Dünya’da çocuklarına ve gençlerine bayram hediye eden bir milletin mensubu olmaktan duyduğum gurur ve yaşadığım onurla 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı kutluyorum.
Bandırma vapuru ile başlayan ve 19 Mayıs’ta Samsun’da Mustafa Kemal’in önderliğinde yakılan bağımsızlık ateşi, dalga dalga büyüyerek Anadolu’yu sardı ve nihayet 29 Ekim 1923 de yeni Türkiye Cumhuriyeti devleti ile rüştünü tüm dünyaya ilan etti.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucu Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, cumhuriyetin geleceğinin gençlerle var olacağı gerçeğini o günlerde gördü ve ” Ey Türk Gençliği Birinci Vazifen, Türk istiklâlini ve Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir...” diye başlayan söyleminde bu ülkeyi gençlere emanet etti.
Evet, gençlik ülkenin geleceğidir. Nasıl çevre bütün canlıların geleceği ise gençlikte ülkemizin geleceğidir. O halde gençlik geleceğine sahip çıkmak istiyorsa, ülkemizin çevre değerlerine de sahip çıkmak zorundadır. Bunun için ise çevre bilinci ve duyarlılığına daha fazla vakit ayırmalıdır.
Yaşadığımız çevrenin temel değerlerinin ve doğanın gençlere miras kalacağı söylemi, gençlerin çevre ve doğa koruma ile yakından ilgilenmeleri gerektiği yargısını oluşturmuştur. Bu yüzden çevre ile ilgili faaliyetler genellikle gençlerle özdeşleştirilir ve gençlerin bu konuda bilgili ve etkin olması beklenir. Peki mevcut durum nedir?
Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasi Araştırmalar Vakfı (TÜSES)nın yürütücülüğünü yaptığı “Gençler Tartışıyor: Siyasete Katılım, Sorunlar ve Çözüm Önerileri” konusunda Türkiye’den ve Dünya’dan gençlerle yapılan araştırmada; gençlerin çevre sorunlarına bakışı ve çevre eğitiminin yeri sorgulandığında; Türkiyeli gençler için yoksulluk ve eğitimin çevre sorunlarına nazaran çok daha önemli olduğunu; çevre eğitiminin gerek örgün eğitimde gerekse okul dışında farklı aktörlerce geliştirildiğini; gençlerin çevresel bilgi ve duyarlılıklarının göreceli olarak yüksek olmasına rağmen, çevreci davranışta çekimser oldukları, çevre alanında etkin olan gençlerin, siyasi partiler yerine çevreci sivil toplum örgütlerini tercih ettikleri görülmektedir.
Araştırma sonuçlarına göre gençlerin 11%’i Birleşmiş Milletler Bin Yıl Kalkınma Hedefleri arasında dünyanın en önemli sorununun çevre sorunu olduğunu belirtirken, kendi ülkelerinin en büyük sorunu değerlendirmesinde ise çevrenin yeri farklılaşmaktadır.
Dünya genelinde gençlerin 66%‘sı yoksulluğu çözülmesi gereken sorunların en başında saymaktadır. Gençlerin 10%’u sağlık imkânlarının yetersizliğini ve bulaşıcı hastalıkların etkisini birinci sıraya koyarken, 18-22 yaş nüfusunun yüzde 7%’si en çok kadınlara ve genç kızlara yapılan cinsiyet ayrımcılığından şikayetçi olmaktadır. Gençlerin 11%’i ise çevre ve eğitim sorunlarının kalkınma hedefleri arasındaki en ciddi sorun olduğunu düşünmektedir. (Alternatif Politika, Cilt 5, Sayı 2, 174-195, Dr. Barış Gençer BAYKAN, Eylül 2013)
Türkiye’deki genç kuşağın önceliği yoksulluk ve eğitim. Bu konu hükümetlerin kısa veya orta vadede alacakları tedbirlerle çözülebilir. Nitekim son yıllarda önemli adımlar atılıyor. Ancak sağlıklı ve güveni bir gelecek için gerekli olan hiç tükenmeyecek sandığımız doğal kaynaklar sorumsuzca harcanırken, havamız kirlenirken, sulak alanlarımız ve suyumuz azalırken, topraklarımız erozyonla yok olurken, hiç kimse özellikle de gençlik seyirci kalamaz. Üstelik bu kaynaklarımız tekrar yerine gelmesi yüzyıllar alabilir.(örnek 1 cm2 toprak en az 300 yıl)
İşte burada gençlerin çevreye bakışı üzerine düşünürken, gençlere çevre bilinci vermek açısından örgün eğitimin önemli bir yere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bu eğitim yeterlimi, gençlerimizin donanımı yeterli mi tartışılır?
Şimdi, uzağa gitmeyelim şöyle bir etrafımıza bakalım, genç kuşak neyle meşgul, ne okuyor, nerelere gidiyor? Büyük bir çoğunluk elinde akıllı telefon parmakları internette geziniyor, sosyal medyada mesaj yazıyor, dünya görüşü ne olursa olsun (ki camii de dahi mesajlaşmaya devam ediliyor), telefon veya bilgisayar bağımlısı. Akşamları TV önünde veya nargile kafelerde, üzerine vazife olmadığı halde dizileri veya magazin haberlerini kendine dert ediniyor. Adeta televole toplumunun birer parçası olmuşlar.
Tabii tam tersi olan ülkenin sorunlarını dert edinen, düşünen, çözüm üreten gençlikte var. Ama -özellikle çevreci- sayısı çok az. Bizim amacımız bu sayıyı çoğaltmak, onlara örnek olmak ve kollarına girmek olmalıdır. Bunun için eğitim yine eğitim. Okumak yine okumak olmalıdır. Okumak ibadet, okumamak cumhuriyete ihanettir.
Günümüz gençliği kendisine emanet edilen Cumhuriyetin temel değerlerine dört elle sarılırken, en temel hakkı olan sürdürülebilir yaşam için gerekli hava su ve toprak kaynaklarını da korumak, geliştirmek, kısacası çevreye sahip çıkmak zorunda olduğunu unutmamalıdır.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu İlk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını rahmet ve şükranla anıyoruz. Ne Mutlu Türküm diyebilene. Kalın sağlıcakla.
ÇEVRECİ SÖZÜ; Toprağına, yaprağına ve bayrağına sahip çık, muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.