Gürültü, kısaca istenmeyen sesler topluluğudur. Başta İnsanlar olmak üzere canlılar üzerinde olumsuz etkiler yaratan hoşa gitmeyen seslere gürültü denir.
Toplumun huzuru bozan seslerden oluşan gürültü, insanların işitme ve algılamasını olumsuz yöne etkileyen fizyolojik ve psikolojik dengeleri bozabilen, çalışma performansını azaltan bir tür kirliliktir. Gelişmiş ülkelerde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak oraya çıkmış olan gürültü sorunu günümüzün en önemli çevre problemlerinden biri olmana rağmen en az bilinenlerindendir.
İnsanoğlu daha rahat ve daha kolay yaşamak için geliştirdiği teknolojideki baş döndürücü gelişmeler beraberinde insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Gürültü kirliliği de bunlardan biridir.
Gürültünün insan üzerindeki etkisini 4 başlıkta sıralanmaktadır.
1-Geçici ve sürekli işitme bozuklukları
2-Kan basınının artması, solunumda hızlanma ve kalp ritminin bozulması
3-Davranış bozuklukları, aşırı sinirlilik ve stres
4-İş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu hareketlerin yavaşlaması
Günlük hayatımızda evimizde, sokakta çalışma yerlerimizde, trafikte hemen her gün karşılaştığımız onlarca istenmeyen sesler var ki etkilenmemek ve hasta olmamak mümkün değil. Düğün konvoyları, eğlence yerleri, açık hava konserleri, havai fişek gösterileri, motorlu taşıtların egzozundan çıkan sesler, inşaat çalışmaları, evlerdeki bakım ve onarım çalışmaları, komşuların televizyon ve müzik sesini fazla açması, işyerlerindeki makinelerin yüksek sesle çalışması vb. pek çok gürültü kaynağı sıralayabiliriz.
Aslında bütün bunların bir düzen içinde yürütülmesini sağlayan mevzuat hükümleri mevcut. Nitekim çalışma hayatında çalışan sağlığını korumak için 6331 sayılı kanuna istinaden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılan “Çalışanların Gürültü İle İlgili Risklerden Korunmalarına Dair Yönetmelik” ve Toplumun huzur ve sağlığı için 2872 sayılı Çevre Kanununa istinaden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılan “Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi Ve Yönetimi Yönetmeliği” bu konudaki yasal uygulamaları belirlemiştir.
Kamuoyunda daha çok şikayetler yakınmalar çevresel gürültü kaynaklarından gelmektedir. Dolayısıyla çözümün muhatabı Çevre Bakanlığı ve onun taşra teşkilatı olan Çevre Müdürlükleri olarak bilinmektedir.
Öncelikle burada bir yanlışlığı düzeltelim. Ülkemizde 1991’de kurulan Çevre Bakanlığı 2003 de kapatılmıştır ve artık müstakil bir Çevre Bakanlığı ve Çevre İl Müdürlüğü yoktur. 2003 de Orman Bakanlığı ile birleştirilerek Çevre Ve Orman Bakanlığı adı altında hizmete devam etmiş; 2011 yılında ise Çevre ve Orman ayrılmış, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kapatılmış ve Çevre ve Ormanın Çevre birimleriyle birleştirilerek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı adı altında halen hizmet vermektedir. Yani çevre hizmetlerinden görevli Bakanlığın işi sadece çevre değildir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bünyesinde oluşturulan 8 genel müdürlükten ikisi bu hizmeti yürütmektedir.
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı 2006 yılında çıkardığı bir genelge ile bünyesinde Çevre Yönetim ve Denetim Birimi oluşturan belediyelere yetki devri yaparak çevresel gürültünün belediye sınırları içinde denetimi ve değerlendirilmesi konusundaki kanundan gelen yetkisini bazı belediyelere devretmiştir. Halen bu yetki devam etmektedir.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığımız bünyesindeki Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Meram ve Karatay ilçelerindeki, Selçuklu Belediyesi Çevre koruma ve Kontrol Şube Müdürlüğü de kendi ilçe sınırlarındaki gürültü kontrol ve denetleme görevlerini üstlenmişlerdir. Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü ise mücavir alan sınırları dışındaki gürültü hizmetlerine bakmaktadır.(yeni büyükşehir yasasıyla yeni bir düzenleme beklenmektedir.)
İçinde bulunduğumuz mübarek ramazan ayında sık rastlanan gürültü şikayeti gece ve sahurdan sonra yapılan inşaat ve evlerdeki bakım onarım çalışmaları ve iş yerlerinin geç saatlere kadar çalışmasından vatandaşlarımızın rahatsız olması yönündedir ki yerden göğe kadar haklıdırlar.
Bu mübarek günlerde gündüz saatlerinde dahi çekilmesi dayanılması güç olan bu istenmeyen seslere sebep olanlarında mutlaka haklı gerekçeleri vardır, ancak yasal olarak akşam saatlerinden sabah 0800 e kadar bu tür gürültüye neden olacak inşaat çalışmaları yapmak, şantiye çalışmaları yapmak yasal olarak yasaktır. Sadece kamu yararı olan çalışmalar ilimiz Mahalli Çevre Kurulu kararıyla izin verilmesi halinde yapılabilmektedir.
Mübarek ayların sonuna geldik bu çalışmalar bitecek, Ancak yıl boyu çevremizi rahatsız edecek tutum ve davranışlardan gürültü yapmaktan kaçınmamız gerekir. Yasal olarak sorumlu olan kurumlar herkesin başına bir zabıta dikemeyeceğine göre, kişinin vicdanı kendi zabıtası kendi polisi olmalı ve çevreyi rahatsız edecek gürültü ve diğer çevre kirliliğine neden olacak davranışlar yapmamalıdır. Para cezaları ağır ancak bize göre en büyük ceza huzuru mahşerde hesaplaşma cezasıdır ki kimse bundan kurtulamaz. Çünkü gürültü kirliliği de aynı zamanda bir kul hakkıdır. Yapılan gürültüden sağlığı bozulan, rahatsız olan kişilerle helalleşmek mümkün değildir.
Bütün çevre sorunlarında olduğu gibi lütfen empati yapmayı öğrenelim. Karşımızdakinin yanımızdaki komşumuzun yerine kendimizi koyalım, kendimize yapılmasını istemediğimiz hareketleri başkalarına da biz yapmayalım. Kalın sağlıcakla..
ÇEVRE SÖZÜ: Çevre Hakkı Kul Hakkıdır.