Geçen cuma akşamı, Konya’nın belki de Türkiye’nin en iyi eserlerinden biri ola Selçuklu Kongre Merkezinde nefis bir program vardı: Gelin Beraber Yanalım. Bu bir zikir meclisi idi. Bir Ramazan etkinliği olan bu meclise yüzlerce Konyalı akın akın gelmiş, genç, yaşlı, delikanlı, çocuk ailece oradaydı.
Selçuklu Kongre Merkezi, son zamanlara kadar (halen de devam ediyor) Konya’nın en çok tartışılan eserlerinden biri durumunda. Maliyeti, inşaat süreci, en son da kiraya veriliş şekli hep konuşuldu. Ancak bu merkez yaptığı her türlü karma etkinlikleri ile üzerinde yapılan tartışmaları aşmış görülüyor.
Aslında kültür merkezleri bir toplumun sanat, estetik ve ruh halini geliştiren toplumu geçmişten alarak geleceğe hazırlayan yerlerin adıdır. Rusya ve eski bağlı cumhuriyetlere yaptığım seyahatlerde en çok dikkatimi çeken olay, bırakın büyükleri, en küçük yerleşim yerlerinde dahi kültür ve sanat merkezlerinin olması idi. Komünist ideolojiyi yaşatma adına da olsa ülkelerin kültür, spor ve sanatta hayli ileri olmasının sebebi bu merkezlerdir denebilir.
Eski Rusya’da aileni temelini oluşturan hanımlar mutlak surette bir sanat dalında eğitim alırmış. Geleneklere göre kadınlar bir dalda (spor, müzik, resim, el işi gibi) maharet sahibi olmaz ise eksik kadın olarak görülür ve onlarla kimse evlenmek istemezmiş. İşte sanatın gücü.
Zikir Meclisi Başlıyor, hafif ışıklı, zikrin maneviyatına uygun bir ortam. Uşşak bir ilahi ile başlıyor.
Şem-a yanan pervaneler, gelin beraber yanalım,
Aşka düşen divaneler, gelin beraber yanalım.
Yanmaktır bizim karımız, harç ederiz hep varımız,
Pervaneler yaranımız, gelin beraber yanalım.
Salon dolu. Hep beraber Allah sevgisi, Peygamber coşkusu Kuddusi’den hicaz bir ilahi ile sürüyor.
Mest-u haranım, zar-u giryanım,
Her dem lisanım, hu demek ister.
Hu ismi azam, hu hu de hocam,
Kuddusi her dem, hu demek ister.
Devreye gençlik yıllarımızın Bülbül Dedesi namıyla anılan Rahmetli İsmail Doruk’tan dinlediğimiz Bülbül kasidesi giriyor. Ardından İbrahim Hakkı Hazretlerinin Hicaz ilahisi sahne alıyor.
Ya vasıa’l mağfiret, halime senden meded,
Ya sabıka’l merhamet, halime senden meded.
Kapuna geldim gaib, maksudum eyle naib,
Ente semia’l mucib, halime senden meded.
Hakkı’yı red eyleme, yolunu seddeyleme.
Lafzını addeyleme, Halime senden meded.
Gönüllerin, yüreklerin pası açılıyor. Etrafa aşk ve muhabbet saçılıyor. Rabbine sığınan sığınana. Ömer Faruk Belviranlı’nın kasidesi harareti artırıyor. Tempo tek, yürekler gümbür gümbür. Bir de bizden.
Aşk için döken gözler,
Sevgiye dönük yüzler,
Ata, oğullar, kızlar,
Gel beraber yanalım.
Yanmasını bilenler,
Aşk ve meşkle gelenler,
Hu, Hu diye dönenler
Gel beraber yanalım.
Organize edene teşekkür ederiz. Tekrarını isteriz, yanmak isteyenlere de tavsiye ederiz.