Yaşadığımızı anlamak,
Birey olmak,
Vatandaş olmak
Ya da
Yaşattığımızı sanmak,
Mutlu bir hayat ortaya koymak…
“Ne, niçin, neden” sorularını sormadan
“Kime” ve “nasıl” demeden
Ayırmadan
Bölmeden
Kucaklayabilmek…
Büyüklere sorsak
Nasıl bir hayat?
“Ahh… Nerede o eski günler”
Küçüklere sorsak;
Klasik cevaplar “Bilmiyoruz” derler
Aslında safsatadır
Söylenenler…
Herkes kendini yaşıyor
Yaşatılan
Herkesin kendi egosu…
Beraber,
Asla…
Birlikte paylaşmak
O da ne demek?
Nasıl toplum olduk
Ne hale geldik
Ağrı’da / Doğubeyazıt’ta
Vatandaşın askeri bağrına basması
Büyük puntolarla veriliyor
Milletin ordusuna milleti tabiki yardım edecek
Bundan daha tabii ne olabilir.
Anlık olaylarla göğsümüz kabarıyor.
Bayrağı
Ülkeyi
Vatanı
Dini
Kurtarıyor
O kadar…
Sonra
Aynı tas, aynı hamam.
Hastalıktır
Bizimkisi.
Asıl önemli olan;
O değerleri
Yere düşmeden korumak ve kollamaktır.
Görüntü vermek yerine
Bu değerlere birlikte sahip çıkmak
Beraber omuz ve yürek vermektir.
Bilin ki;
Yaşattığımız
Ya da
Yaşatacağımız
Hayatın güzelliği;
Birlikte ruh koymakla mümkündür.
Bu görevler bize asla hatırlatılmamalıdır.
Vatanı
Bayrağı
Milleti
Dinimizi korumak
Bizim en asli, görevlerimizdir.
Bunu koruyanları korumakta bizim asli görevlerimizdendir.
Yazdığımızda
Yazacağımızda bu…
Bunu söyler bunu yazarız.
Yazan da okuyan da dinleyen de
Hepimizi
Nasihat alan kullar cümlesine eylesin Yüce Yaradan.
“Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden kurtulabilir; ama büyüyemez, sevemez, değişemez, öğrenemez, hissedemez… Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder. Sadece riski alabilen kişi hürdür…” (Buscaglia)