HADİ HAYIRLISI

Ali Dutal

Cumhuriyet tarihinin en önemli seçimini yarın yapacağız. Bu seçim sıradan bir seçim olmayıp ülke yönetiminde yeni bir sisteme geçişin seçimi olacaktır. İnşallah yeni sistem ülkemizin geleceği açısından hayırlı olur.

Eski sistem mi yoksa yeni sitem mi daha iyi bilmiyorum. Demek ki, eski sistemin bir takım sıkıntıları vardı ki yeni sisteme geçildi. Temennimiz, yeni sistemin insanımız ve ülkemizin geleceği için daha iyi olmasıdır.

Ne dersek diyelim, seçen konumunda insanlar olarak özgür irademizde “evet” mührünü vursak da aslında, seçilenleri seçmek zorunda olduğumuz bir gerçektir.

Bunu adı demokrasi mi yoksa başka bir şey mi bilemem. Bu işe benim hiç aklım bu yaşıma kadar ermedi; bundan sonra erer mi zaman gösterecek!

Hepimize ilkokuldan itibaren cumhuriyeti;  “halkın kendi kendisini yönetmesi; halkın parlamentoya bağımsız veya partiler aracılığıyla temsilciler göndererek yönetime katılması“ olarak öğrettiler.  Hepimiz,  öğretilenlerin aksine temsilcilerimizi seçmek yerine, birilerinin seçtiklerini seçmeye mecbur edildik. Bugünde durum aynı; yarında pek farklı olmayacak gibi görünüyor.

-O zaman niye seçime katılıyoruz, seçime katılmayalım mı?

Her ne kadar irademiz tam olarak yönetime yansımasa da seçime katılmalı ve mevcut parti ve adaylar içinde en uygununa oyumuzu vermeliyiz.

Oyumuzu, parti ve kavmiyet taassubu ile değil; bireysel rahatsızlıklarımızı bir kenara bırakıp milli ve manevi hassasiyetlerimizle oyumuzu kullanmalıyız.

Ben mührü vurmadan önce, “Allah’ım, oyumu mevcut parti ve adaylar içinde senin rızana en uygun olana veriyorum; senin rızana uygun olmayan işlerine beni ortak etme” diye dua ederek oyumu kullanacağım.

İsabetli olur veya olmaz; burada esas olan niyettir. Doğrusunu söylemem gerekirse ben, kişilerin nasıl yönetime geldiklerine değil; nasıl yönettiklerine bakarım.

Yönetmeye talip olanlar seçim meydanlarındaki söylemlerinde her türlü vaadi verebilirler. Söylenen vaatler eyleme geçmiyor, en önemlisi insanlığın temel değerlerinden olan adalete hassasiyet gösterilmiyorsa sözlerin, vaatlerin hiçbir kıymeti olmaz.

Seçmek demek, destek vermek demektir. Kişi kime destek verdiğinin veya vermediğinin muhasebesini iyi yapmalı; hele hele bir Müslüman bu muhasebeyi en ince ayrıntısına kadar yapmalı; yapmadığı zaman huzuru mahşerde Yüce Allah(cc)’a hesap vereceğini unutmamalıdır.

Nasıl ki, seçen insanlar seçimini hassasiyetle yapıyorsa seçilip ülkeyi yönetenler de mağrur olmamalı, kibre kapılmalı; seçim öncesinde oyu için ayağına kadar gittiği insanlara hizmet etmeli, halka tepeden bakmamalı; vatandaşları arasında ayrım yapmamalı; en önemlisi adaletten ayrılmamalı; 

Oy verelim veya vermeyelim hiçbir siyasi parti hiç birimizin istek ve arzularını tam olarak karşılayamaz. Zaten böyle bir durum yönetimin doğasına da aykırıdır. Azıcık insani değerlere sahip bir insan, başkalarının hakkı yenilerek kendisine menfaat sağlanmasına rıza göstermez, göstermemeli.

Yapılan her türlü olumsuzluğu siyasi iradeye yüklemeden önce herkes kendisine yapılmasını istemediği haksızlıkları başkasına da yapılmasını istememeli! Eğer, Müslümanız diyorsak, bir başkalarının hakkının gasp edilerek elde edilen kazanımların bize hem bu dünyada hem de öbür dünyada hayır getirmeyeceğinin şuuru içinde olmalıyız.

-Hz. Allah(cc)’ın adaletinin mutlak ve mutlak tecelli edeceği unutulmamalı!

Arkadaş! Bir seçim bitmeden gelecek seçimlerin konuşulmasından da rahatsızım. Bizim işimiz gücümüz yok da sürekli seçim mi konuşacağız?

-İktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasiler topluma kötü örnek oluşturacak, ayrıştırıcı sözlerden uzak durmalılar. Uzlaşma kültürü siyasilerden başlayarak halka yayılmalı.

Ben bir vatandaş olarak kim seçilirse seçilsin adalet istiyorum, uzlaşı istiyorum; milletin meşru isteklerinin imkanlar ölçüsünde yerine getirilmesini istiyorum.

-Çok mu şey istiyorum?

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.