Cumartesi günü TAK-VA organizasyonu ile sevgili meslektaşım Prof. Dr. Fahri Yavuz’u dinledik. Konu Gıda Enflasyonu idi. Günümüzün sorularına cevap verecek en bilimsel ve en doğru bir çalışmaydı. Şu iyi biline ki, gıda insanın temel ihtiyacıdır, doğru yorumlansın, doğrular bilinsin, şakaya gelmez.
Bir Azeri Atasözü “açlık ne yedirtmez, tokluk ne dedirtmez” der. Bizde ikincisi doğru galiba, tokluktan olsa gerek herkes herşeyi söylüyor. KDV’nin % 8’den 1’e indirilmesinden dahi memnun olmayanlar var. Ucuzluk olması iktidara karşı kötü ifadeleri kullanma hakkını ellerinden alıyor ya! Pazara, manava, markete giden tüketici özellikle sebzedeki yüksek fiyat artışlarından yakınıyor, bazı ürünler tane ile alınmaya başlandı, diyorlar. Lüks tüketim yerlerinden bahsediyor. Oysa ortalama bunun çok altında. Dikkat edilirse sadece sebze fiyatlarını ele alıyorlar. Sebzenin tüm gıda tüketim kalemleri ve enflasyon içindeki payı neyse? Sebzede aralık-nisan arası üretimin en az, fiyatların ise en yüksek olduğu dönem.
“Yüksek fiyatların tek bir nedeni yok, en nemlisi üretim, paketleme ve taşıma maliyetinin yükselmesi ve para kazanamayan çiftçinin üretimden çekilmesi, yani üretim azalması. Pazarcı esnafı ürün bulamıyoruz diye şikâyet ediyor”. Hangi çiftçi üretimden çekilmiş ve üretim azalmış, sorulur. Cevabını da “gıda fiyatlarını düşürmek için tek yol üretim maliyetlerini düşürmek ve üretimi artırmak. Hükümet bunun dışında her yolu denedi. Başarılı olamadı, olması da mümkün değil”, diye bağlıyor.
Yukarıda ki yorumları, meşhur ve unvanı ziraat mühendisi olan yıldırım bir yazar: “gıda fiyatlarını düşürmek için 10 yılda neler yapıldı” diye de soruyor ve cevap arıyor. Tüm bunlara cevap verecek değilim ancak niyetleri malum ve itirazlarının çoğunluğu doğru da değil. Buna Fahri Hocamın bilimsel verileri ile cevap vermek daha doğru olur:
Fahri Hocam gıda enflasyonundaki değerleri uzun yıllara göre FAO ve yerelden alarak veriyor.
FAO ya göre gıda fiyatlarında artış 2014-16 arasını 100 alıyor, bundan sonra artışlar yavaş ancak son 2 yılda ortalama % 35 lere ulaşıyor. İstatistikte son ayları almasa da durum ortada.
Türkiye’de genel Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2003 den itibaren yavaş, son yıllarda artarken, gıda fiyatlarında ki artış genel TÜFE nin 4-5 puan daha üzerinde ancak yükselerek seyrediyor.
Yine Türkiye’de genel TÜFE 2020-Ocak Ayında % 12.2 iken, gıdada % 9.0 yani 2.2 puan daha düşük. 2021-22 de TÜFE genel ve gıdada artışlar yer değiştiriyor. Buna göre 2021-Ocak TÜFE 15.0, gıdada % 18.1 iken; 2022-Ocak da TÜFE genelde % 48.7, gıdada % 55.9 oluyor.
Buna göre 2021 gıda TÜFE genelin 3.1 puan; 2022 de 6.2 puan daha üzerinde seyrediyor.
Başka bir istatistiğe göre son 3 aya göre (Kasım, Aralık-2021, Ocak-2022) TÜFE Kasım ve Aralıkta gıdada % 2.9 puan yüksek iken, Ocak ta genel TÜFE % 0.2 daha yüksek durumda meydana geliyor.
Buradan anlaşılan, tüketici endeksinde genelde ve gıdada artışlar devam ederken, Ocak Ayında gıdada azalan bir artış var. Devamında Şubat ayında alınan KDV indirimi ile gıdada azalışın devam edeceğini tahmin ediliyor.
Çeşitli amaçlarla bu türden değerleri verirken maksadımız okurlarımızı rakamlarla bunaltmak elbette değildir, ancak gıda ya yapılan değerlendirmeleri de doğru değerlerle ortaya koymak esas olmalıdır.
Dünyada gıdaya duyulan ihtiyaç giderek artarken Ülkemde azalmıyor. Kaldı ki son yıllarda iyi ve kaliteli beslenmeye alışmış insanımızın tüketim artışı da göz önünde bulundurulursa, dünya ve ülkemde çeşitli sebeplere (gübre, petrol) bağlı olarak artışların bize daha yüksek yansıması tabiidir. Bu artışın sebzede normal üretim dışı sezonda olması daha da normaldir. Önemli olan israf etmeden, dünyada gelişmeleri de bilerek, tarım ve gıda sektörünü doğru değerlerle yorumlamaktır. Zira gıda herkesin temel ve esaslı ihtiyacıdır, merkezi de tarımdır.
Sağlıklı, kaliteli ve iyi beslenmeye evet, aç gözlülüğe ve yanlışa hayır dileklerimle; kalın sağlıcakla.