Güneş ve Ay, Allah'ın ayetlerindendir. (Fussilet 37) Her biri kendi yörüngesinde yüzüp gitmektedir. (Yasin 40) Yine Güneş ve Ay bir hesaba göre hareket etmektedir. (Rahman 5) Bizler zamanla ilgili hesap işlerimizi de Güneş ve Aya göre yapmaktayız. Ramazanın başlangıç ve bitişini ve dini bayramlara kavuşmayı yeni aya(hilal) göre yaparız. Bir oruç terimleri olan sahur, imsak ve iftarı güneşe göre yapmaktayız.
Hasılı Güneş ve Ay, Allah'ın kendilerine verdiği görevi bıkmadan usanmadan yerine getirmeye devam ediyor. Kıyamet kopana kadar da bu görevlerini ifa edecekler. O zaman sorun ne diyebilirsiniz. Aslında sorun yok. Sorun benim gibi sorun arayanlarda. Hele bir de şimdiki gibi gündüzü uzun ramazanlarda oruç tutuyorsanız güneşin batışını hem merak hem de dert edinirsiniz. Mübarek, ne zaman ramazan ayı gelse iki taraflı bizi kıskaca alır. Alır başını gider. Ne imsak ilk başladığımız anda durur ne de iftar yerinde sayar. Rahmet ayı ramazanda imsak, biraz tolerans tanıyıp güneşin doğuşuna doğru yaklaşacağı yerde gecenin karanlığına doğru kaçıyor, iftar da gündüzü kısaltacağı yerde gün batımını uzatıyor. Yani güneş, imsak ve iftar makasını daraltacağı yerde gör gününü dercesine makası iyice açıyor.
Ne diyorsun sen? Ne dediğinin farkında mısınız dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız. Ben oruç oruç ne yaptığımı biliyor muyum? Kızacak birisini arıyordum. Kime çatsam onlar da bana çatıyor. Göreviyle ilgili ve görevi dışında tartışmalara katılmayan bir Güneş'i buldum. Nasılsa ben hakkında yazıp çizerken bana kızıp bağırmıyor, kendinde misin demiyor. Böyle olunca kendimi tatmin etmeye çalışıyorum. Güneş'e olan bu serzenişim ne zaman ramazan gelse depreşiyor. Ne zamana kadar devam eder derseniz günler kısalır, geceler uzar, imsak güneşin doğuşuna doğru koşar, gün batımı da ikindiye doğru geriler, akşam birden olursa işte o zaman güneşe olan rezervimi kaldırırım.
Ben böyle diyorum fakat Güneş dile gelerek bana "Sen bana kızsan, gönül koysan da ben bana verilen görev ne ise onu yapıyorum, tercih hakkım yok. Sen en iyisi mi benimle uğraşmayı bırak, şu mübarek günleri iyi değerlendirmeye bak. Bugünler bir daha kolay kolay gelmez. Sen adam gibi oruç tutmak mı istiyorsun? O halde memurların pazartesi sendromu gibi haftanın ilk iş gününe giderken ölümüne işe gittikleri gibi oruç tutmayı bırak. Kendini oruca verirken aynı zamanda işine yoğunlaş. Sendeki bu psikoloji yok olmadığı müddetçe kışın oruç tutarken bile orucu dert edinirsin. Anladığım kadarıyla sen boşsun. Boş adamın kulağını şeytan doldurur. Sonra oruç tutuyorsan bu afra ve tafra neyin nesi? Bana mı oruç tutuyorsun, sevabın bana mı sanki" dedi. Valla haklı! Ne diyeceğimi şaşırdım. En iyisi gönül rahatlığıyla oruç tutmak. Allah kabul etsin!