Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, en kutsal saydığımız aile bağları bile kopma noktasına gelmiş durumda. Ebeveynlerin evlatlarını, evlatların ebeveynlerini, kardeşlerin ise birbirlerini dolandırdığı günleri yaşıyoruz. Hal böyle olunca, siyasilerden dürüstlük ve güven beklemek tam anlamıyla ahmaklık değil de nedir?
Ailede Güven Yoksa Siyasetçiye Neden Güvenelim?
Düşünün, annesi babası miras için birbirine düşen bir evlat, siyasilerden dürüstlük bekleyebilir mi? Kardeşinin kandırdığı bir birey, siyasetçilerin sözlerine nasıl inanabilir? Aile içinde bile güvenin yitirildiği bir ortamda, halkı temsil etmesi gereken siyasilerin dürüst olacağına inanmak, saflık değilse nedir? Bir evlat, anne ve babasının gözünün içine baka baka yalan söyleyebiliyorsa, bir siyasetçinin halka yalan söylememesini beklemek gerçek dışı bir iyimserlikten ibarettir.
Siyasetçinin Maskesi
Toplumun en temel yapı taşları olan aile içindeki güven çöküşü, siyaseti de aynı şekilde çürütmüştür. Bir siyasetçinin, toplumu temsil etmek yerine kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesi, artık şaşırtıcı değil, beklenen bir durum haline geldi. Halktan oy isterken verilen vaatler, seçimi kazandıktan sonra unutuluyor. Yolsuzluklar, rant kavgaları, siyasi çıkar hesapları… Bütün bunlar, siyasetçilerin gerçek niyetlerinin birer göstergesi değil de nedir? Siyasetçinin maskesini çıkardığınızda, altında kalan tek şey kendi çıkarlarını düşünen bir aktördür.
Güvenin Bir Bedeli Var mı?
Bir insana güvenmek, bir anlamda ona bir kredi açmaktır. Ama bu krediyi sürekli boşa harcayan siyasiler, artık hiçbir güveni hak etmiyor. Toplum, defalarca kandırıldı, aldatıldı. O kadar ki, artık "Siyasetçilere güveniyorum" demek, bile bile aldatılmayı kabul etmek anlamına geliyor. Bile bile lades demek, safça bir iyimserlik değil, düpedüz ahmaklıktır. Bir siyasinin halkın çıkarlarını savunacağına inanmak, dolandırıcının cebimize elini soktuğunu göre göre ses çıkarmamaktır.
Devrin En Büyük Ahmaklığı
Siyasetçilere güvenmek, güven duygumuzun ve ahlaki değerlerimizin yerle bir olduğu bu devirde, boş bir çaba olmaktan öteye gitmez. Ailesi tarafından dolandırılan birinin, siyasetçinin dürüstlüğüne inanması saflık değil, ahmaklıktır. Bu noktada tek çözüm, kimseye koşulsuz güvenmemek ve her söyleneni sorgulamaktır. Aksi takdirde, her seçim döneminde yeni bir umutla kandırılan bizler, sonunda sadece kendimizi kandırmış oluruz.
Bu devrin en büyük ahmaklığı, siyasilerden dürüstlük beklemekten ibarettir.