Biz tarımcılar enteresan insanlarız. Öyle ki kendi tarımsal gücümüzü ortaya koymada ve konu ile ilgili proje üretmede sıkıntılar çekmekteyiz.
O kadar çok değerlerimiz var ki, bir türlü bunları devreye alamıyoruz. Hâlbuki gelişmiş ülkeler kullandığı eşyalarda ve gıda kaynaklarında tabiyi aramaya yönelmekte, kendi kaynakları kirlendiği için bunu da daha çok potansiyel ülkelerin kaynaklarından karşılama yoluna gitmekteler.
Bunun en güzel örneği son günlerin konusu; KENEVİR.
Konuya girmeden önce medya yine, tarım sektörünü, tarımcıları ve siyasetçileri şimdiden töhmet altına sokmuş durumda. Yıllardır kenevir ismini esrar ile özdeşleştiren medya, bu sefer de ülkenin kurtuluş reçetesi olarak piyasaya sürmektedir. Böyle bir şey yok. Öyleyse kenevir (kendir) nedir?
Kenevir, aslında kaliteli lifi ve tohumu ya da her ikisi için yetiştirilir. Son zamanlarda yüksek verimi ve enerji değeri ile biyogaz hammaddesi olarak (ABD, İspanya, Almanya, Polonya ve İsveç gibi ülkelerde) da yetiştirilmektedir.
Kendir ve çedene (çetene) ismi ile de anılır. Yakın zamana kadar Anadolu’nun birçok yerinde, bostan ve bahçelerde 1-2 kök olarak tohumlarını kavurgaya katmak veya çerez olarak tüketmek amacıyla üretilirdi. Bu kültür esrar tehlikesi ile yasak kapsamına alındı. Bu bakımdan üretimi izne tabiidir.
Sapları lif, tohumları çerez veya pasta-börek üzerinde süsleme amaçlı kullanılır. Tohumunda bulunan % 30 kadar yağın yarısı linoleik (Omega-6) yağ asididir.
Saplarında bulunan lifler, keten lifine göre daha kaba olduğu için dokumadan ziyade örme maksadıyla dayanıklılık gerektiren ip, sicim, urgan ve halat yapımında veya yüksek tonajlı ambalajlar için kullanılır.
Kenevir, dişi ve erkekleri ayrı ayrı olan bitkilerdir. Erkekler daha zayıftır ve tozlayıcı (dölleyici) olarak, dişilerinden ise tohum elde edilir. Esrar da dişi bitkilerin çiçeklerinden elde edilir.
Cumhurbaşkanımızın son kenevir talimatı ile kenevir birden bire popüler oldu, medya başta olmak üzere üreticiler, üretici birlikleri ve tarım bakanlığı tüm gücüyle devreye girdi. Bu durum ne getirir.
Durum, aktarıldığı gibi çok şey getirmez ama bir şeyler getirir. Her şeyden evvel şu bilinmeli ki, her bitkinin olduğu gibi kenevir bitkisinin de ekonomik bir değeri vardır. Kenevir ülkemizde yetiştirilecek potansiyele ve iklime sahiptir ancak su tüketimi oldukça fazla olan bitkilerden biridir. Bunun yanında kenevirden lifin alınması ciddi bir emeği ve masrafı gerektirir. Bunlar halledilebilecek konulardır da, yer bulmak zor olabilir ve bunun için mısır, şeker pancarı, patates ve yoncadan pay almak gerekir.
Üretim yeri olarak İç-Karedeniz, Orta Anadolu, Akdeniz, Eğe ve Marmara’nın bazı yerleri olabilir. Öncelikle şunu bilemek gerekir ki, yağışın yıllık 1000-3000 mm, yetişme süresince de bunun en az 700-1000 mm’sinin düşmesi gerekir. Aksi durumda sulanmak zorundadır.
Yukarıda ki isteklere göre bu bitkinin üretim yapılabilecek yerlerinin çok fazla olduğunu söylemek kolay değildir. Potansiyel olarak görülen yerlerin 10 bin hektar olması diğer ürünlere zarar vermez.
Konya şimdilik üretim alanları dışında tutulsa da bu işin çözülebileceğini düşünüyorum. Ancak üretim, işleme (lif ve tohum eldesi, ip, eğirme ve dokuma için de bir yatırım gerekir. Bunu başarmak da sözleşmeli üretimle mümkündür ki, Konya için bu konuda en şanslı kurum Konya Şeker’dir.
Kısacası kenevir bazı bölgeler için münavebe bitkisi olabilir. Olayı fazlaca abartmadan ciddi bir organizasyon bu işi yürütülür. Bu bitkinin en iyi kullanılacağı alanın biyogaz olacağı unutulmamalıdır. Bunun için 1 tonundan 350-400 M3 biyogaz elde edileceği düşünülürse hektardan 100 ton kadar ürünün ekonomiye katkısı iyi hesap edilmelidir.