Geçen gün, Konya'nın hatırı sayılır güçleri, bir araya gelerek, Konya'nın çocuğu sayın Başbakan’a desteklerini açıkladılar. Toplantıya, tüm oda, borsa; birlik başkanları katıldı. Eski vekiller, bir MHP'de eskiden il başkanlığı yapmış, şimdi bir birlikte çalışan, birliğin başkanı da AKP'den aday olan bir zat çıkıp AKP'ye destek açıklaması yapmış.
Bunların önüne eski MHP'li denince, sanki tüm MHP camiası arkasında gibi hava vermiş, böyle bir şey yok. O şahıs ancak kendini bağlar. Türk milliyetçileri, dönmeyi sevmez, gök delinmedikçe, yer yarılmadıkça, olduğu yerden oynamayı da hiç sevmez, ama hala gittikleri partinin adını kullananlara da acıyarak bakar.
Toplantıya eski CHP'lilerde katılmış. Bu eski ne oluyor anlayamıyoruz. Eski eskidir ve yeri de bit pazarıdır. Saadet Partili eski bir vekil de, Ebu Cehil’den falan bahsederek, destek vermiş. Saadet Partisi yerinde durduğuna göre, Ebu Cehil kim kardeşim, mesleğine baktım, tıp profesörü imiş…
Diğer partilerin adayları da Konyalı olduğuna göre, diğer adayların eminim morali bozulacaktır. Diğer adaylar, bu oda ve birliklere nasıl gidecek şimdi, bu işin hassasiyetini hiç düşünülmemiş belli, sayın Cumhurbaşkanı gücün karşısında eğilmeyin dedi daha geçen gün ama güç artık karşısındaki güçsüzleri ezme hamlesi gibi olmuştur.
Ben büyük destek açıklamalarından, hep şüphe duyarım. Son anda aman bizde treni kaçırmayalım, diyerek vagonlara atlanmasından, tarihin hiç bir döneminde fayda sağlanmamıştır.
Bundan üç veya dört yıl önce bir birlik başkanlığına aday olmuştum. Karşı taraf güç zehirlenmesi yaşıyordu. İktidarın tüm belediye başkanları, o zamanki HSYK başkanı, daire müdürleri, diğer birlik başkanları hepsi yanında idi. Yüzü aşkın güvenlikçi, özel korumaları ve sayısını bilmediğimiz kadar polis ile seçim yaptılar. Bizim yönetim kurulu üyelerimiz, moral olarak yıkıldı, bitse de kaçsak diye gözümüze bakıyorlar.
Öyle bir bastırdılar ki, bizim adamların hepsi gitti, aman sandıkları tutun dedik ama güçten ve baskıdan sindiler ve oylama oldu. 1700 üyenin oy kullandığı sandıklardan, sadece 65 oyla kaybettik. Bizim oylar çöplerden çıktı. Kazanmıştık ama güç çok tantana yaptığı için, esastan güçlü gibi görünmüşlerdi.
Şikayet ettim, dava iki yılda zor açıldı, trilyonluk yolsuzluktan yargılanıyorlar, ama adalet çok geç olduğu için hala yönetimdeler. O zaman yanımızda, üç kişi değil bir tane daha Tanrı dağı kadar dik bir adam bulamadık, çünkü psikolojileri yerle bir olmuştu.
Bu aralar, nerde bir oda, borsa birlik görsem, aklımıza güç zehirlenmesi gelir. Biz başta bir kişi var, sarayda oturuyor diye onun yaptığı işlere bakıyoruz ama aşağıdaki saraylardan, harcanan paralardan, hepsi birer küçük derebeylik olan kurumlardan hiç haberimiz yok. Ne döndüğünü bilen biliyor ama sesi çıkmıyor. Çıksa da gürültü arasında kaybolup gidiyor.
Her kesimin hesabı oluyor. Bizde Bizans’tan maalesef aldığımız bir özellik olan ayak oyunu çok, ama bu hesaplar bir gün dönebilir. Şöyle deniyorsa bu yanlıştır; Biz her dönem işimizi biliriz diyorsanız o başka, ama oda bir gün sert kayaya çarpacaktır.
Moğol İmparatoru Cengiz Han, rakip krallardan kendisine sığınan, beylere itibar etmez, hepsinin kafasını kestirirmiş. Hayrınız olsa bağlı olduğunuz devlete olurdu dermiş!
Yavuz Sultan Selim, Mısır’ı aldığı zaman, Memlüklü Sultanı Tomambay, Yavuz’a bağırarak, “Beni sen yenmedin, yanımdaki beyler, savaşın en hassas anında beni bırakıp gittiler, onlar yendi” demiştir. Yavuz Tomambay'ı affetmiş, ama sığınan beylerin ısrarı ile idam etmiştir.
Yüce Allah, Tomambay'a rahmet eylesin. Demek ki Tomambay, bizden rahmet beklemiş.