İnternette bugünlerde çıkan bir yazı beni hayli düşündürdü!
Yazının başında benim anladığım kadarıyla yerli harp unsurları ve savunma sanayimizden bahsedip gelişen yeni silahları yerli olmayan anlayıştaki gençlerle kullanırsak bir anlam ifade eder mi? Denilmek isteniyordu!
Gerçekten bu yazıyı okuduktan sonra düşündüm. Yeni harp ve Savunma Sanayimizdeki gelişmeler ve göğsümüzü kabartan atılımlar var. Her sahada inşallah dünyada birinciliğe koşacağız. Özellikle Cumhur ittifakının şekillendirdiği “Türkiye Yüzyılımızda”... Ancak bütün bu silahları kullanacak ve pazarlayacak yerli ve milli ve imanlı itikatlı birlik ve bütünlüğü temin edip, devam ettirecek gençleri yetiştiremezsek ne anlam ifade eder? Son yıllarda tertip edilen “Teknofestler” fevkalade gençlerimizin fırsat verilip teşvik edildiklerinde neler yapabileceğini gösterdi. Bu çalışma ve gayretler artırılarak devam ettirilmelidir.
Ancak Turizm Bakanlığı İle birlikte faaliyet gösteren Kültür Bakanlığı, turizmin emrine verilmiş durumdadır. Kültür Bakanlığı niçin Müslüman Türk gençlerinin nasıl yetiştirilmesi konusunu temel görev alıp, “Milli Eğitim Bakanlığı” ile birlikte çalışma yapmaz? Kültür ve Turizm Bakanlığı Anadolu'da Müslüman Türklerden evvel hangi medeniyetler varsa onları gün ışığına çıkarıp pazarlama yolunda zirvede... Çoğunlukla muhlelif şehirlerimizde düzenlenen “Kültür Yolu Festivalleriyle” hem gelen turistler ağırlanırken aynı zamanda kendi kültür değerlerinden habersiz gençlerimiz batı kültürü ile sınır gözetmeksizin tanıştırılmaya çalışılıyor! Son yirmi beş - otuz yıldır yani 28 Şubat’tan bu yana üniversitelerimizde “Bahar Şenlikleri “yapılır. Birkaç düzenli eğitim yapan fakülte dışında tüm üniversitelerin dersleri askıya alınıp, karnaval havasıyla eğitim sezonları bitirebilmektedir.
Kültür Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı mutlaka ayrılmalıdır.
Uluslararası arenada ilk beş yüze girebilen üniversitelerimizin parmak sayısından daha az olduğu bir dönemde eğitimin ve öğretimin ikinci derecede kalması anlaşılır gibi değildir. Eğitimin beşiği Anadolu’da Mevlana Celaleddinlerin Rumilerin, Akşemseddinlerin, Molla Güranilerin ve Şeyh Edebalilerin torunları ilimde dünyaya örnek olmaktan çok uzaklar. Bu konuda sosyal medyanın özellikle gençlerimize ülkemiz imkanlarını kötüleme çalışmaları ve dezenformasyonun rolü oldukça önemlidir. Diğer yanında, vasıflı elemanların kurumsal yapısını tamamlamış şirketler haricinde görev aldıklarında asgari ücret veya biraz üzeri bir ücretlerle çalıştırılmaları etkili olmaktadır.
Kültür Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı birlikte yardımlaşarak çocuklarımızın ve gençlerimizin yetiştirilmesine yoğunlaşmaları gerekmez mi?
Eğitim Şurası, Kültür şurası, Gençlik şurası gibi şuraların acilen toplanıp eğitimde gençlerimizin imanını muhafaza ederek ve kültürel ve örfi değerlerimiz içinde yetîşmeleri sağlanmalıdır. Gençlerimizin yanlış akımlara kapılmadan yetişebilecekleri ortamlar hazırlanmalıdır.
Eğitim müfredatlarını değişen ve gelişen şartlar içinde değiştirip çocuklarımızı ve gençlerimizi zararlı akımların etkisinden kurtarmalıyız. Neler yapmalı? Ne gibi önlemler almalıyız? Sorularına cevaplar aranmalıdır. Son elli yıl içinde bu konuda başarılı olmuş bakanlarımız gayretle çalışmışlar. Çalışmalar ferdi kalmış ve kurumsal olmaktan uzaklaşmıştır. Ancak en başarılı çalışmayı Rahmetli Turgut Özal'ın Milli Eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler yapmıştır. Bakan olduğu dönemde dünya gençliği nereye gidiyor? Fark etmiş Üniversitelerle ve Sivil Toplum kuruluşlarıyla dayanışma içinde birlikte çözüm yollarını araştırıp, müfredat programları hazırlayıp uygulamıştır. İlköğretimden üniversiteye kadar çocuklarımızın ve gençlerimizin hizmetine sunabilmiştir. Benzer çalışmaların mutlaka yapılması gerekmektedir.
Şimdi en azından çocuklarımızın ve gençlerimizin maneviyatlarını korumak ve muhafaza etmek için ilk öğretim -orta -lise ve yüksek öğretim için seçmeli ders olarak Asrın Kur'an Tefsiri Risale-i Nur eserlerinden. “Küçük Sözler, Gençlik Rehberi ve Asa-ı Musa ile Ayet-ül Kübra” eserlerinin seçmeli ders kitabı olarak din dersleri ögretmenlerce okutulmaları sağlanabilir. Çocuklarımız ve gençlerimizin zararlı cereyanlardan özellikle: Komünizm, Materyalizm ve Ateizm ve Deizmve Siyonizm gibi tahripkar akımlara kapılmalarını önlemek için manevi önlemler alınmalıdır. Bu eserlerin okunması özellikle Doğu ve Güney Doğu Bölgelerimiz başta tüm gençliğimizin bölücü eşkiyanın şerrinden ve tuzaklarından korunması için de gereklidir. Allah ve Ahirete iman eden kardeşlerimiz (Türk, Kürt ve Arap hangi kökenli olursa olsun) hiçbir zaman terör örgütlerine katılmayıp devletine ve milletine her zaman destek olmuş ve olmaktadırlar.
Bir an önce bu önlemleri alıp gereken çalışma başta, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile Milli Eğitim Bakanımız ve tüm ilgili kurumlar ve tüm duyarlı vatandaşlar olarak geleceğimiz, çocuklarımız ve torunlarımız için yapılmalıdır. Geleceğimiz için bu gayretleri göstermek zorundayız. Hoşça kalın Allah'a emanet olunuz, efendim.