Anadolu, gülen atlar ülkesi idi tarih boyunca, Kapadokya’dan başlayarak, Konya ovasına kadar uzanan, geniş bozkırlar gülen cennet atlarının vatanı idi. Şimdi fazla at kalmadığı için, atların gülüp gülmediğini bilemiyoruz, ama atların sahiplerinin gülmediğini tahmin etmek zor değil. Şu anda da, ülkemizde yaşayan insanların bir kısmı, değil gülen at, kuşlar kadar mutlu, uçuyorlar, sosyolojik değişimden büyük pay aldılar.
Öylesine bir gelir adaletsizliği oluştu ki, farkında olmadan gettolar oluşuyor, bir tarafta güvenlikçilerin kapılarında beklediği, dev dev siteler, diğer tarafta ise, devasa sitelerde oturanların kapıcı aidatı kadar geliri olan milyonlar... Bu durumun oluşması, Anap'la başladı hızla devam ediyor… Tek bir selamla el değiştiren milyonlarca lira ve aynı kişilerin oluşturduğu konsorsiyumların, devletin tüm imkanlarını kullanmaları gözümüzün önünde oluşuyor, sadece bakıyoruz, bu işler nereye kadar gidecek, hiç anlayamıyoruz.
3 milyon Suriyeli geldi, gelsin demeyeceğim ama bize soran olmadığı için geldiler, inanılmaz bir doğurganlık oranı olduğu için, bunların sayısı 10 yıl sonra 7 milyona ulaşacak. Ülkenin demografik yapısı hızla değişiyor, gözümüzün önündeki olayı kimse seslendiremiyor, ama bunlar oy kullanmaya başlarlarsa, mecliste en az 40 vekille kendilerine yer bulacaklar. Ne olacak o zaman Osmanlı devletini yeniden diriltmeye kalkışmak, iyi sonuçlar vermeyecektir. Osmanlı devletini, yönetimini, demografik yapısını, bilmeden, ham nutuklar atıp, Osmanlıyı gece gündüz övenler, bilmiyorlar. Her şey tam olarak yazılmıyor, yazılsa, istekli olmayacaklarından eminiz...
Geçenlerde mecliste bir vekil, PKK'lı teröristleri kızarak, Rabia işareti ve Yavuz Sultan Selim’in, selamı güvenlik mensuplarına gönderdi. Halbuki, Güneydoğu’nun Kürtleşmesi büyük oranda, Yavuz döneminde oldu.. Şii Türkmenleri, Güneydoğu’dan çıkartarak, dağlardan Kürtleri getiren bölgeye yerleştiren Yavuz’du. Rabia ile ilgili bir şeyler yazmak içimizden gelmiyor, ama şu kadarını belirteyim, tarihin hiç bir döneminde, tek bir Arap bile Türkler katledilirken, en küçük gözyaşı dökmediği gibi, tüm tarih kitaplarında Türklere karşı kazandıkları zaferlerle övünürler. Osmanlıyı, İngilizlerle nasıl işbirliği yapıp, attıklarını sanki bir zafer kazanmış gibi anlatırlar.
Ülke kalkınıyor gibi görünüyor ama bu gelir adaletsizliği acilen, birinci sırada çözümlenmesi gereken olaydır... Özellikle üniversite mezunu işsizlerin, mutlaka iş bulmaları sağlanmalıdır... Bir konuda Mevlana törenlerinin, her yıl gittikçe körelmesidir. Şu anlaşılmıştır ki, 10 gün çok fazladır, Belh'den kopup gelip Konya’ya yerleşen, Mevlana Celalettin, konusu şehirde gerekli heyecanı yaratmamakta. Basketbol potalarından kurtarıp, kendi özel Mevlevihane’sinde yapılacak denen, törenler yine spor salonunda yapılmıştır. Konya’nın ilgisizliği devam etmekte, bürokrasinin, kendi kendilerine bilet dağıttıkları bir anmaya dönüşmekte, mistik havasını da tamamen yetirmektedir..
Hep aynı sanatçı, hep insanı azarlar gibi konuşan bir sevimsiz bakanlık temsilcisi, aynı protokol konuşmaları, törenlerin kutsi havasını gölgelemektedir. 3 gün olmalı, ölümün bu kadar tantana ile anılması da zaten yanlıştır. Bugün, mesnevi değerinde bir eseri yazmak mümkün değildir, ama tam anlayabildiğimizi de, anlatabildiğimizi de sanmıyorum...
Gülen Atların Ülkesi’nin 2015'in son kesitinde görünümünün kısa bir özeti maalesef böyledir...