GELENEKLERİMİZ YOK MU OLUYOR?

Bayram Kabadayı

Teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı zamanımızda ne yazık ki bir araya gelme ve sohbet etme kültürümüz azaldı, hatta neredeyse yok oldu diyebiliriz. Eskiden köyde olsun, şehirde olsun herhangi bir tanıdığımızın evinde toplanır hoş sohbetler ederdik... Sohbetler, güzellikler üzerine olurdu; hoş bazen de tatlı şakalar yapılırdı. Birbirimize gurbette olanların veya iş nedeni ile memleketten uzaklaşan kişilerin durumlarını sorar, onların üzerine sohbetler edilir, çok güzel ortamlar yaşanılırdı. Birbirimizin hastalıklarıyla ilgilenilir, düğünleri dernekleri ile hemhal olunurdu;  çok güzel geleneklerimizdi  bunlar... Geleneklerimiz yavaş yavaş artık yok olmaya başladı; korkarım ki bu gidişle yok olacak.
Çünkü etrafımıza bakıyorum internet kafelerinde yaşları 7 ile 20 aralığında olan çocuklarımız ve gençlerimiz gerçek hayatta belki de hiç lazım olmayacak oyunlarla vakitlerini ve gençliklerini öldürmekteler. Tabiki kendilerini kısıtlamalarını istemiyoruz ve oyun da oynasınlar ama yararlarını görecekleri oyunlar olabilir. Ancak kendimizi internet (kafesine) kapatıp saatlerce oyunlara dalmanın da bir mantığı yok... Mesela eskiden oynadığımız oyunlar vardı; körebe, tura, yağsatarım bal satarım, çelik çomak, aşık, yüzük, fincan vs vs...
Nereye gitti bu oyunlarımız? Hatırlayanımız var mı? Çoğunu ne yazık ki unuttuk. Geleneklerimizi de bu bağlamda çoğunu unuttuğumuzu ne yazık ki müşahede etmekteyiz. Bir gün fotoğraf çekmek için  Ereğli’ye gitmiştim. Bir sonbahar mevsimiydi; üzüm ve üzümden elde edilen pekmezi ve pekmez yapılışını fotoğraflamak istiyordum. Ereğli’de Ulu Cami etrafında gezerken kendisi de fotoğrafçı olan ve Ereğli’de ikamet eden bir arkadaşımızı aradım, beraber Ereğli’yi fotoğraflayalım dedim. O da sağolsun beni kırmadı geldi, çıktık beraber Ereğli sokaklarını dolaşmaya başladık; tabii ki fotoğrafçının fazlaca dikkatini çeken unsurlara göz gezdirmeye başladık: Halıcılar, kilimciler, semerciler, terziler, derken Ulu Cami’nin mimarisini ve eski sokakları fotoğrafladıktan sonra çay için camiye yakın bir çay ocağında mola verdik. Çaylarımızı içerken Ulu Cami’ye yakın yerde fırınının ekmek satılan reyonuna gözüm takıldı; reyonun tam önünde bir askı vardı askıda iki poşet içerisinde her poşette birer olmak üzere ekmek asılı olduğunu gördüm. Oradan geçen yaşlı bir ninenin o asılı poşetteki ekmeğin birini aldığını ve oradan ayrıldığına şahit oldum. Sonra dayanamayıp yerimden kalktım ekmek poşetinin asılı olduğu askıya yöneldim, arkadaşımda benim kalktığımı gördü ve o da arkamdan geldi. Baktım ki askıya asılı bir levhada şöyle yazıyordu: “FAKİRLER VE KİMSESİZLER İÇİN BİR EKMEK DE SEN AL”  böyle bir gelenek Ereğli’mizde halen devam etmektedir. Darısı diğer şehirlerimize... SAYGILARIMLA.