Birkaç fotoğrafçı arkadaşlarla beraber Anadolu’muzun yeşile bezenmiş, bu hususta evliyanın (Somuncu Baba) bu şehir hep yeşil kalsın dediği, BURSA ilini fotoğraflamak için yine yollara düşmüştük.
Kafilede bulunan bir arkadaşımız, yol güzergâhını Kütahya, Tavşanlı, Tunçbilek, Domaniç ve İnegöl üzerinden belirlemişti. Zaten nasıl olsa memleketimizi görmek amaç değimliydi. Klasik yolardan sürekli gidip geliyorduk önemli olan ara yollardan gidip daha çok güzellik fotoğraflamak istiyorduk.
YEŞİL VE GÖKYÜZÜ ANLATILAMAZ GÜZELLİKTE İDİ
Domaniç ile İnegöl arasındaki manzaralar anlatılmaz türden. Bazı yerlerde ormanlık alandan gökyüzü görünmüyordu neredeyse. İki kilometre gidiyoruz gitmiyoruz aracımızı durduruyor sağda solda gözüken şahane orman manzaralarını fotoğraflıyorduk. Yolların kenarında koyun otlatan ihtiyar amcaları görüyoruz, oksijeni bol olan bu bölgelerde soruyoruz yaşlarını çobanlara, kimisi 75 kimisi 80 diyor hayretler içerisinde kalıyoruz. O engebeli arazilerde yorulmak nedir bilmeyen ihtiyar delikanlıları, kafile olarak hayretle izliyoruz. Sonuç olarak böyle bir güzergâhlardan gitmenizi tavsiye ederim, bakir alanlar, el değmemiş güzellikler sizi karşılıyor ara yollarda. Bu güzellik kokan yollar çabucak bitiveriyor. Esasen direk olarak Bursa için çıktığımız bu yolda biraz gecikmelide olsa ulaşıyoruz yeşil Bursa’ya akşam saatlerine yakın.
GÖLYAZI ‘DA GÜN BATIMI
Bir arkadaşımız Bursa Balıkesir yol üzerinde Gölyazı beldesinde gün batımı fotoğrafları çekebileceğimizi söyledi. Ama gün batmadan Gölyazı’ya ulaşmalıydık, Bursa’yı pas geçerek rotamızı Gölyazı’ya çevirmiştik bile. Bursa’dan tahminen kırk elli kilometre Balıkesir yolu üzerinde sol tarafa düşen bir belde. Yaklaşıyoruz Gölyazı’ya küçük bir göl ortasında yarım ada şeklinde bir belde karşılıyor bizi, etrafı su ile çevrili küçük bir ada köyü. Öyle şirin bir kasabaki ki, insanlar Ülke’nin her yerinden gün batımı seyretmeye gelmişler sanki. Baya kalabalık gözüküyor Gölyazı o saatlerde. Beldenin girişinde büyük bir köprüden geçiyorsunuz ve sağ tarafta sıkma yapan, börek açan, Anadolu’nun güler yüzlü kadınları karşılıyor sizi. Buyurun sizlere sıkma börek ikram edelim diyen Anadolu analarını geçerek, beldenin kıyı bölgesine ulaşıyorsunuz. Gün batımına doğru göl üzerinde günesin sarı rengini almış suyu seyretmeye doyamıyorsunuz. Uzaklarda kayıklar içerisinde göl turu yapan yerli ve yabancı turistler takılıyor gözlerinize. Kimisi yüksek sesli müzik eşliğinde, kimisi sadece Kayıklarda mütevazı geziler yapıyor, kimisi de balık tutuyor. Şahane görüntüler var karşınızda hele de gün kızıllığıyla batarken. Tabi ki sizin de elinizde fotoğraf makinesi var ise kaçırılmayacak güzellikler orada ve karşınızda.
BALIKÇI AMCA
Ve balıkçıya yöneliyor ona sesleniyoruz ‘şu elinizdeki ağı bir daha serper misiniz balıkçı amca’ diye, o da bizi kırmıyor tekrar ağları toplayıp tekrar serpiyor. Bir yandan da balıkçı; 'siz ne zaman isterseniz gelin ben size her zaman poz vermeye hazırım siz yeter ki beni fotoğraflayın' diyor bize gülümseyerek…
İşte böyledir benim Anadolu insanım güzellik kokar misafirperverlik kokar… Güzelliklerin tüm sizinle olması dileği ile.