GENÇLER UMUT BEKLİYOR…

Oktay Mermer

“Türkiye’de yaşayan her yüz kişiden on beşi, 15-24 yaş grubundaki gençlerden oluşuyor.

Yaklaşık 12 milyon gencin, yüzde 3,7’si istihdam altında ancak istihdam altında olan 1 milyon genç ücretsiz aile işçisi konumunda.

Bir işte çalışan gençlerin yarıya yakını sosyal güvenceden mahrumken, gençlerin genel olarak kayıt dışı ve ucuz iş gücü olarak kullanıldığı gözüküyor.

7 milyon genç iş gücü dışında yer alırken, 2,4 milyon genç ise ne çalışıyor, ne okuyor.

Gençlerde işgücüne katılım oranı yüzde 39 iken, işsizlik oranı da yüzde 20 dolayında seyrediyor.

Liseyi bitirip üniversite sınavına giren gençlerin küçük bir bölümü üniversitelere yerleşme imkanı bulurken, yüksek öğretimde okullaşma oranı yüzde 35.5 düzeyinde seyrediyor.

Yani üniversite çağındaki (18-22 yaş) her 3 gençten sadece 1’i üniversiteli olabiliyor.

Umudunu yitirdiği için iş aramayanların dahil edilmediği resmi verilere göre bile üniversite mezunlarında işsizlik oranı yüzde 12’lerde.

Ülke genelindeki tüm işsizlerin dörtte birini üniversite diplomalılar oluşturuyor.

Gençlerin yaşadığı ekonomik ve sosyal sorunlar ile sahip oldukları imkanlar gençlerin diğer yaş gruplarına göre Türkiye’den beklentilerini arttırıyor.

Görülüyor ki, gençlerin daha fazla ekonomik ve demokrasi talepleri ile sosyal adaletçi ekonomi politikalarına umutları ve istekleri fazla.

Geleceğin umudu ve geleceğimizin emaneti gençlere ne kadar fırsat tanıyoruz?

Gençler çalışmak, üretmek, iş sahibi olmak, okuyup meslek sahibi olmak istiyorlar, bizler ne kadar önlerini açıyoruz?

Ya da hakları olan şeylerini kazanmalarına mı? 

Yoksa engel ve adam kayırma ile önlerine mi geçiyoruz?

Gençlerin aldıkları eğitim, başarı, becerileri ne kadar iş hayatında dikkate alınıyor?

Artık gençlik adalet, hakkaniyet ve hak edenin hak ettiği yerde olmasını istiyor.

Okullarını okuyup, akademik eğitimlerini alıyorlar, dil öğreniyorlar, sosyal beceri alanında STK’lar ile işbirliğine giriyorlar lakin birinin adamı, birinin yakını olmadığı için dur deniliyor.

Artık hak edenin hak ettiği yerde olmasını.

Kimsenin adamı değil, Allah’ın kulu olarak hak ettikleri işte olmak istediklerini.

Birinin çocuğu, akrabası, yakını olduğu için değil, hak ettiği için görev almak istediklerini söylüyorlar.

Şimdi bakıyoruz, gençlikte bir azim var, başarı için gayret var ama sonucunda hüsran olunca da yılgınlık oluyor.

Kırgınlık, küskünlük ve mutsuzluk oluşuyor.

Her zaman aynı kişiler etrafında dönen makam, mevki, görev verilme işinin liyakat sahibi olmasını istiyorlar.

Adamı olan işe giriyor, adamı olan atanıyor sözlerini duymak istemiyorlar.

Peki gençlik bunları istemek ile çok şey mi istiyor?

Vatanını seven, Türk Genci hak ettiği yerde olmak istiyor.

Bayrağının göklerde dalgalanmasını sonsuza kadar dalgalanmasını isteyen Türk Genci çok çalışıp Atasına layık olmak istiyor.

Yaşadığı topraklarda mutlu olmak,  insanca yaşamak istiyor.

O zaman biz büyükler, siz yöneticiler gelin Türk Gençliğine kulak verin.

Hak ettikleri gençliği yaşamalarına engel olmayın.

Kırk yaşındayken peygamberlik görevine başlayan Hz. Peygamber'in etrafındaki ilk Müslümanlara baktığımızda, onlardan çoğunun gençler olduğunu unutmayın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.