Geçenlerde bir makale okudum, çok ilginçti. Bunu paylaşmak istedim. Şunu söylemek gerek ki, gelecekte ne olacağını söylemek ya da bilmek, bunu iddia etmek söz konusu bile değil. Ancak geleceğin etkilenebilir bir tarafının da olduğu farkına varılmalı. Özetle şöyle deniyor.
“Tam bir geçiş dönemindeyiz. Bundan önceki değişimler daha keskin ama daha uzun yıllara yayılarak olmuş. 10 bin sene tarımı yaşamışız, onun dönüşümünde büyük savaşlar olmuş, 200 sene endüstri devrimi, sonra da 30 sene bilgi devrimi. Şimdi aslında her 2-3 senede bir küçük küçük dalgalar geliyor. Hep bir dalgadan çıkıp, bir dalgaya giriyor gibiyiz. Dolayısıyla türbülans çağındayız.
Deniz durgunken bir etkiyle dalgalanır ve suyu çarptırır ya şimdi de o gelen küçük küçük dalgaların içinden iş, güç beceri, yetkinlik, dönüşme ve dönüşememeyle ilgili keskin, büyük bir şey geçecek ve bir kısım da böylece savrulup gidecek, o büyük dalgaya her geçen gün daha çok aklaşıyoruz. Teknolojinin korkutucu boyutu genetikle oynandığı zaman olur. Gelecek için en çok endişe duyulan nokta ne robotların ne de yapay zekânın ilerlemesi, genetik kodlarla oynanması, önemli ve tehlikeli bir eşik
Türkiye’yi teknoloji üretemiyor, kullanıyor. Her yarışta birinci yok. İkinci, üçüncü, dördüncü, beşinci var. Önemli olan o yarışta olmak. Bizim bankacılarımız resmen dünya çapında teknoloji ödülü alıyor. Sanayicilerle tamamen üç boyutlu sistemlere kafayı takmış durumdalar. Bitcoin ya da kripto paralarla ilgili bir şey değil. Tamamen aracıları devreden çıkaran, hükümet, devlet gibi otorite merkezlerini işlevsizleştiren kamu dediğimiz sektörün de köküne kibrit suyu dökecek olan bir sistem blockchain.
Yenilenebilir enerji de böyle. Bu ikisi dünyanın altını üstüne getirebilir ama iyi manada. Yenilenebilir enerji her şeyi çok ucuzlatacak, hatta sıfırlatacak ve çok hızlı yayılacak. Çünkü nanoteknolojiyle her şey küçülüyor, hafifliyor ve ucuzluyor, daha çabuk üretiliyor.
En hafif tabiriyle değişime, dönüşüme uğramayan meslek kalmayacak. Birçok iş ortadan kalkacak. En olmayacak işler; klavye işçiliği, bilgi giren, çoğaltan, kopyalayan, yani ofis işleri diye bilinen işlerin tamamı. Onun yerine kendi başına çalışan, “solopreneurs” denen kendi işinin sahibi insanlar çoğalacak. Bireysel ya da çok küçük gruplar halinde uzmanlıklar oluşacak
Nanoteknoloji, genetik, yenilenebilir enerji, yapay zeka, robotik ve üç boyutlu sistemler. Eskiden bazı mühendislik alanları vardı, bunlar da temel dallar olacak. Medya, otomotiv, teknoloji, sağlık geleceğin konuları. İsimlendirmekte bile güçlük çekilen birtakım yeni beceri ve meslek alanları çıkacak. Soru ve rüya tasarımcılığı, dikey çiftçilik gibi yeni şeyler var artık. Meslek takıntısından uzaklaşıp, beceri kazanmaya yönelmeli insanlar. Yeni nesil zaten bunlarla uğraşacak, biz her ne kadar onları eski bilgiler için eğitsek de okullar uzatmaları oynuyor.
Haberleri robot Sophia sunacak. Ancak, ona da birinin metin yazması gerekecek, ilgi çekecek Sabiha’nın ise konuları seçmesi gerekecek.
Yeni nesil aşkta çok seçenek var. İşletim sistemleri, insansı robotlar ki artık cilt ve organ yapıyorlar. İnsana benzeyen, sevgili yapan bir sektör var. Birtakım duygusal, fiziksel ihtiyaçlar teknolojiyle karşılanacak. Dolayısıyla evlilikler giderek azalacak. Şu anda bile ilişkilerin üçte biri internette başlıyor ayrıca daha da uzun sürüyormuş istatistiklere göre. "Sevgili yaparım" diyen gençler var ve evet yapıyorlar aslında sevgililerini, Uzakdoğu’da bir sürü yaptığı robotla evlenen genç var”.
Korkunç şeyler ama çoğu olmuş bile. İnsanlar geleceği için kendileriyle uğraşmaları, kendini bulmaları gerekiyor. Kendilerini öğrensinler, kendilerini sürekli temize çeksinler, odağa sürekli kendilerini koysunlar. Projeleri kendileri olsun. Herkes kendini proje gibi değerlendirsin. Hayatınıza proje gibi bakın. Daha da bir sürü şey var ama zaman yetmez. İnanılmaz gibi gelen bazı şeyler ortaya konmuş bile. Olması gereken kendimizi insan olarak sorgulamamız ve de terbiye etmemiz gerekiyor.
Kalın sağlıcakla.