Doğruları sevmiyoruz, doğru konuşanları da. Avutan kelimeler, bize hoş gelen kelimeler, umut ve hayalimizi okşayan kelimeler oldum olası vazgeçilmezimiz.
Gönül kelimesi başımızın tacı. Hatta her derde deva olan bir ilaç gibi. Belki daha da fazlası…
Gönül kelimesi ne zaman gündem olsa, gündeme gelse, kusura bakmayın mı denmek istendi, az daha bekleyin mi dendi gibi anlamlar yüklemek belli ki hoşumuza gidiyor.
Bir de bu işin yorumunu yapanlara…
Şöyle demek istedi, şuralara değindi, işi derinlemesine düşünürseniz önümüzdeki aylarda olumlu bir şeylerin olabileceği kastedildi gibi günlerce süren tahliller, analizler, ben demiştim, işaret etmiştim iddiaları yıllardan beri sürüp gidiyor.
Enflasyonun patladığı, maaş ve ücretlerin dibe vurduğu, alım gücünün insanları perişan ettiği oldukça zor bir dönemden geçiyoruz.
Ne var gündemde?
Yine, “Gönül ister ki…”
Ah gönül ah! Ne çektiysem senden çektim gönül denen baş belası desek yalan mı?
Gönül kavram olarak ah edilecek, serzenişlerde bulunulacak bir kavram olmayabilirdi.
Haddizatında öyle de zaten…
Mesele gönül kelimesinin söyleme şekli…
Söylenme şekli…
Olumsuzluk yüklenmiş hali…
Gönül ister ki demek, benden bir şey bekleme demek…
Umma demek…
Boşa hayal kurma demek…
Bu söyleniş lafın çalımı, lafın gelişi olumsuz zaten demek…
Daha da anlamadınız mı, gönül ister ki diye neden başlıyor o cümleler?
O cümleleri söyleyenlerin yüz ifadelerine hiç mi dikkat etmediniz?
*****
İşin aslına bakarsanız, gönül kavramına yazık oluyor…
Yazık ediliyor…
Çünkü o ifadeler maddi beklentilere umutlarını bağlamış milyonları ilgilendiriyor.
Ne mi o ifade?
Gönül ister ki…
Ne istiyor da olmuyor?
Bu sorunun cevabı yıllardan beri yok….
Hangi gönül o?
Her daim bizleri düşündüğünü söyleyen gönül değil mi?
Madem öyle…
Gönül ister ki diye kem küm edeceğine, istesin artık…
Gönül ister ki demenin yeminle ne sana ne bize bir faydasını göremedik gönül!
Yeter be gönül!
Yetti be gönül!
Nasıl bir gönülsün sen?
Ne istediğini ne demek istediğini, lafı dolandırmadan, dolaştırmadan söylesene!
Sende kurtul…
Bizde kurtulalım bu sıkıcı ve bunaltıcı laf atmosferinden…
*****
Deniyor ki zor bir dönemden geçiyoruz!
Doğru, dönem zor…
Hatta daha da öte…
Cep delik, cepken delik, mintan delik demişti ya Orhan Veli…
Cebimizde metelik olmadığı…
Kalmadığı…
Olanın enflasyonla baş etmeye yetmediği, bir dönem.
Kim geçiyor o zor dönemden?
Gönül ister ki diye başlayan cümleler mi?
Yoksa biz mi?
Biz dediğimiz sen, ben, öteki, beriki, hepimiz…
Gönül istermiş…
“Gönül ister ki”, demiş…
Gönül, sen ne istediğini biliyor musun?
*****
Bizlerde var olan, gönül ister ki…
O isteyen gönülde aş olsun, iş olsun…
Umut olsun, umut…
Değilse, “Gönül ister ki” ne mi demek?
Kelime oyunu gibi sanki…
Her “gönül ister ki” diye başlayan girizgâh, ikircikli bir cümlenin adeta başlangıcı gibi…
Gönül ister ki diyoruz demesine de şu kelimeleri iyi okuyun, iyi yorumlayın artık diyecekseniz de diyemiyor musunuz?
Çünkü hayra yoruyor insanlar, hayra yormak istiyorlar, umut fakirin ekmeği diye boşuna söylemiyorlar.
Laf bataklığında, çırpınmak ne demektir bilir misiniz?
Laf dumandır uçar gider demişler amma…
O laf denen dumanlar, isler, sisler, çöktü kaldı.
Hiçbir yere kıpırdayacak, kımıldayacak halleri kalmadı.
İşin kötüsü, ezberledik o lafları…
Her birine umut diye yapıştık kaldık…
Gönül ister ki, diye başlayan her cümleye, var bunda da bir hayır ardından iyi bir şeyler çıkacak diye bekliyor milyonlarca insan…
*****
Gönlümüzden geçen bu değildi de denmişti…
Neydi o gönülden geçen…
Birçok insan o gönülden geçenin ne olduğunu öğrenemeden bu dünyadan göçtü gitti.
Hâlâ aynı benzer cümleler…
Ne geçmişti gönlünüzden?
Ne geçmişti de bizlere layık göremediniz?
Sevgili siyasiler, gönlünüzden ne geçtiğini biz ne bilelim?
Söyleyin ki öğrenelim…
Gönül ister ki diye başlıyorsunuz ya…
Gönlümüzden geçen ne?
Gönül neler istiyor da veremiyor?
Gönül kavramına küstüysek, inanın sizin yüzünüzden…
İçimizde bir burukluk varsa o da sizin yüzünüzden…
Bu kelamları biz icat etmedik. Gündeme getiren konuşan da biz değiliz!
Gönül ister ki, diyorsunuz ya…Söyle gönül, istediğin ne söylemek isteyip de söyleyemediğin ne?