Sıkıntılı bir süreci daha hayırlısı ile geride bıraktık. Allah, memlekete, millete ve tüm insanlığa hayırlar getirsin. Hayırlara vesile kılsın.
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali herkes bir şeyler söyledi, herkes kendi görüşüne göre tahminler yaptı. Kim en doğru tahmini yaptı dersek, herkes tahminlerine biraz da temenni ekleyerek söyledi söyleyeceğini. Ya da algı oluşturmak için, kafaları karıştırmak için konuştu. Kim ne söylerse söylesin, son sözü Allah’ın izniyle millet söyledi. Milletin sözü son sözdür. Hoca Nasreddin misali, kazanın doğurduğuna inanıyorsak, kazanın öldüğüne de inanacağız. 7 Haziran’da tek başına iktidarı vermeyen de bu millet idi, 1 Kasım’da “İstikrar”dan yana oy kullanan da aynı millet. Milletin son sözüne de şapka çıkaracağız.
*****
Menderes’in asıldığında bazı kesimler bayram yaptı. Yaşları o yılları hatırlamaya müsait olanlar hatırlarlar. Radyolarda şarkılar, türküler ve oyun havaları çalıyordu. Menderes’i seven insanların içi kan ağlıyorken, bir Başbakan asıldı diye bayram yapmak nasıl bir vicdanı anlatır, bilmiyorum. Karşı komşumuz radyonun sesini sonuna kadar açmış, mutluluğunu mahalle ile paylaşıyor. Sıkı bir demokrat olan annem eline aldığı taşla komşunun evine gidiyor “Siz mutlu olabilirsiniz. Ama biz yastayız. Ya o radyoyu kapatın, ya da ben o radyonuzu kırarım” diyordu. Evin en yaşlısı babaanne çocuklarına dönerek: “Kadın haklı. O kadar açmayın sesini.” diyerek uyarıyordu.
Bu günleri o günlerle kıyaslamak mümkün değil. Ama yine de AKP’lilere mümkün olduğunca mütevazı davranmak yakışır. Sevincin dozunu abartmamak, diğer insanları rencide etmeden sevinmek en güzeli. Sevinme hakkı yok mu dersek, sonuna kadar var. Ama karşı tarafta hep yanlış ata oynayan yüzde elli var. O yüzde elli ki, yıllar yılı iktidarın ne olduğunu hiç tatmamış. Kolay değil. Kendi nefsinizde bir düşünün.
Şunu da unutmamak gerek. Seçimin mağlupları da neticeye kulp takmamalı. “Önümüzdeki maçlara bakacağız” diyerek olgun davranmalı. Ama “Yüzde 50 aldık diye böbürlenmeyin. Karşınızda da sizi kabullenmeyen bir yüzde elli var” derseniz, bu da olmaz. Herkes aldığı oy kadar konuşacak. Eğer iki turlu seçim yapılıyor olsaydı o zaman bunu söyleyebilirdiniz. Bunu söyleyen CHP’li ise yüzde 25, MHP’li ise yüzde 12 kadar hak sahibi, kusura bakmayın yani.
Bu günden sonra biraz da kaynayan kazanlara bakacağız. Belki normal, belki olağanüstü kurultaylarda olup bitenleri gözlemleyeceğiz. Malum partilerdeki günah keçilerinin kimler olduğunu göreceğiz. Eteklerindeki taşları dökenlerin taşlarını sayacağız. Genel başkanlığını korumaktan başka kaygıları olmayan liderlerin “Hayır”larının hayır getirip getirmeyeceğini göreceğiz.
Muhalefetsiz bir iktidar istemiyoruz.
Rehavet veriyor da…