Geçtiğimiz gün 5.9’luk Düzce depremi haberleri ile güne uyandık. Saat 04.08'te Düzce'nin Gölyaka ilçesinde meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki deprem, çevredeki bir çok ilde hissedildi. Burada bu depremin detayları, olması gerekenler, büyük deprem mi geliyor gibi merak edilenlerden ziyade 1999 Gölcük depreminden 5 yıl sonra Marmara’ya taşınan bir birey olarak izlenimlerimi aktaracağım.
O zamanlar daha deprem ne bilmiyoruz, Anadolu’nun göbeğinden Marmara’ya, Yalova’ya taşındık. Yıl 2004. 1999 Gölcük depreminde en ağır hasarları alan illerden biri aslında Yalova’da. Deprem gerçeğini, soğukluğunu, insanın çaresizliğini en ağır cümlelerle anlatabileceğiniz bir yıl.
Dedik ya daha deprem bilmiyoruz. 2. Yılımızdan artçı denilebilecek 3 şiddetindeki depremlerle tanıştık çocukken. Daha büyükleri de ilerleyen senelerde geldi evet, ancak ilk defa yaşayanlar için korkunç bir tecrübe.
Yaş büyüdükçe, akıl kemale erdikçe deprem gerçeği ile yaşamaya ve hatta alışmaya başlıyorsunuz. Tabi burada da oturacağınız evin deprem yönetmeliğine uygun yapılıp yapılmadığını, sağlamlığını tutmadan araştırıyorsunuz. Çünkü deprem ensenizde. Ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğini, ne kadar süreceğini bilmiyorsunuz.
Sadece son 3 yılda ülkemiz sınırları içerisinde büyüklüğü 5 şiddetini geçen 11 depremin olduğunu kaçımız biliyor. Ya da kaçımız oturduğumuz evlerin depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ediyor, deprem eğitimi alıyor ya da deprem anında ve sonrasında yapılacakların senaryosunu ailesine öğretiyor.
Bunlar küçük detaylar görünse de aslında hepsi birer cankurtaran bilgiler. Aradan geçen 18 yıl içerisinde deprem adına ilk defa Konya’da, burada korktum. Ocak ayında gerçekleşen 4.1 büyüklüğündeki deprem bana nerede olursam olayım deprem olabileceğini gösterdi. Oysaki son 3-4 yılda alışmıştım sarsılmamaya.
Tüm bunların ışığında hepimiz öğrenmeliyiz doğal afetler kapımıza gelmeden hazırlık yapmayı, kapımızı çaldığında ne yapmamız gerektiğini. En önemlisi insan olabilmeyi, demirden çimentodan çalmamayı, insan yaşamına önem verebilmeyi, yardım eli uzatmayı, empati yapmayı…
Geçmiş olsun Düzce, geçmiş olsun tüm Marmara, geçmiş olsun Türkiye. Rabbim en kötü afetinden ülkemizi, İslamı ve insanlığı korusun..