Konya Tanıtım Elçileri Fotoğraf Grubu’nun “Yurdumuzu gezelim görelim sevelim” gezimizde bu seferki durağımız elması ile ünlü Amasya ili idi.
Yıllar önce gezmiş olduğum Amasya’ya doyamamıştım. Böyle bir gezi düzenlenince heyecanlanmış ve çok sevinmiştim.
Konya’nın hatırı sayılır fotoğraf sanatçılarından Hasan Karaca ve kendisi aslen Kayserili olan, ancak Konya’da ikamet eden ünlü şairlerimizden Sayın Galip Ayata ağabeyimizle beraber Amasya’nın tarihi turistik yerlerini gezmeye başlıyoruz.
İlk durağımız Amasya Arkeoloji Müzesi. Müzede İslami devir mumyalarını görüyoruz. Gerçekten de insan biraz ürperiyor mumyaları görünce, fakat fotoğraf sanatı ile uğraşıyorsanız odaklıyorsunuz tarihi mumyalara...
Müzede ayrı ayrı medeniyetlerin, arkeolojik, etnoğrafik sikkeler yazma eserleri gözlerimize çarpıyor. Yörenin yıllar öncesi kültürleri yaşam tarzları heykelciklerle anlatılıyor bu müzede. Gerçekten gezilmesi gereken bir müze emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.
Beni en çok etkileyen 2. Beyazıt Külliyesi içinde bulunan “Amasya minyatür müzesi” idi. Amasya ilinin tamamını minyatür olarak, “Hiçbir sokağını evini yerleşim alanını atlamadan bire bir yapmışlar” minyatür müzeye.
Sanki uçakla havadan geziyorsunuz Amasya’yı, hatta öyle bir güzellik sunuyor ki size, şehrin 24 saatini 15 dakikada size izlettiriyorlar.
En çok da sabah ezanı okunuşunda etkilenmiştim müzede.
Müzeden çıktıktan sonra fotoğrafçı arkadaşlarıma, “Ben bugün Amasya’yı uçaktan çektim” diye latife yapmıştım.
Biz Amasya’yı gezerken, yıllar önce geldiğim ve çınar ağaçlarının gölgesinde çay içtiğim 2. Beyazıt Camii yenileme çalışması yapılıyordu, fazla bir görüntü alamamıştık Beyazıt Camii’nden.
Ama karşıda bizleri gören bir yer vardı Amasya’da, neresi mi? Tabiî ki kaya mezarları. Fotoğrafçı Hasan Karaca’ya ve şairimiz Galip hocama dönerek kaya mezarlarına çıkacağımı söyleyince “biz de gelelim” dediler.
Yaşı ileri olan birisi için o kayalara çıkmak gerçekten zor iş olsa gerek, ama fotoğraf aşkı insana zor mu dinletir.
Yüksekte olan kaya mezarlarına çıkmak için yürüdük kaya mezarına doğru.
Kaya mezarlarına kadar merdiven yapılmış. Her merdiven yatayına vardığınızda karşıda Amasya bir başka güzel gözüküyor.
Hasan Karaca hocamla, her merdiven yatayında Amasya’yı ayrı fotoğraflamanın zevkine ve hazına varıyoruz.
Çünkü her yatay bizlere başka bir açı sunuyor ve git gide Amasya ayaklarımızın altında kalıyordu.
Dolayısıyla merdiven çıkarken bırakın yorulmayı, ayrı bir haz alıyorsunuz yüksekteki kaya mezarlarına çıkarken.
Amasya denince ünlü âşıkları Ferhat ve Şirin’i müzesini ziyaret etmeden olmazdı. Şehrin biraz uzağında olsa da ziyaretçisi azımsanmayacak kadar çoktu.
Ferhat ve Şirin Âşıklar Müzesi, yapılış tarzı ile gerçekten kapıdan girince sizi o aşk ve sevgi havasına sokuveriyor
Kimler yok ki müzede, Kerem ile Aslısı’ndan, Leyla ile Mecnun’una, ilahi aşka kadar sergilenen, minyatür heykelciklerle çok donanımlı bir müze gözümüze çarpıyor.
Aşıklar Müzesi yapılış tarzı ile çok mükemmel tasarlanmış bir müze, mesela başlangıç kapısından başladığınız müze gezisi, sonunda başlangıç kapısında buluveriyorsunuz yine kendinizi. Emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bir büyüğümüz şöyle derdi; yöneticiler hayalperest olmalı görsel manada uçuk işlere imza atmalılar.”
Gerçekten de, biz gezginler uçuk görüntüler ve görseller ararız, zaten mimarilerimize baktığımızda, büyüklerimizin cami kapılarına pervazlarına güzel işlemelerle dokudukları, hayale gelmeyecek kadar güzellikler için çaba sarf ettiklerini müşahede ediyoruz.
Niçin yapılmış bu işlemeler ve dokumalar göze ve gönüle hitap etsin diye Neyse biz Amasya’mıza dönelim.
Yeşilırmak bir şehre bu kadar mı yakışır. Hele de gece seyrine ne demeli.
Sadece Yeşilırmak mı? Yeşilırmak’a selama durmuş sıra sıra tarihi evlere ne demeli.
Biz fotoğrafçılar da bir deyim vardır, “Gece pozlaması”
İşte tam pozlama yeri, o yer, bu yer yani Amasya’nın Yeşilırmak’ı ve tarihi evleri.
Açıyoruz tripotları pozla pozlayabildiğin kadar, karşınızda yeşil ırmak ve yeşil ırmağa selam durmuş tarihi evler, biraz yukarısında kaya mezarları.
Aydınlatma sistemi gökkuşağı renkleri gibi rengarenk sunum yapıyor sizlere harika bir görselle karşı karşıya kalıyorsunuz.
Kısacası, Amasya’nın rüya gibi oluyor geceleri.
Amasya’yı bu güzelliklere kavuşturan ve bu konuda emeği geçen tüm kişilere sonsuz teşekkür ediyorum.
Amasya’yı gezerken, pek sevmediğim bir cümledir aslında bu cümle, hani derler ya “Avrupa şehri” gibi.
Ben diyorum ki; “Amasya’mız Avrupa şehirlerinin üstünde de bir şehir olmuş”
Amasya’da hangi sokakta olursa olsun, yaya kaldırımından ayağınızı yola koyduğunuzda sürücü arkadaşlarımızın, hemen frene basıp size yol verdiklerine şahit oluyorsunuz.
Mesela hiç korna sesi duyulmuyor, onlar sadece frene basıyorlar, tebrikler Amasya insanı, tebrikler yöneticiler. Biz Amasya ilimizi sadece elması ile ünlü sanıyorduk.
Oysa AMASYA SADECE ELMASI İLE DEĞİL, GÖRGÜ KURALLARI ÜST SEVİYEDE İNSANLARI İLE DE MÜKEMMEL BİR ŞEHRİMİZ olmuş...
Not: Amasya gezimizde bizlere yakın ilgilerinden dolayı Amasya polis evi yetkililerine teşekkür ediyoruz.