallah benim oğluma!

Maşallah benim kızıma!

Sular seller gibi bak ne de güzel okuyor gazeteyi diye,

Aferinler alan bir nesildik biz.

O günleri yaşayanlar olarak,  gelinde sevmeyin gazeteyi!

Rahmetli babam,

Gazeteyi elime alır almaz,

Hemen arka sayfada yer alan spor haberlerine bakmama,

Ve neden makaleleri okumadığıma çok kızardı!

Onun kızmasıyla, ortaokul yıllarımdan itibaren,

Gazetelerin makalelerini önce istemeyerek,

Sonra severek okumaya başlamıştım.

O gün, bu gün makale okumak benim için vazgeçilmez bir tiryakilik oldu.  Halende devam ediyor.

Yirmi yıldan beri yapmış olduğum köşe yazarlığı, sanıyorum o günlerden, bugünlere bir nişane!   

 

GAZETECİ,  VATANDAŞLA, YETKİLİLER ARASINDA BİR GÖNÜL KÖPRÜSÜDÜR.

Gazete, anlatılmaz bir tutku. Gazeteyi almak, okumak,  sabah kalkar kalkmaz, gazete bayilerine uğramak bir çok insan için güzel bir alışkanlık.

Ya o gazeteleri hazırlayanlar kimler?

Bazen gazetenin künyesinde adı olan, bazen hiç adı geçmeyen isimsiz kahramanları sizlere anlatmak inanın hiçte kolay değil!

Haberci kardeşlerimiz, gazetenin basıma hazırlanması için zamanla yarışırlar…

Gazetenin mutfağı dediğimiz bölümde haberleri, olayları, hoş bir mizanpajla, okurlara sunan ekip,

Gelen haberleri, yazıları, reklamları, dikkat isteyen, özveri isteyen bir çalışmayla sayfalara aktardıktan sonra, gazeteyi baskıya yetiştirirler.

Gazete, her biri ayrı yeteneklere ve kabiliyetlere sahip insanların bir ekip olarak, bir araya geldiği ve her gün ayrı bir güzellikte ortaya koyduğu emek ve alın teriyle yoğrulan muhteşem bir eserdir.

Bu eserin birinci elden sahipleri, ortaya koyanları, okurlara sunanları ise gazetecilerdir.

Gazetecilik gerçekten değişik bir aşktır. “Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur” sözü, bu mesleğin sevdalılarına, mensuplarına söylenebilecek en anlamlı ve en güzel sözlerden birisidir.

Haftanın altı günü, yorulmayı unutan, haberden habere, programdan programa koşan, dinleyen, soru soran, araştıran, yazan, haberleştiren, güzel bir başlıkla, okurları gazete sayfalarıyla buluşturan bir çalışmanın mimarlarıdır gazeteciler! 

Gazeteci,  vatandaşla, yetkililer arasında bir gönül köprüsüdür.

Bu gönül köprüleri ayakta durdukça, ayakta kaldıkça, halkın derdini sıkıntısını, şikayetini, yada memnuniyetini, sağlıklı ve gerçekçi olarak, gazetecilerden başka kimseden duyamazsınız!

Gazeteci halkın nabzını tutandır.  Halkın dilinden anlayandır. Halkın rahatlıkla konuştuğu, içini döktüğü, dertleştiği, derdini ve sıkıntısını paylaştığı insandır. Gazeteciler güven veren insanlar olarak toplumda yer edinmişler, itibar görmüşler, sevilmişler ve saygıyla anılmışlardır.

Gazeteci, bu milletin evladıdır.  Halkın içinden ve kendinden biridir. 

Vatandaşın ulaştıramadığı, duyuramadığı sesini duyuran, çalamadığı, içeriye giremediği, dinleyecek olanların kimseyi dinlemediği kapıları, onlar için açan da, açtıran da, onlarla buluşturan da, bu güzel ve şerefli mesleğin mensuplarıdır.

 

SEVGİLİ GAZETECİ KARDEŞLERİM!

10 Ocak 2020 Çalışan Gazeteciler ve basın mensupları olarak, hep hatırlandığınız, hiç unutulmadığınız, maddi-manevi haklarınızın teslim edildiği, takdir gördüğünüz ve edildiğiniz, özgürce haber yapabildiğiniz, yayınlayabildiğiniz güzel günlerin başlangıcı olsun inşallah.

Aramızdan ayrılsalar da, hatıralarını bir ömür boyu kalplerimizde yaşatacağımız gazeteci büyüklerimizin, kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın mekânları cennet olsun. Onları rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum.

Bütün Gazeteci kardeşlerimin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyorum.

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.