Geçtiğimiz hafta 11 Aralık Pazarı Pazartesiye bağlayan gece Mübarek mevlit kandilini kutladık. Bu maneviyatımızı süsleyen geleneklerimiz hakkında ki yazı
Dünya üzerindeki ülkeler ve bu ülkelerde yaşayan insan topluluğunu teşkil eden milletlerin hepsi de gelenek ve görenekleri ile yaşarlar. Diğer ülkeleri pek bilmiyoruz ama bizim ülkemizin insanları gelenek ve göreneklerine pek düşkün bir millettir.
Gelenek ve göreneklerimiz bölgesel olarak şehirlere ilçelere ve hatta köylere göre birçok değişikler arzeder. Her ne kadar benzerlikler taşısa da çok yerlerde ayrı birer değişime uğrarlar. Bizim Konya yöresinin bazı kesimlerinde de böyle birçok geleneklerimiz vardır çokları unutulmaya yüz tutmuş olsalar da daha birçoğu atadan dedeye dededen toruna unutulmamış ve işlevliğini sürdürmektedir. İşte bunlardan birisi de benim merhume Anacığımın anası Hafize ninemin (Anneannemin) köyü olan Konya meram İlyasbaba tekke köyündeki ata ocağında asırlardır devam eden Yüce Peygamberimiz Muhammed Mustafa SAV Efendimizin doğumunu müjdeleyen mevlit kandilinde yemekli mevlit okutma geleneğidir. Bu daha ne kadar devam eder bilemiyorum ama benim aklım erdiğinden beri devam ettiren geçmişlerime ve bu gün halen devam ettirenlere şükranlarımı sunuyorum.
Her sene bu mevlit kandili sonrası bunları mutlaka kaleme alıyorum ki gelecek bizden sonraki sülale i nesillerimiz de inşallah devam ettirmeye gayret gösterirler. Bu sene 11 Aralık Pazar günü yine İlyasbaba tekke köyünde bu geleneğimizin devamını yaparak mevlidi şerif okuttuk Anacığımın teyzesinin torunları bu işe gönül verdiler devamını sağlıyorlar. Bizlerde bir büyük akrabaları olarak aralarında bulunuyor maddi bir katkımız olmasa da manen onlara moral veriyor ve dilimizin döndüğünce bir iki bahir mevlit ve kuran okuyarak cümle geçmişlerimizin ruhlarını şad etmeyi umut ediyoruz. Yüce Allah inşallah niyetlerimizi ve amellerimizi makbul kılar bu güzel dualarımızı tüm rahmeti rahmana kavuşmuş din kardeşlerimize ulaştırır.
Pazar sabahın erken saatinde İlyasbaa köyüne vardık yemekler o soğuğa rağmen yine odun ocağında köyde pişirilmiş nefis kokusu ile gurbetçiliğin getirdiği dağılmaya rağmen köyde birçok insanın toplanıp bu merasime katılmasına vesile olmuş. Yemekler yendi ve öğle namazından evvel mevlidi şerif icra edildi kuranı kerim tilavet edildi ve geçmişlerimizin ruhlarına bağışlandı sonra kalabalığın huşu ile kıldığı öğle namazı sonrası herkes evlerine köylerine ve şehirlere dağıldık. Allah kabul eylesin inşallah devamını da tekrar hepimize göstermeyi nasip etsin. Burada bir konuya değinmek istiyorum. Mevlit sahipleri öğle namazından önce bir sala verilmesini ve misafirleri mevlit dinlemeye davet etmek için bana görev verdiler camiye vardım açıktı ancak görevli imam efendi köyde yoktu artık tatil günü mü idi onu bilmiyorum ama köyde de olmadığını söylediler. Sala vermek ve misafirleri camiye davet etmek için merkezi sistemle çalışan hoparlörü bir türlü çalıştıramadık bütün anlayabilecek olanları davet ettik çözüm bulamadık. Sonunda misafir hocaların getirmiş oldukları seyyar hoparlör ile salayı verdik ve mevlidi okuduk. Köyün hocasının da orada olup bu merasime katılmasını hiç olmazsa köyün imamı olarak halkın içersinde olmasını arzu ederdik. Ama tabi mecburiyeti yoktu sanırım. Hele birde izin günü ise. Bu geleneğimizi devam ettiren başta ailenin büyüğü Dayımın oğlu H. Mehmet Demir H.İsmail Demir Recep Demir. Kız kardeşleri Fadim Ateş Meryem Ayhan Senem Kutlutürkan’a bu kutsal günde bizimle birlikte hareket eden yardımcı olan damatlarımıza gelinlerimize ve onların saygılı yavrularına çok çok teşekkürlerimi sunuyorum.
Eskiden köylerde okunan mevlidi şerifin sonunda Bu mevlit kıraat etmenin sahibine sağlayacağı faziletleri içeren ve mevlit okşaması diye bir kaside okurdu imam efendiler. Hatırlayabildiğim kadarı ile onları da yazdım umarım beğenilir. Saygılarımla
Mevlîd-i Şerif Kasidesi
Ey Hüdâ’dan lütf-i ihsan isteyen
Mevlîd-i pâk-i Resûlullah’a gel,
Cennet içre Huri Gılman isteyen,
Mevlîd-i pâk-i Resûlullah’a gel.
Ol Resûl’ün doğduğu şebb-i güman,
Leyle-i kadre müşabihtir heman,
Bulmak istersen Cehennem’den eman,
Mevlîd-i pâk-i Resûlullah’a gel.
Zât-ı pâk-i cânü dilden dinle sen,
Mahz-ı nûr’u Hakk’tır ol zât-ı hasen,
Olduğunca dünyada sağ-u asan,
Mevlîd-i pâk-i Resûlullah’a gel.
Meclis-i Mevlid de ey vâli müdam.
Ol Resûl’e kıl salât ile selâm,
Cennet-i âlâ da istersen makam,
Mevlîd-i pâk-i Resûlullah’a gel.
Fikredip dünyadan elbet göçmeği,
Cennet’e âhir Sırat’tan geçmeği,
Havz-ı Kevser’den dilersen içmeği,
Mevlîd-i pâk-i Resûlullah’a gel.
MEVLİT ŞERBETİ OKŞAMASI
İç mevlidin şerbetini
Gücü yeten etsin şeker
Sahibini cennete çeker
Tadı dinleyenlere yeter
İç mevlidin şerbetini
Tut resulün sünnetini
Gücü yeten etsin baldan
Mevlam çıkarmasın yoldan
İkram eden olur sultan
İç mevlidin şerbetini
Tut resulün sünnetini
Gücü yeten etsin pekmez
Tadı damaklardan gitmez
Sorgularda güçlük çekmez
İç mevlidin şerbetini
Tut resulün sünnetini
Gücü yeten etsin ayran
Dünyası ahreti bayram
Mahşer halkı olur hayran
İç mevlidin şerbetini
Tut Resulün sünnetini
Gücü yeten etsin gülden
Dualar dökülür dilden
Gülücükler saçar yüzden
İç mevlidin şerbetini
Tut Resulün sünnetini
Gücü yeten etsin sütten
Bedenler arınır dertten
Bereket yağar göklerden
İç mevlidin şerbetini
Tut Resulün sünnetini
Gücü yeten sersin sofra
Yemek versin eşe dosta
Salâvat gönder Resule
İç mevlidin şerbetini
Tut resulün sünnetini
Yüce hakka var münacat
Resulden umarız şefaat
Dileriz geçmişlere rahmet
İç mevlidin şerbetini
Tut Resulün sünnetini
İsmail DETSELİ 30 Haziran 2016 Konya